Geçen yıl kasım ayında göreve gelen Eğitim-İş Başkanı Sadık Acar ve yönetimi 1 yıl içinde sendikaya 1077 üye kazandırdı, üye sayısı 4 bin 26’ya yükseldi.
Eğitim-İş Sendika binasında Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Önder Bilgin için yapılan rozet takma törenine Eğitim-İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, Eğitim-İş Antalya Şubesi Basın Yayın Sekreteri Birsen Atmaca, Doç Dr. Önder Bilgin, Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu’ndan Prof. Dr. Mehmet Kubilay Önal, Akdeniz Üniversitesi Kütüphane Şube Müdürü Özgür Demir katıldı.
EĞİTİM-İŞ BÜYÜYOR
Eğitim-İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, göreve geldikleri 7 Kasım 2020 tarihinde 3 bin 106 üyelerini olduğunu, o dönem emekli olan 144 üyenin çıkarılmasıyla 2 bin 962 üye ile yönetimi devraldıklarını söyledi. Özellikle Temmuz, Ağustos, Eylül döneminde yapılan saha çalışmaları sonucu 2021 yılında sendikaya 1077 yeni üye kaydı yaptıklarını hatırlatan Başkan Acar, “Antalya Eğitim-İş büyüyor. Toplu sözleşmelerdeki sahada olmamızdan kaynaklanıyor. Alanlardayız. Bizim sendikamızın yanlarında olduğunu düşünerek sendikamıza üye sayısı gün geçtikçe artıyor. Üye sayımızı daha da arttırmaya devam edeceğiz. Eğitim-İş’in büyümesi demek Birleşik Kamu-İş’in büyümesi demektir. Eğitim camiası çağdaş, laik, demokrat çözümü bizde görüyor. Çıtayı her geçen gün daha da yukarı çıkarıyoruz” ifadelerini kullandı.
EKONOMİYİ DEĞERLENDİRDİ
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık ise ekonomiyi değerlendirdiği konuşmasında, “Dolar sürekli artıyor. Ülkedeki yaşayan çiftçinin, profesörün, esnafın ortak konusu Dolar ve Euro’daki artış, akaryakıt artışı oldu. Ülkenin gündemi tamamen ekonomi ile birleşti. Asgari ücretin 4 bin 978 lira olması gerektiğini dile getirdik. 2022 yılı başında en düşük memur maaşının 4 bin 978 lira olmasını bekliyoruz. Asgari ücretin en düşük memur maaşına getirilmesinde sadece çalışanların değil ailelerinin de temel ihtiyaçları dikkate alınmasını istiyoruz. Toplu sözleşme süreci yaşadık Ağustos ayında. Ocak ayında 385 dolar alabiliyorduk. Şimdi ise asgari ücretin dolar bazındaki karşılığı 5 bin 505 TL. Ocak 2021’deki asgari ücretin bu gün yetersiz olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
SENDİKAYA ÜYE AKIŞI
Memur-Sen’de ve Kamu-Sen’de çok ciddi istifalar meydana geldiğine de dikkat çeken Balık, “Şu anda bahsettiğim iki sendikadan üye akışı bize doğru gelmeye başladı. Önder ve Kubilay hocamın burada oturuyor olmasının nedeni Kamu-Sen ve Memur-Sen’de yaşanan çıkmazın ve sendikalara olan inanmışlığın kalmamasıdır. Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen kendi içerisinde bir seçim maratonu yaşadı. Seçim maratonunda sendikacılıktan değil baskı ve hak edenin elinden alınan yetkileri yaşadık” diye konuştu.
