Güvenç Bey, el sıcaklığının şarabına geçmesi için elindeki kadehi sallıyordu, bacak bacak üstüne atmış, müdavimi olduğu barın sandalyesine yine büyük bir özgüvenle yaslanmıştı...
Bir yandan ona özel hazırlanan peynir tabağının fotoğrafını çekip sosyal medya hesabına atmaya çalışıyor, karşısında oturan Pelin hanıma Avustralyadan getirttiği, şifa, bolluk ,bereket getirdiğine inanılan ve doğal taşlardan oluşan bilekliği de kadraja almaya çalışıyordu...
Sonunda başardı...Fotoğrafı #andakal #happytimes #nightout #aşk #friends gibi etiketlerle yayınlamıştı bile...
O sırada Şef Garson İbrahim Bey, reverans gibi bir hareketle masaya yaklaştı ve birer kadeh daha içip içmeyeceklerini sordu...
İçelim be İbrahim...Seni mi kıracağız dedi ve anlamsız bir kahkaha attı...
Kahkaha tüm sokak boyunca yankılandı...
Boş kadehi alan Şef İbrahim; az önce Güvenç Beye dişlerini göstermeyecek şekilde gülümsemiş, arkasını dönünce birden bire gülümsemeden eser kalmamıştı...
İbrahim ertesi gün özel derse gidecek çocuğunun taksidini acaba bu masanın bırakacağı bahşişle çıkarabilecek miydi...
Ya da asık suratlı hiç bir şeyden memnun olmayan karısı Hatice , eve gidince ona neler söyleyecekti...
Elektrik faturasının son günü gelip çatmış, bir önceki faturayı da ödeyemediği için, yeni gelen faturayı da ödemezse acaba elektiriği ne zaman keserler diye düşünürken...
İbrahim diye bir ses duydu...
Elindeki kadehle masaya yöneldi... Buyrun dedi...
Masa da oturan Kezban Hanım ve arkadaşları... Şarabı beğenmişler ve bir şişe Fransız şarabı daha içmeye karar vermişlerdi...
Kezban Hanım ve arkadaşları yeni bitirdikleri tatilden, son derece mutlu dönmüşler, doğanın ve evrenin onlara verdiği enerjiyle birbirlerinden ayrılamamışlar, tatil dönüşü hemen bir araya gelmişlerdi...
İbrahim bir fotoğrafımızı çeksene bizim...
Ne demek Kezban Hanım; dedi...Elindeki boş kadehi masaya bırakarak... Kezban Hanımın telefonunu aldı... Kezban hanım ve arkadaşları...Kafalarını birbirlerine yaklaştırarak ve elleriyle iki işareti yaparak biraz da dudaklarını büzerek, poz verdiler...
İbrahim telefonu geri verdi...
Bir saniye dedi Kezban hanım...
Nasıl çıkmışız bir bakalım...
Yaaaa dedi ben burada çok kilolu çıkmışım, o kadar da pilates yapıyorum...
Of ya dedi...Diğer arkadaşları da fotoğrafı beğenmediler...
İbrahim bir daha çeker misin şunu ama biraz uzaktan al bizi...
İbrahim tekrar çekti...
Bu sefer olmuştu...
Kezban Hanım fotoğrafı #girlsnightout #freedom #aftertheholiday #friend #andakal # crazy gibi etiketlerle paylaştı...
İbrahim boş kadeh şarabını tekrar alarak barın içine yöneldi... O sırada İbrahim diye bir ses duyuldu...
Güvenç Bey o davudi ve herşeyi bilen sesiyle biraz kızar tonda...
Ne oldu bizim şarap diye ünledi...
Hemen getiriyorum efendim dedi...
İbrahim bizi ihmal etme oğlum diye gürledi Güvenç Bey...Arkasından da yine anlamsız bir kahkaha atarak sevgilisi Pelin Hanıma döndü...
Hayatım tekneyi bu aralar boşladım, seninle bir güneylere inelim ne dersin...
Hem Ahmetler de gelir... Şöyle bir kaç gün uzaklaşırız, kaçarız...
İbrahim elindeki kadehi sıkıca tutarak bara girdi, şuna bir tane daha koysana...Bir tane daha istiyor...
Yeniden doldurulan Şarap kadehini aldı, Güvenç Beyin masasına giderken köşede tek başına oturan birisi dikkatini çekti...Göz göze geldiler...Adam başını çevirdi...
Güvenç Beyin şarabını bir elini arkaya alarak masaya bıraktı...
O sırada içeriye kentin ünlü doktorlarından Ethem Bey ve Eşi girdi...Aralarındaki yaş farkına rağmen Ethem beyin giydiği speedy gonzales resimli tshirtü Ethem Beyi genç gösteriyordu, Tuba Hanım da yine her zaman ki gibi şıktı, hatta yeni açtığı defileden bir elbise seçmişti bu gece... Kezban hanım ve arkadaşları Tuba hanımı görünce onu baştan aşağıya süzdüler... Kız bak Tuba ne giymiş, o dekolte ne öyle kız...Ben hayatta giyemem, cesaret ister dediler...
Ethem Bey ve Tuba hanım masaya oturdular...Ethem bey Kübadan özel gelen purosunu çıkardı, Şef İbrahim Ethem Beyin purosunu yaktı...
Onlar da şarap söylediler...İbrahim şarapları getirdi ve tadımlık olarak kadehlere döktü...
Tuba Hanım şarabı beğenmedi...Bir şarap daha geldi... onu da beğenmedi...
Oysaki geçen hafta arkadaşının marketten aldığı teneke kapaklı ucuz şarabı Öküzgözü zannederek yudumlamış, sonrada arkadaşına şarabı nerden aldın diye sormuş, arkadaşı köşedeki marketten 20 Liraya aldım deyince...Şarabı ağzından tükürmesi bir olmuştu... Yaşadığı bu travma sonucu artık şarap seçimine çok dikkat ediyordu...
Sonunda şaraplarını seçtiler,
Gece şuh kahkahalarla devam ediyordu;
Saatler ilerledikçe, kahkahalar birbirine karışıyor... Samimiyet git gide artıyor...Ortam iyice açılıyordu...
Konuşmalar birbirine giriyordu...
İbrahim köşedeki duvara dayanmış, masaları kontrol ediyordu...
Kulaklarına;
Bir yandan Kezban Hanımın ev kendininmiş, hali vakti yerindeymiş, geçen fotoğramı beğenmiş...Hoş adam aslında...
Güvenç Beyin; kaçmak lazım buralardan, ceviz ekeriz, sen yine devam edersin, küçük bir dükkan açarız sana...
Ethem Beyin , olur orda da bir yazlık alırız yeter ki sen iste, bu sefer mutfağı İtalyan tarzı yaptıracağım...
Şeklinde cümleler geliyordu...
O sırada az önce tek başına oturan ve İbrahimle göz göze gelen adam, bardan çıktı...
İbrahime iyi akşamlar dedi ve omzuna dokundu...
İbrahim , birbirine karışan uğultudan birden bu iyi aşamlar sayesinde kurtularak...
İyi akşamlar efendim dedi...
Adam durdu...
Geri döndü...
Halktan başka kimseye Efendim deme Şef dedi...
İbrahim gülümsedi...
O sırada İbrahimin telefonu çaldı...
Alo Hatice...
İbrahim...
İbrahim Allah cezanı versin senin...
Ne oldu Hatice...
Evin elektriğini kesmişler...