“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde…”
Ziya Paşa’nın bu sözü hep aklımdadır.
Bir kişiyi, bir kurumu, bir yöneticiyi veya bir projeyi değerlendirirken aklıma hep bu söz gelir.
Hemen kendi kendimi sorgularım.
Eğer bir kişiyi değerlendirmeye çalışıyorsam, “Bu kişi, bu yaşına kadar neler yapmış, neler üretmiş, çocukları nerede okumuş, aile düzeni nasıl” diye araştırırım.
Çünkü, bir göreve talip olan kişi özgeçmişinde genellikle hitap ettiği toplumun hoşuna gidecek hayat hikayesinin belli bölümlerini anlatır.
Bu bilgilere bakarak bir kişinin neyi nasıl yaptığını, ne ürettiğini, neyi değiştirdiğini, kısaca “eserlerini” görme imkanımız ve kişiyi yorumlamamız net olmaz.
Bir kişinin eseri aldığı maaş, bir kurumun eseriyse elde ettiği yıllık kârı değildir.
Yıllar boyunca onu alıp bunu satan insanlar var.
Bu ticaretin sonunda ellerinde kalan tek şey, “para”.
Ancak, para da bir eser değil.
Eğer ticaret yaparken çevrenizde, “Bu kişiye gözü kapalı güvenebilirsin” gibi bir görüş oluşturabildiyseniz, bu bir eserdir işte.
…
Bir belediye başkanı düşünelim.
Seçilmiş bir başkandan isteyeceğimiz güvenilirliği, ahlakı, iş yapma biçimi ve yaptığı işler o başkanın eseri olabilir.
“Eser” denildiğinde topluma, insanlığa yararı olan bir şey akla gelmelidir.
Dünyaya bir güzellik, bir anlam, yeni bir renk katmalıdır bu eserler.
Bilmediğimiz bir şeyi açığa çıkarmalı ya da yanıldığımızı görüp yolumuzu değiştirmemize yol açmalıdır.
Tarihi bir alanın önünü yasa dışı kapatmak, “eser yaratıyorum” diye doğaya tecavüz edip bir beton yığını yaratmak “bir eser bırakmak değil” bana göre.
Ama yol kıyısına güzel bir çeşme yapmak, mevcut dereleri kullanılır hale getirmek bir eser olabilir.
Şehrini ağaçlarla donatmak, ormanlık alanları büyütmek, arabalar olmadan toplu taşımla ulaşımı sağlamak, en güzel eseridir bir belediye başkanının.
…
Yaşadığım kentte çevreme bu gözlerle baktığımda, ne yazık ki düş kırıklığı yaşıyorum.
- “Plan yapıyorum” diye kendine ve ailesine ait arazileri, kendine teslim edilmiş belediye arazisi ile yer değiştiren ve bundan hiç sıkılmayan, yasa dışı inşaatlara müsaade etmemesi gerekirken belediye olarak yasa dışı işler yapan,
- Halka ait kullanım alanlarını birilerinin rant kapısı yapan,
- Halka ait en değerli bir arsayı belediye binası olarak yapan,
- Rantın bol olduğu sahil kesiminde yapılan yasa dışı işletmelere müsaade ederek ön arka ve yan bahçelerin kaybolmasına sebep olan,
- Bu yapılan yanlışlarla satın aldığı arsa/evin değer kazanması (rant) yoluyla zenginleşmeyi uman insanların umutlarını tüketen,
Bir başkanın seçmenlerinin, yaşadıkları kentte bunu hala fark edememeleri ve bu tarz oluşumları hala desteklemeleri, geldiğimiz noktanın ne kadar acı olduğudur.
…
Eserlerimiz ne yazık ki bunlar.
Rütbe-i aklımız da ancak eserlerimiz kadar.
İstediğimiz kadar böbürlenelim, hikâyeler anlatalım, etrafa umut saçalım eserlerimizi değiştirmeden bu görüntüyü değiştiremeyiz.
Eserler bir aklın ürünü olduğuna göre, işe akıldan başlamak gerekir.
Siz bu aklı seçerken yanlış eserleri ortaya çıkaranı tercih ederseniz ve eğer akıl değişmezse, doğru eserlere hasret kalırsınız.
Zaman en doğru kararı bize gösterecektir.
Çalınan da bir canlı için en kıymetli şey olan “zaman” olacaktır.
Sevgi ile…