Yaklaşık bir yıl önce..
“Sivilleşen bir Anayasa” eşliğinde yeni bir yönetim sistemiyle yönetilmeyi kabul eden ve 24 Haziran’da bu yönetim sisteminin yöneticilerini seçecek olan Türkiye’nin..
Önceki gün onlarca yıldır değişmeyen “1 Mayıs manzarası”nı izlerken, “genel manzaramız”la ilgili kısa-az-öz bir yazı yazmak istiyorum bugün..
Sadece bir serzeniş değil, aynı zamanda derin bir özlemimizi de dile getiren yazıdır bu..
…
EDEP NEDİR BİLMEZLER
Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma / Zer-dûz palan vursan eşek yine eşektir..
(Aslı kötü olan birine üniforma soyluluk mu verir / eşeğe altın işlemeli semer vursan eşek yine eşektir..)
…
Ziya Paşa’nın unutulmaz beyitlerinden biridir bu..
Niye mi yazdım?
Kendilerini “solcu-sosyal demokrat” sayanların, lafta emekçiden yana olanların, “1 Mayıs kendilerine tapulanmış” gibi davranmalarına, tavırlarına, açıklamalarına kızdığım için yazdım..
Yazılarımıza eleştiri(!) yapanların “edep”ten nasibini almamış olmalarına üzüldüğüm için yazdım..
Sokaklardaki şu kalabalıklar içinden bir bireyin bile “kamusal” alana çıkarken taşıdığı ve insan olma onurunun bir yansıması olarak görülebilecek “edep”ten nasibini almamış, hatta “eder nedir” onu bile bilmeyen Türk aydınları(!)nın tutum ve davranışlarına kahrolduğum için yazdım..
Karşısındakini eleştirirken bile kırmamaya gösterilen o inceliği, konuşurken takınılan nezaketi ve yazarken unutulan ahlakı özlediğim için yazdım..
…
BİZ NEREDEN GELİYORUZ?
Biz..
Hakir görmenin, aşağılamanın ve bunu alenen yapacak kadar küstahlaşmanın hemen her zaman yerildiği bir kültürden geliyoruz..
Biz..
“Ne oldum delisi” olmayı, “kendi fikrine uymayanları aşağılamayı” marifet sayanları hoş görmeyen bir insani yapıdan geliyoruz..
Ama şimdi..
Tercihleriyle “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” olmamız gerekirken, artık neredeyse “kendisi gibi düşünmeyenlerin fikrine tahammül edemeyen bir toplum” haline geldik..
Özellikle aydın(!)larımız..
Kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi yaşamayan, kendilerinin siyasi tercihlerine boyun eğmeyen geniş kitlelere karşı kırıcı, kaba, görgüsüz, kötü tavırlar sergiliyor..
Siyasi tercihleri nedeniyle onlara inanan halktan kişiler de hemen hemen “aynı tavrı” gösteriyor..
Eleştiriye tahammül edemiyorlar..
Yazılanları “yalanlayamadıkları” için, saldırganlaşıyor ve bel altı ifadeler kullanmaktan, açık ve kapalı tehdit etmekten, “edepsizleşmekten” kendilerini alamıyorlar..
…
DİPLOMA “CEHLİ” ALIR MI?
İşte Ziya Paşa’nın o beytini bunun için yazdım..
Bu beyitten ve benim yazdıklarımdan kendisine ders çıkaran olur mu?
Pek sanmıyorum..
Çünkü..
Fuzuli’nin dediği gibi;
“Diploma insanın cehlini alsa da, ‘hamurunda varsa eşeklik’ baki kalır..”
…
Bunları her gün bolca yaşıyoruz maalesef..