NİYE GEÇTİĞİNİ ANLATTI
Doç. Dr. Önder Bilgin de sendikaya geçiş süreciyle ilgili şunları söyledi: “Bu gün sadece ve sadece bir kamu emekçisi ve kamu memuru olarak huzurlarınızdayım. 25 yıldır Türk Eğitim-Sen’e üyesiyim. Benim hiçbir şekilde profesyonel bir sendikacılık hayatım yoktur. Ancak, görebildiğim kadarıyla sendikacılık ile yandaşlık arasında doğrudan bir ilişki kurulmaya başlanmış ve bunun üzerinden de bazı merkezlere güç aktarılır olmuş. Sürecin içerisine hafifçe girmek istediğimizde karşımıza çıkan şeyin büyük bir baskı olduğunu hayatım boyunca ilk kez bu netlikte hissettim. Bu benim için çok kırıcı oldu. Delege adayı olmak isterdim en yakın arkadaşlarımın aracılığı ile delege adayı olmam bile engellendi. Son zamanlardaki sessizlikleri, üyeleri hakkında yapılmış olan haksızlıklara ses çıkarmamaları, buna gizli ya da açık bir biçimde sendikanın destek olmaması da bardağı taşıran son damla oldu. Bu gün itibariyle istifa ettiğim sendikamın genel ilkeleriyle siyaseten ters düştüğümü fark ettim. Sadece biz değil bizim gibi birçok arkadaşımız yüzlerle binlerle ifade etmek istediğim arkadaşımız ben çok ciddiyim ki bu problemden ciddi rahatsızlar. Ben bir çoban ateşi yaktığımızı düşünüyorum. Bu siyasi, ideolojik bir mesele olmaktan çıkmıştır. Bir hayat memat meselesi olma haline gelmiştir. Mutlaka fedakârlıkla yapılması gereken bir faaliyettir. Ben de Tük Eğitim-Sen’den istifa ettim ve çağdaşlıktan, laiklikten ve Atatürk'ten yana olan Eğitim-İş saflarına katıldım."
YANDAŞ ÖRGÜT VURGUSU
Prof. Dr. Mehmet Kubilay Önal ise sendikaların emek mücadelesi veren örgütler olduğuna dikkat çekerek, “Yandaşlık yapıp yöneticisini bir yerlere taşıma aracı olmaması gereken, hiçbir başka örgütün, partinin arka bahçesi olmaması gereken örgütler. Maalesef sendikalar yandaş örgütler haline gelmiş, sendikalar bazı arkadaşları siyasi olarak taşıma aracı haline gelmiş, yandaş olursan sanki başarılı olurmuşsun gibi olmuştur ki bir evrensel sendikacılık anlayışıyla hiçbir ilgisi yoktur. Sendikalar tüm partilere eşit olmak zorundadır. Eğitim-İş Sendikası’na ciddi bir yönelme vardır” dedi. Konuşmaların ardından Bilgin'e sendika rozetini Şube Başkanı Sadık Acar taktı.
Serçin ÇILDIR
Eğitim-İş Sendika binasında Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Önder Bilgin için yapılan rozet takma törenine Eğitim-İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, Eğitim-İş Antalya Şubesi Basın Yayın Sekreteri Birsen Atmaca, Doç Dr. Önder Bilgin, Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu’ndan Prof. Dr. Mehmet Kubilay Önal, Akdeniz Üniversitesi Kütüphane Şube Müdürü Özgür Demir katıldı.
EĞİTİM-İŞ BÜYÜYOR
Eğitim-İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, göreve geldikleri 7 Kasım 2020 tarihinde 3 bin 106 üyelerini olduğunu, o dönem emekli olan 144 üyenin çıkarılmasıyla 2 bin 962 üye ile yönetimi devraldıklarını söyledi. Özellikle Temmuz, Ağustos, Eylül döneminde yapılan saha çalışmaları sonucu 2021 yılında sendikaya 1077 yeni üye kaydı yaptıklarını hatırlatan Başkan Acar, “Antalya Eğitim-İş büyüyor. Toplu sözleşmelerdeki sahada olmamızdan kaynaklanıyor. Alanlardayız. Bizim sendikamızın yanlarında olduğunu düşünerek sendikamıza üye sayısı gün geçtikçe artıyor. Üye sayımızı daha da arttırmaya devam edeceğiz. Eğitim-İş’in büyümesi demek Birleşik Kamu-İş’in büyümesi demektir. Eğitim camiası çağdaş, laik, demokrat çözümü bizde görüyor. Çıtayı her geçen gün daha da yukarı çıkarıyoruz” ifadelerini kullandı.
