Bugün Tiyatro sanatçısı Bülent Emin Yarar’ın Dünya Tiyatrolar gününde yaptığı bir konuşmadan esinlendim...
Aynen aktarmak isterim bu güzel konuşmayı;
“Tiyatro eğitimi başlarken ilk dersi hatırlıyorum diyor Sayın Yarar; Hocalarım bize önce insan olacaksınız ve birbirinizi seveceksiniz dedi, ilk önce şaşırdım ve bu ne demek dedim, birbirimizi zaten seviyoruz,her insan birbirini seviyor...”
Sonra şöyle devam ediyor Yarar; ama o kadar kolay değil çok az seviyoruz..En büyük sermayem sanıyorum hocamın bu sözleri oldu...İnsan olup birbirimizi çok sevmek..Tiyatro benim için sevgi demek..Hepiniz sevgiyle kalın diyerek konuşmasını bitiriyor...”
Bu güzel konuşmadan yola çıkarak ben de önce Tiyatroyu, sonra müziği ve ardından sanatın tüm dallarını düşündüm...
Daha sonrasında da İnsan olmayı, İnsan olabilmeyi ve insan kalabilmeyi düşündüm...
Ne kadar önemli bir derstir, daha ilk derste verilen, önce insan olmayı öğrenmek, yaptığımız iş ya da işler ne olursa olsun önce insan olabilmek...
Sahi nedir İnsan olmak...
Çağımızın ve sistemin insana şöyle ol, böyle davran diye fabrikasyon bir takım kişilikler dayattığı bir dönemde insan olmak nedir gerçekten de...
Mesela her sabah kalktığımızda, bugün insanlık için ne yapabilirim diye düşünmek, bir arkadaşının derdini dert edinmek, kendinin daha fazla ihtiyacı varken senden daha fazla ihtiyacı olan birisine yardım etmek midir mesela insan olmak...
Hangi düşüncede olursa olsun, düşüncelerine katılmasan da karşındakini sadece insan olduğu için sevebilmek midir mesela...
İnsan olmak doğduğun yeri, aileyi, teninin rengini seçemediğini bilip, tüm insanları bu değer yargılarına göre değerlendirmeden koşulsuzca sevebilmeye çalışmak mıdır mesela...
İnsan olmak,her sabah işe giderken ve her akşam işten dönerken sokak köpekleriyle selamlaşmak mıdır mesela...
Bir dostu hiç ummadığı bir an ziyaret etmek midir, sesini duymaktan mutluluk duymak mıdır insan olmak...
Ne olursa olsun, kim olursa olsun aslında akıp giden zaman içerisinde bir hiç olduğunu unutmadan ancak kendinin de evrenin değerli bir parçası olduğunu bilerek yaşamaya devam edebilmek midir mesela...
İnsan olmak hayallerinden ne pahasına olursa olsun vazgeçmeyerek, her türlü sıkıntıda diğer insanlara şu yaşam yolculuğunda ufak ta olsa bir katkım olabilir mi diye düşünüp ,ne olursa olsun dik durabilmek midir acaba...
İnsan olmak paylaşmak ve paylaşmanın insana verdiği o müthiş mutlulukla yetinebilmek midir acaba...
Sahi nedir insan olmak...
Tiyatro sahnesi kapanmasın diye, kıt kanaat geçinip hayallerini ve ruhlarını satmayan tüm sanatçılarımız mıdır mesela...
Sahi nedir İnsan olmak...
Umarım bir gün ben de becerebilirim insan olmayı, bitmiyor çünkü İnsan olabilme yolculuğu, her gün bir şey öğreniyorsun, her gün biraz daha büyüyorsun...
İnsan olma yolunda bana öğrettiklerin için sana çok teşekkür ederim Tiyatro...
Ve ismini buraya sığdıramayacağım kadar değerli Tiyatro sanatçılarımız...
Sağolun varolun...
Aramızdan ayrılan nice değerli sanatçımız, ışığınız ve bıraktıklarınız unutulmuyor...
Ve ayrıca bana ilk kez ,Tiyatro deneyimimi yaşatan; Sayın Kandemir Konduk’un Yerli Film isimli eserinde bana Bektaş rolünü oynatan , Bizi tiyatroyla tanıştıran Canım Hocam Muhammet Uzuner...
Ve buraya sığdıramadığım tüm Sanatçılar...
Dünya Tiyatrolar Günü Kutlu Olsun...
Saygılarımla,