Yaşadığımız çağda herşey ne kadar da hızlandı değil mi ?
Hızlı trenler,hızlı arabalar...Roketler,füzeler,uçaklar...
Artık insanoğlunun hızına yetişilemez oldu...
Herkes biryere yetişircesine ve büyük bir telaşla birseyleri tamamlamanın hırsıyla yaşıyor.
Bir yerlere yetişmenin anlamı da değişti artık.Bir yerlere yetişmek mutlak bir mutluluk sayılıyor.
Hepimiz ne kadar da hızlıyız değil mi ?
Peki bu hız içerisinde koskoca bir hayatı,bize sunulmuş bir hediye olan yaşamı kaçırdığımızı hiç düşünüyor muyuz ?
Sizce ideal insan yaşamı nedir hiç farkında mıyız ?
İnsan sadece doğup,büyüyüp sonra üreyip,geride bıraktığı soy kalıntısına miras ya da miraslar bırakmak için mi yaşar...
Ya da bulunduğu toplumda bir adım öne çıkmak için madde peşinde koşup,elde ettiği materyale sahip olma dürtüsü müdür acaba hayatı sadece anlamlı kılan.
Toplum tarafından ideal olarak kabul edilen ve başarılı olarak tanımlanan iyi kadın ve iyi erkek olguları hep bir sahiplik hep bir ben olma bütününden mi geçer ?
Toplumun bu olgularını tatmin etmek için ve o mutlak iyiye o mutlak erdeme ulaşmak için çabalanan hayatlar ve yaşamlar ne kadar gerçek bir yaşanmışlık sayılabilir.
Hızlı bir şekilde yaşamaya çalıştığımız ve aslında kendimize dert ettiğimiz şeyler aslında yoktur ve yok olacaktır.
Zamanla insan şunu fark eder...
Aslında yok olan en önemli şey zamanın ta kendisidir...
Zaman sürekli geçer...
Bizlere geçmeyecek gibi gelen,ve gözümüz saatin yelkovanına sabitlenince hiç ilerlemiyornuş gibi gelen akrep ve yelkovan nice bin yılları devirmişte gelmiştir aslında günümüze...
Yani zaman mutlaka geçer...
Geçerken sahip olduğumuzu zannetiğimiz herşeyi de beraberinde götürür...
Peşinde kostuğumuz yer yer kendimizi yorduğumuz,uğruna sağlığımızı bozduğumuz hedefleri de alır gider bizden, yüzyıl sonra başka yerlerde başka insanlara verir...
Bizler de bizlere sunulan hedeflerin peşinden koşup sonra başka hedeflere doğru yol alırız sadece ve hayat ta böyle geçer gider...
Bunun farkına varırsak eğer...
Her anın her saniyenin yaşanılması gerektiğini anlarız...
İste o zaman mutsuz olsak bile mutluluğu yakalarız belki de...
Sahip olunulması gereken tek servet zamandır o yüzden...
O yüzden zamanı kimse satın alamaz...
Zamanın farkına varırsak eğer...İyi olmayı,iyi kalmayı,vicdanı da anlarız...
Zaman belki de bu yüzden bizden çok önde gider...
Ben de anlamasam da zamanı hala anlamaya çalışıyorum
Ama bildiğim bir şey var ki...
ve diyeceğim o ki 'ne zaman bunalsa ve karışsa doğan..'
Ölü Ozanlar Derneğini tekrar tekrar izlemeli insan...
Saygılarımla