EKONOMİYİ DEĞERLENDİRDİ
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık ise ekonomiyi değerlendirdiği konuşmasında, “Dolar sürekli artıyor. Ülkedeki yaşayan çiftçinin, profesörün, esnafın ortak konusu Dolar ve Euro’daki artış, akaryakıt artışı oldu. Ülkenin gündemi tamamen ekonomi ile birleşti. Asgari ücretin 4 bin 978 lira olması gerektiğini dile getirdik. 2022 yılı başında en düşük memur maaşının 4 bin 978 lira olmasını bekliyoruz. Asgari ücretin en düşük memur maaşına getirilmesinde sadece çalışanların değil ailelerinin de temel ihtiyaçları dikkate alınmasını istiyoruz. Toplu sözleşme süreci yaşadık Ağustos ayında. Ocak ayında 385 dolar alabiliyorduk. Şimdi ise asgari ücretin dolar bazındaki karşılığı 5 bin 505 TL. Ocak 2021’deki asgari ücretin bu gün yetersiz olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
SENDİKAYA ÜYE AKIŞI
Memur-Sen’de ve Kamu-Sen’de çok ciddi istifalar meydana geldiğine de dikkat çeken Balık, “Şu anda bahsettiğim iki sendikadan üye akışı bize doğru gelmeye başladı. Önder ve Kubilay hocamın burada oturuyor olmasının nedeni Kamu-Sen ve Memur-Sen’de yaşanan çıkmazın ve sendikalara olan inanmışlığın kalmamasıdır. Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen kendi içerisinde bir seçim maratonu yaşadı. Seçim maratonunda sendikacılıktan değil baskı ve hak edenin elinden alınan yetkileri yaşadık” diye konuştu.
NİYE GEÇTİĞİNİ ANLATTI
Doç. Dr. Önder Bilgin de sendikaya geçiş süreciyle ilgili şunları söyledi: “Bu gün sadece ve sadece bir kamu emekçisi ve kamu memuru olarak huzurlarınızdayım. 25 yıldır Türk Eğitim-Sen’e üyesiyim. Benim hiçbir şekilde profesyonel bir sendikacılık hayatım yoktur. Ancak, görebildiğim kadarıyla sendikacılık ile yandaşlık arasında doğrudan bir ilişki kurulmaya başlanmış ve bunun üzerinden de bazı merkezlere güç aktarılır olmuş. Sürecin içerisine hafifçe girmek istediğimizde karşımıza çıkan şeyin büyük bir baskı olduğunu hayatım boyunca ilk kez bu netlikte hissettim. Bu benim için çok kırıcı oldu. Delege adayı olmak isterdim en yakın arkadaşlarımın aracılığı ile delege adayı olmam bile engellendi. Son zamanlardaki sessizlikleri, üyeleri hakkında yapılmış olan haksızlıklara ses çıkarmamaları, buna gizli ya da açık bir biçimde sendikanın destek olmaması da bardağı taşıran son damla oldu. Bu gün itibariyle istifa ettiğim sendikamın genel ilkeleriyle siyaseten ters düştüğümü fark ettim. Sadece biz değil bizim gibi birçok arkadaşımız yüzlerle binlerle ifade etmek istediğim arkadaşımız ben çok ciddiyim ki bu problemden ciddi rahatsızlar. Ben bir çoban ateşi yaktığımızı düşünüyorum. Bu siyasi, ideolojik bir mesele olmaktan çıkmıştır. Bir hayat memat meselesi olma haline gelmiştir. Mutlaka fedakârlıkla yapılması gereken bir faaliyettir. Ben de Tük Eğitim-Sen’den istifa ettim ve çağdaşlıktan, laiklikten ve Atatürk'ten yana olan Eğitim-İş saflarına katıldım."
YANDAŞ ÖRGÜT VURGUSU
Prof. Dr. Mehmet Kubilay Önal ise sendikaların emek mücadelesi veren örgütler olduğuna dikkat çekerek, “Yandaşlık yapıp yöneticisini bir yerlere taşıma aracı olmaması gereken, hiçbir başka örgütün, partinin arka bahçesi olmaması gereken örgütler. Maalesef sendikalar yandaş örgütler haline gelmiş, sendikalar bazı arkadaşları siyasi olarak taşıma aracı haline gelmiş, yandaş olursan sanki başarılı olurmuşsun gibi olmuştur ki bir evrensel sendikacılık anlayışıyla hiçbir ilgisi yoktur. Sendikalar tüm partilere eşit olmak zorundadır. Eğitim-İş Sendikası’na ciddi bir yönelme vardır” dedi. Konuşmaların ardından Bilgin'e sendika rozetini Şube Başkanı Sadık Acar taktı.
Serçin ÇILDIR