Bir zamanlar bir devlet büyüğümüz halkımız için, “alışırlar alışırlar merak etmeyin” demişti.
Ben alışamadım.
1- Konyaaltı Sahil Projesi ve Boğaçayı Projesine karşı çıkan YCHP’liler,
2- YCHP’nin Büyükşehir adayına danışmanlık yapan Oda başkanları,
3- Bazı üniversite öğretim görevlileri,
Seçimden önce, “Konyaaltı’nda 20 sene görev yapan” Başkan'larının Konyaaltı Kent Meydanı’nı nasıl “Rant Meydanı”na çevirdiğini merak edip incelerler.
Çünkü bu Başkanı şu an, Antalya Büyükşehir’e Başkan adayı yaptılar.
…
“Kent Meydanı Projesi”nde mermer atölyesinin, resim atölyesinin, Danışma ve Kültür Merkezi’nin nasıl yok olduğunu, yerlerine nelerin geldiğini, eğer gözleri açık ise görebilirler.
Hatta o açık gözleri ile şöyle bir sağa sola baktıklarında, Meydan’ın tam ortasındaki o koskocaman, sonradan “Meydan aydınlatması” adı altında gizlenen baz istasyonunu da görebilirler.
Eğer geldiklerinde haber verirlerse, Konyaaltı Belediyesi’nden tasdikli olarak aldığım, elimdeki Meydan vaziyet planı ile kendilerine katkı bile koyarım.
Çünkü şu an bu başkan adayının danışmanları, “eski ve yeni oda başkanları”.
Onlar bu vaziyet planının ne demek olduğunu çok iyi bilirler.
…
Bu vaziyet planında yeşil alanların yeri ve kullanım kararları da var.
Çocuk bahçesi ve oyun alanları da var.
Hepsinin yeri belli.
Ama o oda başkanları gelip de “Meydan”a baktıklarında, böyle bir alan bulamayacaklarını görecekler.
O kadar şaşıracaklar ki, bir an takılıp düşecekler ve birden Meydan’ın altı seki olduğunu görecekler.
Ama, yanlarında “bu projenin sahibi Mimarlar Odası”nın temsilcisi de olduğu için içlerinden sövecekler.
…
Vaziyet planındaki 24 metrekare büfeleri ararlarken, bir anda bunların 250 m2 olduğunu görecek ve hepsini bir düşünce alacak.
“Bunu nasıl yaptılar” düşüncesi.
Bir anda, “20 senelik belediye başkanlarının meydan açılımındaki konuşmasını” hatırlayacaklar.
“Konyaaltı’ndaa açmış olduğumuz bu meydan, Cumhuriyet Meydanı’nın 10 katı büyüklüğünde..”
Bir anda birbirlerine bakacaklar ve gözlerinin önüne Cumhuriyet Meydanı gelecek.
Hepsi mimar mühendis.
Hemen doğu-batı ve güney-kuzey yönünde zemin taşları sayacaklar ve Meydan’da işgallerden sonra sadece bir dönümlük bir alan kaldığını görecekler.
Tabii ki, güney-kuzey zemin taşlarını sayarken Meydan’ın kuzeyine saklanmış, hiç bir yönden görülmeyen ülkemizin kurtarıcısı Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk’ün bir kız çocuğu ile heykelini görecekler.
Ve işte o an…
Acaba, “biz ne yaptık böyle” diye düşünecekler mi?
Sevgi ile.