Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, asgari ücretle çalışanların açlığa ve yoksulluğa mahkûm olduğunu söyledi
Ekonomideki istikrarsızlığın tavan yaptığını hatırlatan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, “Ekonomi iyi yönetilmemekte nüfusunun büyük bölümünü oluşturan emekçiler gelirlerinin büyük bölümünü gıda, barınma, ulaşım gibi zorunlu ihtiyaçlara harcamaktadır. Hükümetin her fırsatta dile getirdiği ‘Türkiye ekonomisinin yükselişte olduğu’ ve ‘Türkiye’nin ekonomide bir üst lige çıkacağı’ yönündeki açıklamaları emekçilerde karşılığı yoktur. Bu ifadeler ülke ekonomisinin içinde bulunduğu içler acısı durumu gizlemeye yöneliktir. Hükümet milli gelir hesabını ABD doları ya da altın üzerinden veya gıda üzerinde yapsaydı sonuç öyle olmayacaktı. 2009 yılında ilk kez piyasaya sürüldüğünde 200 lira ile 134 dolar alınabilirken, 15 Eylül 2021 itibariyle sadece 24 dolar alınabiliyor” dedi.
Balık, “Resmi verilere göre 19 yıl önce sadece 6.3 milyar TL olan hane halkının toplam kredi borcu 2021 Haziran sonu itibarıyla 874 milyar TL’ye yükseldi. Önemli bölümünü ücretli emekçilerin kullanmak zorunda kaldığı ihtiyaç kredisi ve kredi kartı borçlarının toplamı 582 milyar TL ile borcun üçte ikisini oluşturmaktadır. Döviz bolluğu ve sıcak para girişine dayalı büyümenin bedeli tasarruf oranında olağanüstü bir düşme ve kronikleşen işsizlik ve sanayisizleşme oldu. Dış borçlar 2002: 129 milyar dolar/ 2020: 450 milyar dolardı. 2021 yılının ilk çeyreğinde ise Türkiye'nin dış borcu 448,4 milyar $, bu borcun milli gelire oranı ise yüzde 61,5 olarak açıklanmıştır. Belirsizlik ve güvensizlik ortamı nedeniyle dolar kuru 8, 40 lirayı geçerken 2002 sonunda dolar kuru 1,6 TL seviyesindeydi. 2002’de yüzde 29,8 seviyesinde olan enflasyon, TÜİK’in takla attırdığı rakamlara göre Ağustos enflasyonu yüzde 19,25'tir. 2002'de yüzde 10,3 olan işsizlik dört yıl hariç hep yüzde 10'un üzerinde kaldı. En son işsizlik yüzde 12 oldu” diye konuştu.
Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının Ağustos ayında 3 bin 589 liraya çıktığını hatırlatan Balık, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gıda dışı gereksinimler için yapılması gereken harcama ise 8 bin 808 liraya yoksulluk sınırı da 12 bin 397 liraya yükseldi. Ağustosta sağanak yağmur gibi yapılan zam gıda fiyatlarında bir önceki aya göre yüzde 3,5 oranında artış getirdi. Yılını ilk sekiz aylık döneminde toplam artış yüzde 24’ü bulurken yıllık artış ise yüzde 40’a ulaşmıştır. Asgari ücret son 19 yılda görece artmış olsa da, çalışanların büyük çoğunluğunun ücreti asgari ücret ve ona yakın seviyelere geriledi. 2001’deki asgari ücret, çeyrek altın fiyatının 5,2 katıyken 2021’de sadece 3,6 katı. Altın bazında 20 yılda önemli ölçüde gerileme mevcut. 2002 yılında 2,4 asgari ücret olarak hesaplanan öğretmen maaşı, 2021 Ocak ayında ise 1,6 asgari ücret oldu. 2002 yılında göreve yeni başlayan bir öğretmen 18 çeyrek altın alabilirken bu sayı 2021 yılında yedi çeyrek altına kadar düştü. Sıkıntıya düşen; kamu emekçilerine, esnafa, tüccara, sanayiciye, işsize, çiftçiye, öğrenciye, yükselen döviz kuru, yüksek enflasyon, yüksek faiz, düşük büyüme ve yüksek işsizlik ve açlık ve yoksulluğu anlatamazsınız”
Serçin ÇILDIR
Ekonomideki istikrarsızlığın tavan yaptığını hatırlatan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, “Ekonomi iyi yönetilmemekte nüfusunun büyük bölümünü oluşturan emekçiler gelirlerinin büyük bölümünü gıda, barınma, ulaşım gibi zorunlu ihtiyaçlara harcamaktadır. Hükümetin her fırsatta dile getirdiği ‘Türkiye ekonomisinin yükselişte olduğu’ ve ‘Türkiye’nin ekonomide bir üst lige çıkacağı’ yönündeki açıklamaları emekçilerde karşılığı yoktur. Bu ifadeler ülke ekonomisinin içinde bulunduğu içler acısı durumu gizlemeye yöneliktir. Hükümet milli gelir hesabını ABD doları ya da altın üzerinden veya gıda üzerinde yapsaydı sonuç öyle olmayacaktı. 2009 yılında ilk kez piyasaya sürüldüğünde 200 lira ile 134 dolar alınabilirken, 15 Eylül 2021 itibariyle sadece 24 dolar alınabiliyor” dedi.
