Eğitim-İş Antalya Şubesi “Sonuna geldiğimiz 2020-2021 Eğitim-Öğretim Dönemi, ne yazık eğitimde kapanması zor yaralar açılmıştır” açıklamasında bulundu .
Eğitim-İş Antalya Şubesi, 2020-2021 Eğitim-Öğretim Dönemi’ni değerlendirdi. Sendika, “Ne yazık eğitimde kapanması zor yaralar açılmıştır. Unutulmayacak rezaletlere, acılara sahne olmuştur. İnsanı öncelemeyen, eğitimin sadece öğrencilerin bilgiye ulaşması değil aynı zamanda ülkenin geleceğiyle ilgili olduğunu kavra(ya)mayan anlayış, Covid-19 salgınının yarattığı olumsuz koşullara uygun adım atmayarak, bizlere unutulmayacak bir eğitim dönemi yaşatmıştır” dedi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “2020-2021 Eğitim-Öğretim Dönemi'nde yaşananlara uzaktan bakıldığında öne çıkan başlıklar şunlar olmuştur:Dönemin başında pandemi nedeniyle okulları kapatan ve uzaktan eğitime geçen Milli Eğitim Bakanlığı, "dünya yıldızı" olarak tarif ettiği EBA sistemini eline yüzüne bulaştırmıştır. Eksikliklerin kapatılması için aylarca vakit olmasına rağmen, EBA'da eğitim dönemi boyunca online ders işlenememiştir. EBA'nın bu eksikliği ve düzenli olarak çökmesini "Demek ki talep var. Ne güzel" diye karşılayan Milli Eğitim Bakanı'nın polyannacı tavrı, eğitimcileri kullanıcı bilgileri konusunda güvenilir olmayan platformlarda ders işlemeye itmiştir. Özetle: EBA-TV aynı hanede farklı sınıflarda çocuklar bulunup tek televizyon olduğu, televizyonu dahi olmayan hanelerin bulunduğu gerçeği görmezden gelinerek göstermelik hazırlanmış bir sistem olarak eğitim rezaletleri arasında yerini almıştır. Üniversiteye hazırlandığı halde lise öğrencilerinin yaklaşık yüzde 20'sinin EBA'dan hiç faydalanmamış olması bile rezaleti tek başına gözler önüne sermektedir.
Türkiye'nin internet altyapısı
Uzaktan eğitim garabeti birçok öğrencinin eğitimden kopmasına neden olmuştur.
Öğrencinin uzaktan eğitime ulaşmak için sadece tablet/bilgisayara değil internete de ihtiyaç duyacağı gerçeği bile MEB'i harekete geçirmemiştir. Türkiye'nin internet altyapısı açısından sorunlu birçok ilinde dere tepe çıkarak barakalarda uzaktan eğitime ulaşmaya çalışan öğrencilere rağmen, vakıf maskesi takmış her tarikatla protokol çalışmasına giren Milli Eğitim Bakanlığı, bu konuda Teknoloji Bakanlığı ile bir çalışma yürütmemiştir. Altyapı sorunu yaşayan bölgelerdeki öğrenci ve öğretmenlerimiz kendi çözümlerini üretmeye çalışarak eğitim dönemini kapatmıştır. Eğitimde yoksul öğrenci ile zengin öğrenci arasındaki uçurum bu dönemde ne yazık ki zirve yapmıştır. Yoksul öğrenciler bu eğitim döneminin ne uzaktan ne de yüz yüze kısmından tam faydalanamazken ailesi varlıklı öğrenciler evde özel ders alma, özel okulların etüt adı altında işlediği derslere katılma gibi birçok imkanı bulabilmiştir. Söz konusu fırsat eşitsizliği enflasyonu en çok LGS'de görünür olmuştur.
