Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, Türkiye'nin en büyük doğal tatlı su gölü olan Konya ve Isparta ili sınırlarında olan Beyşehir Gölü'nün Taş Köprü mevkisinde, gölü koruma amaçlı önlemler kapsamında onlarca kuş ve canlı türüne ev sahipliği yapan sazlıkların kesilmesine tepki gösterdi.
TTKD bilim danışmanı emekli öğretim üyesi Dr. Erol Kesici, Türkiye'nin en büyük doğal tatlı su gölü ve içme kaynağı Beyşehir Gölü araştırmalarının başlangıcı olan şehir merkezindeki tarihi Taş Köprü'de karşılaştığı manzara sonrasında hayal kırıklığına uğradığını söyledi. Buradaki sazlık-kamışlık doğal alanın yok edildiğini söyleyen Dr. Erol Kesici, yaşadığı üzüntüyü ve gördüğü manzarayı anlatacak başlık bulamadığını dile getirdi.
Sazlık alanı yok etmek için yapılmış
2019 Aralık ayında, Beyşehir Gölü ile ilgili yaptıkları araştırma sonuçlarının yayımlamasının ardından, Beyşehir Belediye Meclisi'nin, bu çalışmalara atıfta bulunarak gölün kuruması ve çok ciddi boyutlardaki kirliliğe karşı önlemler alınması için girişimlerde bulunduğunu hatırlatan Dr. Kesici, bunun sonucu olarak Beyşehir Gölü için 15 milyon TL ödenek çıkartıldığını dile getirerek, “Ancak bu ödeneğin gölü korumak için değil, doğal alanları yok etmek için kullanılmış olduğunu gördük" dedi.
‘Lütfen Beyşehir'e gelin, yaşananları görün' çağrısı
Beyşehir Gölü'nde artan şikayetler ve çevre gönüllülerinden 'Hocam lütfen Beyşehir'e gelin, yaşananları görün' çağrıları aldığını belirten Dr. Kesici, “Gittiğimde gördüğüm, şehir merkezinde milli park ve yanındaki diğer alanla birlikte canlıların yaşam alanındaki sazlıklar, sulak alanda bitki itlafı aracıyla dip kesiminden kesilmiş ve kuruma sürecine girmiş. Doğanın süsü ve koruyucuları sazlıklar, göl kuşlarının ve göç eden 160'a yakın kuş türünün yaşam, barınma, üreme-beslenme, yavrularını besledikleri korudukları alandı" dedi.
'Endemik beyşehir kurbağasının da eviydi'
Bu sazlık doğal alanın birçok canlıya ev sahipliği yaptığını anlatan Dr. Kesici, “Aynı zamanda balıkların, kelebeğin, su memelilerinin, su bitkilerinin, bakterilerin, yılanların, su-kara salyangozlarının, börtünün böceğin eviydi. Ayrıca dünyada sadece Beyşehir'de yaşayan endemik tür olan Beyşehir kurbağasının kendilerine ve bize hayat veren yaşam alanı oluşturan yüzlerce dönüm habitat adeta talan edilmiş" diye konuştu.
'İnsanın felaketi'
Yaşanan olayı, 'insanın felaketi ve bilimden uzak cehaleti' olarak nitelendiren Dr. Kesici, bölgenin sit ve milli park alanı olmasının tahribatın boyutunu engellediğini söyledi. Korunan alanda ise su seviyesi korunamadığı için yakın zamanda sazlık dokuda istenmeyen yaşam kayıpları olabileceği uyarısında bulunan Dr. Kesici, sazlık yaşam ortamının yok edildiği bölgenin ise yıllar önce işgal edilen bir alan olduğuna işaret etti. Dr. Kesici, göl sularının çekilmesiyle ve dolguyla sahil, park ve yeni yapıların oluşturulduğu kesimin tesadüf olmadığını da sözlerine ekledi.
'Sazlıklar kirliliği temizler'
Bölgede yaşayanların da buradaki doğal alanların yok edilmesinden üzüntü duyduğunu anlatan Dr. Kesici, doğal sazlıklar yok edilince bölgeyi saran ağır kokuya neden olan balçıkların ve kirliliğin arttığını dile getirdi. Sazlıkların birçok canlının hayat bulduğu çok önemli habitatlar olduğunu belirten Dr. Kesici, “Sazlıklar, göllerde suyun temizlenmesinde bilhassa tarımsal, evsel ve sanayi kirliliğinin neden olduğu, dipte ve su içerisindeki ağır metalleri ve sularda fazlasının yaşam için tehlikeli olduğu azot, nitrat vb maddeleri bünyelerinde depo etmeleri, adeta sudan süzmeleri bakımından çok değerlidir. Sazlık alanlar hiçbir masraf istemeyen mükemmel biyolojik filtrelerdir" dedi.
