Eğitim-Sen Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez, düzenlediği basın toplantısında, COVID-19 salgını koşullarında okulların ve üniversitelerin sağlıklı ve güvenli bir biçimde yüz yüze eğitime açılması ve eğitimin sürdürülmesi için birbiri ile ilişkili üç önlemin alınmasını gerekli bulduğunu söyledi. Sönmez, “Birincisi, toplum sağlığı için nüfusun tamamının hızlı ve yaygın bir biçimde aşılanmasıdır. İkincisi, okullarda sınıf mevcutlarının 20 öğrencinin altına düşürülmesi ve yeni eğitim emekçisi istihdamı sağlanarak başta küçük yaş grupları olmak üzere yüz yüze eğitimin başlatılmasıdır. Okul bileşenlerinin okulda önlem alma kapasitesini de geliştirerek çocukların eğitim hakkından yararlanması sağlanmalıdır. Üçüncüsü, eğitim emekçilerinin tamamının öğrenci yaş gruplarının doğurduğu risk faktörlerini dikkate alan bir planlama ile hizli biçimde aşılanması ve sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanmasıdır. Bu bağlamda belirtmek isteriz ki sayılan önlemlerin alınmasının ardından sağlıklı bir çalışma ve eğitim ortamında yüz yüze eğitime başlayabilmek, uzaktan öğretimin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak eğitim emekçilerinin, öğrencilerin ve velilerimizin temel isteğidir” dedi.
En iyi okul eve en yakın olanıdır
Salgında eğitim politikası geliştirme ve yönetme konusunda Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı açık ve şeffaf veriler ve somut kriterlere dayalı etkin bir strateji geliştirmediğini ifade eden Sönmez, “ UNESCO verilerine göre, 14 Aralık 2020 itibarıyla toplam 210 ülkeden 106'sında okullar tamamen açık olduğu görülmektedir. Kalabalık okullar, kalabalık sınıflar, ikili öğretim, birleştirilmiş sınıflar, aşırı merkeziyetçi bir yapı, okul içinde demokratik olmayan işleyiş nedeniyle olağanüstü koşullarda önlem alma kapasitesi sınırlı kalmış ülkelerde ise okullar kapalıdır. Bu ülkelerden birisi de ülkemizdir. Bu dönemde okulların kapalı olduğu, milyonlarca öğrencinin ise uzaktan eğitime erişemediği bir süreci yaşadık.
Şimdi köy okulları açıldı. Köy okulları eskiden olduğu gibi her köyde bulunan küçük ölçekli okullar değildir. 'En iyi okul eve en yakın olanıdır” anlayışından uzaklaşılarak binlerce köy okulu kapatılmıştır. Var olan köy okulları, taşımalı sistemden dolayı merkezileşmiş her biri ayrı taşıma merkezli okuldur. Öğrenciler önceden olduğu gibi taşımalı eğitimin yarattığı sorunlarla karşı karşıya kalacaklar. MEB, ne yüzlerce kilometre giden öğretmenlerin ne de çocukların taşınması konusunda herhangi bir ek önlem açıklamıştır” dedi.
Planlama yapılmalı
Sönmez, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Birçoğunda sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerin görev yaptığı okullarda, okul içinde alınması gereken önlemler konusunda ısrarcı davranacak sözleşmeli öğretmenlerin işlerine son verilme olasılığı ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Açılan köy okulları için eğitim programlarında azaltma, telafi eğitimlerini yaşama geçirme, sağlık okuryazarlığı gibi içerik düzenlemesi ve bileşenlerinin okulda önlem alma kapasitesini geliştirecek düzenli ve doğru maske kullanımı, fiziksel mesafe, el yıkama ve solunum görgü kuralları, temizlik ve temaslı izlemi, tespiti ve takibi çalışmaları için bir planlama yapılmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı aşı konusunda bir planlama ortaya koymadığı gibi salgının başlamasının üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen okullarda gerekli tedbirleri almamış, 2021 MEB bütçesi de COVID-19 salgını görmezden gelinerek hazırlanmıştır. Kulağa hoş gelen demeçler yerine salgın yönetiminde şeffaflığa odaklanması gereken MEB yöneticileri, genel geçer sözler söyleyerek kamuoyunu oyalama yolunu seçmiştir. MEB yöneticileri, okullarda alınması gereken önlemlerin hangi gerekçelerle neden yaşama geçirilmediği konusunda kamuoyuna bir açıklama yapmak zorundadır.