Özetle bu eğitim dönemi, eğitimi inşaat ve turizm sektörlerinden bile daha önemsiz gören bir zihniyetin, insan hayatını ve yarının bireyleri umursamayan bir bakış açısının, ülkenin geleceğini günlük çıkarlara feda eden bir kötü hesap uzmanının kurbanı olmuştur. Geride bıraktığımız bu eğitim ve öğretim dönemi akıllarda yer eden adaletsizlikleriyle, Eğitim-İş'in kurulduğu günden bu yana savunduğu "laik, parasız, bilimsel, adil, kamusal eğitim" şiarının ne kadar hayati olduğunu toplumun büyük bir kesimi tarafından daha anlaşılır kılmıştır. Dolayısıyla bu karanlık tablo "nasıl olmayacağını" göstermesi açısından önemli, "ne yapılması gerektiğini" işaret etmesi açısından kıymetlidir. Mücadelemiz, bir daha böyle karanlık eğitim dönemleri yaşanmasın, hiçbir öğrencinin boynu garibanca bir mahcubiyetle bükülmesin, hiçbir meslektaşımız kendini yalnız ve değersiz hissetmesin diyedir. Ve bunlar sağlanana kadar inatla sürecektir”
Serçin ÇILDIR
Eğitim-İş Antalya Şubesi, 2020-2021 Eğitim-Öğretim Dönemi’ni değerlendirdi. Sendika, “Ne yazık eğitimde kapanması zor yaralar açılmıştır. Unutulmayacak rezaletlere, acılara sahne olmuştur. İnsanı öncelemeyen, eğitimin sadece öğrencilerin bilgiye ulaşması değil aynı zamanda ülkenin geleceğiyle ilgili olduğunu kavra(ya)mayan anlayış, Covid-19 salgınının yarattığı olumsuz koşullara uygun adım atmayarak, bizlere unutulmayacak bir eğitim dönemi yaşatmıştır” dedi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “2020-2021 Eğitim-Öğretim Dönemi'nde yaşananlara uzaktan bakıldığında öne çıkan başlıklar şunlar olmuştur:Dönemin başında pandemi nedeniyle okulları kapatan ve uzaktan eğitime geçen Milli Eğitim Bakanlığı, "dünya yıldızı" olarak tarif ettiği EBA sistemini eline yüzüne bulaştırmıştır. Eksikliklerin kapatılması için aylarca vakit olmasına rağmen, EBA'da eğitim dönemi boyunca online ders işlenememiştir. EBA'nın bu eksikliği ve düzenli olarak çökmesini "Demek ki talep var. Ne güzel" diye karşılayan Milli Eğitim Bakanı'nın polyannacı tavrı, eğitimcileri kullanıcı bilgileri konusunda güvenilir olmayan platformlarda ders işlemeye itmiştir. Özetle: EBA-TV aynı hanede farklı sınıflarda çocuklar bulunup tek televizyon olduğu, televizyonu dahi olmayan hanelerin bulunduğu gerçeği görmezden gelinerek göstermelik hazırlanmış bir sistem olarak eğitim rezaletleri arasında yerini almıştır. Üniversiteye hazırlandığı halde lise öğrencilerinin yaklaşık yüzde 20'sinin EBA'dan hiç faydalanmamış olması bile rezaleti tek başına gözler önüne sermektedir.
Türkiye'nin internet altyapısı
Uzaktan eğitim garabeti birçok öğrencinin eğitimden kopmasına neden olmuştur.
Öğrencinin uzaktan eğitime ulaşmak için sadece tablet/bilgisayara değil internete de ihtiyaç duyacağı gerçeği bile MEB'i harekete geçirmemiştir. Türkiye'nin internet altyapısı açısından sorunlu birçok ilinde dere tepe çıkarak barakalarda uzaktan eğitime ulaşmaya çalışan öğrencilere rağmen, vakıf maskesi takmış her tarikatla protokol çalışmasına giren Milli Eğitim Bakanlığı, bu konuda Teknoloji Bakanlığı ile bir çalışma yürütmemiştir. Altyapı sorunu yaşayan bölgelerdeki öğrenci ve öğretmenlerimiz kendi çözümlerini üretmeye çalışarak eğitim dönemini kapatmıştır. Eğitimde yoksul öğrenci ile zengin öğrenci arasındaki uçurum bu dönemde ne yazık ki zirve yapmıştır. Yoksul öğrenciler bu eğitim döneminin ne uzaktan ne de yüz yüze kısmından tam faydalanamazken ailesi varlıklı öğrenciler evde özel ders alma, özel okulların etüt adı altında işlediği derslere katılma gibi birçok imkanı bulabilmiştir. Söz konusu fırsat eşitsizliği enflasyonu en çok LGS'de görünür olmuştur.
Özetle bu eğitim dönemi, eğitimi inşaat ve turizm sektörlerinden bile daha önemsiz gören bir zihniyetin, insan hayatını ve yarının bireyleri umursamayan bir bakış açısının, ülkenin geleceğini günlük çıkarlara feda eden bir kötü hesap uzmanının kurbanı olmuştur. Geride bıraktığımız bu eğitim ve öğretim dönemi akıllarda yer eden adaletsizlikleriyle, Eğitim-İş'in kurulduğu günden bu yana savunduğu "laik, parasız, bilimsel, adil, kamusal eğitim" şiarının ne kadar hayati olduğunu toplumun büyük bir kesimi tarafından daha anlaşılır kılmıştır. Dolayısıyla bu karanlık tablo "nasıl olmayacağını" göstermesi açısından önemli, "ne yapılması gerektiğini" işaret etmesi açısından kıymetlidir. Mücadelemiz, bir daha böyle karanlık eğitim dönemleri yaşanmasın, hiçbir öğrencinin boynu garibanca bir mahcubiyetle bükülmesin, hiçbir meslektaşımız kendini yalnız ve değersiz hissetmesin diyedir. Ve bunlar sağlanana kadar inatla sürecektir”
Serçin ÇILDIR