(Öncelikle güzel haberlerim var, onunla başlamak istiyorum. Bu ayın 27’sinde Mall of Antalya Sahnesi’nde stand up gösterim olacak. Kaleiçinde, üniversitelerde hatta İstanbul’da BKM Açık Mikrofon’da sahneye çıktım ancak öncesinde bu kadar heyecanlanmamıştım.)
Bu hafta Ezgi Mola’nın başrolünde oynadığı ‘Maide’nin Altın Günü’ filmini seyrettim. Normalde bu tarz karakter komedilerine biraz mesafeliyim ancak Ezgi Mola’ya olan (pozitif) önyargımdan dolayı filmi izledim. Karakter komedileri Recep İvedik’ten sonra başka bir boyut kazandı. Aksini söyleyenler de var ancak ben başka boyut kazandığını düşünenlerdenim. Maide’nin Altın Günü filmini izlerken de bunu hissettim. Film; abartılı gücüyle, etrafına söylediği hakaretlerle, ‘saf’ karakter Maide’nin gerdanlığını kaybettikten sonra yeğeni ile birlikte peşine düşmesini konu alıyor. ‘Recep İvedik’in kadın versiyonu’ demek acımasız bir yorum olur ancak az önce bahsettiğim karakter komedilerinin başka bir boyut kazanmasının izlerini filmde sıklıkla görüyoruz. Bu arada Recep İvedik ile ilgili olumlu veya olumsuz yorum yapmıyorum yanlış anlaşılmasın. Çünkü bu kadar sıklıkla eleştirilen bir filmin bu kadar gişe yapıyorken formülünün ‘İki küfür et bizim millet buna gülüyor’ olarak açıklamak mantık dışı geliyor bana. Ben de bu türü sevmiyorum ama bu türde onlarca film vizyona giriyor ve çoğu gişede de hüsrana uğruyor. Yani anlatıldığı kadar basit değil formülü ve ‘Bir Recep İvedik kolay yetişmiyor’. Bu anlamda Maide’nin Altın Günü filminin gişesi ne kadar olacak merak ediyorum. Salonda bulunanlar bol kahkahalı izledi filmi. O yüzden çok düşük kalacağını düşünmüyorum. Bu bağlamda film başarılı diyebilirim.
(Bu arada Engin Günaydın’ın röportajını izledim geçen gün, o da karakter komedilerine mesafeli olduğunu söyledi. Bir de Cem Yılmaz’ın ‘Komedyenler arasında sonuncuyum, çünkü hepsine tur bindirdim’ açıklamasına da Günaydın, ‘Benim o yarıştan haberim yok, bir daha yapılırsa ban da haber versinler’ diyerek yarışta olmadığını söyledi. Engin Günaydın’a beni yüz olarak benzeten çok kişi oldu. Bunun dışında da benzeyen birçok yönümüz varmış. Yazımın başında da söylediğim gibi ben de stand up gösterileri yapıyorum ancak Cem Yılmaz’ın bahsettiği yarışta ben de yoktum ama o kadar yoktum ki yok olmamdan haberleri de yoktu. Buradan açıklamak istedim en azından.)