Dört mevsimimiz, her bölgeye özgü nefis yemeklerimiz, mavi bayraklı tertemiz denizimiz, koylarımız, plajlarımız, kumsallarımız, müzelerimiz, ören yerlerimiz, her şeyin düşünüldüğü çok konforlu konaklama tesislerimiz, en önemlisi güler yüzlü misafirperverliğimiz. Bu güzelliklerin keyfini çıkaranlar, tatil tercihlerini hep Antalya’dan yana kullandı.
Bu sayede turizmde söz sahibi olduk. Onlar bizi biz de onları çok sevdik, onlar sayesinde evlerimize bir lokma ekmek götürdük.
Hafta sonu bölge insanlarından ve turizmcilerden gelen serzenişleri yerinde görmek için Gebiz’deki doğa harikası Uçansu Şelaleri’ne gittim. Stabilize yol çok kötü, son model otomobilinize yazık olur, şelalelere her gün turist taşıyan turizmciler bu durumu bildikleri için jeepleri kullanıyorlar.
Şoför arkadaşa bir ara takıldım, “Böbreklerde taş varsa kesinlikle ya kırıldılar ya da düştü. Arabayı köyde bırakıp Eşek veya At’la gitseydik” gerilen sinirlerim istemeyerek de olsa atılan kahkahalarla gevşedi. Güç de olsa gizli cennet Uçansu Şelaleleri’ne ulaştık.
Orman Genel Müdürlüğü şelaleler önünde yıllar önce bir düzenleme yapmış, restoran ve dinleme bölümleri yapılmış işletmeye verilmiş haliyle kiracı beklentilerinin uzağında para kazanmış olmalı ki o da bölgeden ayrılmış. Ahşam malzemeden yapılan tesisler çürümüş, üzerinde yürümek cesaret ister. Şelalelerin 50 metre uzağında küçük bir gölet etrafında yürüyüş yolu var ki sakın orayı kullanmayın gezmeyin.
Şelaleleri ailenizle ziyaret ettiniz, doğal güzelliğin büyüsüne kapılıp şelaleleri izlemeyin çocuklarınız 3 veya 4 yaşında mı gözleriniz onları takip etsin. Çünkü tahtalar çürük aman üzücü bir olay yaşamayın.
Yetkililere sesleniyorum, durum bu önlemlerinizi alın ya o tesisleri bir bakımdan geçirin ya yıkın yenisini yapın ya da bölgeyi ziyaretlere kapatın. Yarın herkesi üzecek bir durum söz konusu olduğunda bunun hesabını zor verirsiniz.