DHA
TTKD bilim danışmanı emekli öğretim üyesi Dr. Erol Kesici, Türkiye'nin en büyük doğal tatlı su gölü ve içme kaynağı Beyşehir Gölü araştırmalarının başlangıcı olan şehir merkezindeki tarihi Taş Köprü'de karşılaştığı manzara sonrasında hayal kırıklığına uğradığını söyledi. Buradaki sazlık-kamışlık doğal alanın yok edildiğini söyleyen Dr. Erol Kesici, yaşadığı üzüntüyü ve gördüğü manzarayı anlatacak başlık bulamadığını dile getirdi.
Sazlık alanı yok etmek için yapılmış
2019 Aralık ayında, Beyşehir Gölü ile ilgili yaptıkları araştırma sonuçlarının yayımlamasının ardından, Beyşehir Belediye Meclisi'nin, bu çalışmalara atıfta bulunarak gölün kuruması ve çok ciddi boyutlardaki kirliliğe karşı önlemler alınması için girişimlerde bulunduğunu hatırlatan Dr. Kesici, bunun sonucu olarak Beyşehir Gölü için 15 milyon TL ödenek çıkartıldığını dile getirerek, “Ancak bu ödeneğin gölü korumak için değil, doğal alanları yok etmek için kullanılmış olduğunu gördük" dedi.
‘Lütfen Beyşehir'e gelin, yaşananları görün' çağrısı
Beyşehir Gölü'nde artan şikayetler ve çevre gönüllülerinden 'Hocam lütfen Beyşehir'e gelin, yaşananları görün' çağrıları aldığını belirten Dr. Kesici, “Gittiğimde gördüğüm, şehir merkezinde milli park ve yanındaki diğer alanla birlikte canlıların yaşam alanındaki sazlıklar, sulak alanda bitki itlafı aracıyla dip kesiminden kesilmiş ve kuruma sürecine girmiş. Doğanın süsü ve koruyucuları sazlıklar, göl kuşlarının ve göç eden 160'a yakın kuş türünün yaşam, barınma, üreme-beslenme, yavrularını besledikleri korudukları alandı" dedi.
'Endemik beyşehir kurbağasının da eviydi'
Bu sazlık doğal alanın birçok canlıya ev sahipliği yaptığını anlatan Dr. Kesici, “Aynı zamanda balıkların, kelebeğin, su memelilerinin, su bitkilerinin, bakterilerin, yılanların, su-kara salyangozlarının, börtünün böceğin eviydi. Ayrıca dünyada sadece Beyşehir'de yaşayan endemik tür olan Beyşehir kurbağasının kendilerine ve bize hayat veren yaşam alanı oluşturan yüzlerce dönüm habitat adeta talan edilmiş" diye konuştu.
'İnsanın felaketi'
Yaşanan olayı, 'insanın felaketi ve bilimden uzak cehaleti' olarak nitelendiren Dr. Kesici, bölgenin sit ve milli park alanı olmasının tahribatın boyutunu engellediğini söyledi. Korunan alanda ise su seviyesi korunamadığı için yakın zamanda sazlık dokuda istenmeyen yaşam kayıpları olabileceği uyarısında bulunan Dr. Kesici, sazlık yaşam ortamının yok edildiği bölgenin ise yıllar önce işgal edilen bir alan olduğuna işaret etti. Dr. Kesici, göl sularının çekilmesiyle ve dolguyla sahil, park ve yeni yapıların oluşturulduğu kesimin tesadüf olmadığını da sözlerine ekledi.
'Sazlıklar kirliliği temizler'
Bölgede yaşayanların da buradaki doğal alanların yok edilmesinden üzüntü duyduğunu anlatan Dr. Kesici, doğal sazlıklar yok edilince bölgeyi saran ağır kokuya neden olan balçıkların ve kirliliğin arttığını dile getirdi. Sazlıkların birçok canlının hayat bulduğu çok önemli habitatlar olduğunu belirten Dr. Kesici, “Sazlıklar, göllerde suyun temizlenmesinde bilhassa tarımsal, evsel ve sanayi kirliliğinin neden olduğu, dipte ve su içerisindeki ağır metalleri ve sularda fazlasının yaşam için tehlikeli olduğu azot, nitrat vb maddeleri bünyelerinde depo etmeleri, adeta sudan süzmeleri bakımından çok değerlidir. Sazlık alanlar hiçbir masraf istemeyen mükemmel biyolojik filtrelerdir" dedi.
DHA