Sınavlar
Eğitim bileşenlerinin aşı takvimi düzenlenmeden, seyreltilmiş sınıf planlaması tamamlanmadan, maske ve hijyen malzemeleri konusunda kamuoyuna yeterli bilgi verilmeden, COVID-19 salgın koşullarına uygun ulaşım araçları konusundaki çalışmaların hangi düzeyde olduğu bilinmeden, öğretmen odaları çoğaltılmadan, 1 Martta da 8. ve 12. sınıflarda yüz yüze eğitime geçileceği açıklanmıştır. Bir an önce eğitim emekçilerinin aşılanmasına başlanmalı, bu arada diğer bütün önlemler tam olarak alınarak ortaöğretimde de yüz yüze eğitime geçilmesi planlanmalıdır. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı telafi eğitimleri ve sağlık okuryazarlığı gibi salgında eğitim kültürünü gözeten eğitsel çalışmaları başlatmak yerine yangından mal kaçırırcasına, ortaöğretim kurumlarının tüm seviyelerinde birinci dönemde yapılamayan sınavların hemen 1 Mart'tan itibaren başlatılarak iki hafta içinde bitirilmesini ve ikinci dönem birinci sınavların 16 Nisan'a kadar tamamlanmasını istemiştir. Bu sınavlarla birlikte okullarda yoğun bir hareketliliğin oluşacağını öngörememek ve sınavlara uzaktan eğitimdeki konuların da dahil edileceğini belirtmek, öğrencilerin üstün yararını gözetmemek anlamına gelmektedir”
Gamze KÖKTAŞ
En iyi okul eve en yakın olanıdır
Salgında eğitim politikası geliştirme ve yönetme konusunda Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı açık ve şeffaf veriler ve somut kriterlere dayalı etkin bir strateji geliştirmediğini ifade eden Sönmez, “ UNESCO verilerine göre, 14 Aralık 2020 itibarıyla toplam 210 ülkeden 106'sında okullar tamamen açık olduğu görülmektedir. Kalabalık okullar, kalabalık sınıflar, ikili öğretim, birleştirilmiş sınıflar, aşırı merkeziyetçi bir yapı, okul içinde demokratik olmayan işleyiş nedeniyle olağanüstü koşullarda önlem alma kapasitesi sınırlı kalmış ülkelerde ise okullar kapalıdır. Bu ülkelerden birisi de ülkemizdir. Bu dönemde okulların kapalı olduğu, milyonlarca öğrencinin ise uzaktan eğitime erişemediği bir süreci yaşadık.
Şimdi köy okulları açıldı. Köy okulları eskiden olduğu gibi her köyde bulunan küçük ölçekli okullar değildir. 'En iyi okul eve en yakın olanıdır” anlayışından uzaklaşılarak binlerce köy okulu kapatılmıştır. Var olan köy okulları, taşımalı sistemden dolayı merkezileşmiş her biri ayrı taşıma merkezli okuldur. Öğrenciler önceden olduğu gibi taşımalı eğitimin yarattığı sorunlarla karşı karşıya kalacaklar. MEB, ne yüzlerce kilometre giden öğretmenlerin ne de çocukların taşınması konusunda herhangi bir ek önlem açıklamıştır” dedi.
Planlama yapılmalı
Sönmez, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Birçoğunda sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerin görev yaptığı okullarda, okul içinde alınması gereken önlemler konusunda ısrarcı davranacak sözleşmeli öğretmenlerin işlerine son verilme olasılığı ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Açılan köy okulları için eğitim programlarında azaltma, telafi eğitimlerini yaşama geçirme, sağlık okuryazarlığı gibi içerik düzenlemesi ve bileşenlerinin okulda önlem alma kapasitesini geliştirecek düzenli ve doğru maske kullanımı, fiziksel mesafe, el yıkama ve solunum görgü kuralları, temizlik ve temaslı izlemi, tespiti ve takibi çalışmaları için bir planlama yapılmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı aşı konusunda bir planlama ortaya koymadığı gibi salgının başlamasının üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen okullarda gerekli tedbirleri almamış, 2021 MEB bütçesi de COVID-19 salgını görmezden gelinerek hazırlanmıştır. Kulağa hoş gelen demeçler yerine salgın yönetiminde şeffaflığa odaklanması gereken MEB yöneticileri, genel geçer sözler söyleyerek kamuoyunu oyalama yolunu seçmiştir. MEB yöneticileri, okullarda alınması gereken önlemlerin hangi gerekçelerle neden yaşama geçirilmediği konusunda kamuoyuna bir açıklama yapmak zorundadır.
Sınavlar
Eğitim bileşenlerinin aşı takvimi düzenlenmeden, seyreltilmiş sınıf planlaması tamamlanmadan, maske ve hijyen malzemeleri konusunda kamuoyuna yeterli bilgi verilmeden, COVID-19 salgın koşullarına uygun ulaşım araçları konusundaki çalışmaların hangi düzeyde olduğu bilinmeden, öğretmen odaları çoğaltılmadan, 1 Martta da 8. ve 12. sınıflarda yüz yüze eğitime geçileceği açıklanmıştır. Bir an önce eğitim emekçilerinin aşılanmasına başlanmalı, bu arada diğer bütün önlemler tam olarak alınarak ortaöğretimde de yüz yüze eğitime geçilmesi planlanmalıdır. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı telafi eğitimleri ve sağlık okuryazarlığı gibi salgında eğitim kültürünü gözeten eğitsel çalışmaları başlatmak yerine yangından mal kaçırırcasına, ortaöğretim kurumlarının tüm seviyelerinde birinci dönemde yapılamayan sınavların hemen 1 Mart'tan itibaren başlatılarak iki hafta içinde bitirilmesini ve ikinci dönem birinci sınavların 16 Nisan'a kadar tamamlanmasını istemiştir. Bu sınavlarla birlikte okullarda yoğun bir hareketliliğin oluşacağını öngörememek ve sınavlara uzaktan eğitimdeki konuların da dahil edileceğini belirtmek, öğrencilerin üstün yararını gözetmemek anlamına gelmektedir”
Gamze KÖKTAŞ