Balık, “Resmi verilere göre 19 yıl önce sadece 6.3 milyar TL olan hane halkının toplam kredi borcu 2021 Haziran sonu itibarıyla 874 milyar TL’ye yükseldi. Önemli bölümünü ücretli emekçilerin kullanmak zorunda kaldığı ihtiyaç kredisi ve kredi kartı borçlarının toplamı 582 milyar TL ile borcun üçte ikisini oluşturmaktadır. Döviz bolluğu ve sıcak para girişine dayalı büyümenin bedeli tasarruf oranında olağanüstü bir düşme ve kronikleşen işsizlik ve sanayisizleşme oldu. Dış borçlar 2002: 129 milyar dolar/ 2020: 450 milyar dolardı. 2021 yılının ilk çeyreğinde ise Türkiye'nin dış borcu 448,4 milyar $, bu borcun milli gelire oranı ise yüzde 61,5 olarak açıklanmıştır. Belirsizlik ve güvensizlik ortamı nedeniyle dolar kuru 8, 40 lirayı geçerken 2002 sonunda dolar kuru 1,6 TL seviyesindeydi. 2002’de yüzde 29,8 seviyesinde olan enflasyon, TÜİK’in takla attırdığı rakamlara göre Ağustos enflasyonu yüzde 19,25'tir. 2002'de yüzde 10,3 olan işsizlik dört yıl hariç hep yüzde 10'un üzerinde kaldı. En son işsizlik yüzde 12 oldu” diye konuştu.
Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının Ağustos ayında 3 bin 589 liraya çıktığını hatırlatan Balık, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gıda dışı gereksinimler için yapılması gereken harcama ise 8 bin 808 liraya yoksulluk sınırı da 12 bin 397 liraya yükseldi. Ağustosta sağanak yağmur gibi yapılan zam gıda fiyatlarında bir önceki aya göre yüzde 3,5 oranında artış getirdi. Yılını ilk sekiz aylık döneminde toplam artış yüzde 24’ü bulurken yıllık artış ise yüzde 40’a ulaşmıştır. Asgari ücret son 19 yılda görece artmış olsa da, çalışanların büyük çoğunluğunun ücreti asgari ücret ve ona yakın seviyelere geriledi. 2001’deki asgari ücret, çeyrek altın fiyatının 5,2 katıyken 2021’de sadece 3,6 katı. Altın bazında 20 yılda önemli ölçüde gerileme mevcut. 2002 yılında 2,4 asgari ücret olarak hesaplanan öğretmen maaşı, 2021 Ocak ayında ise 1,6 asgari ücret oldu. 2002 yılında göreve yeni başlayan bir öğretmen 18 çeyrek altın alabilirken bu sayı 2021 yılında yedi çeyrek altına kadar düştü. Sıkıntıya düşen; kamu emekçilerine, esnafa, tüccara, sanayiciye, işsize, çiftçiye, öğrenciye, yükselen döviz kuru, yüksek enflasyon, yüksek faiz, düşük büyüme ve yüksek işsizlik ve açlık ve yoksulluğu anlatamazsınız”
Serçin ÇILDIR