Gerçekten de bazı zamanlar düşündüm bunu, insan en çok da kendisiyle evli...
En çok da kendisiyle zaman geçiriyor, başkalarıyla ne paylaşırsa paylaşsın, ne yaparsa yapsın, başını yastığa koyduğu zaman ya da duş alırken, yolda yürürken, evden yalnız başına çıkıp arabasına binerken, özlediği birisini düşünürken, sevdiği bir müzik kulağına gelirken...
En çok da kendisiyle beraber insan...
hüznünde, sevincinde, acısında, yapmak istediklerinde, umutlarında, hayal kırıklıklarında insanın en çok kendisi var yanında...
Bazen nasıl düşünüyorsa onu öyle söyleyemiyor dil, dil ne söylerse öyle demiyor bazen yürek...
İnsan sadece kendisi biliyor, kendisi var her zaman yanında...
Dediğim gibi insan en çok kendisiyle evli aslında...
Ben de hayali bir mahkeme kurup, kendime boşanma davası açsam nasıl olur diye düşündüm...
Bir hakim oturdu karşımıza...
Kayahan’ın şarkısında dediği gibi...
Davacı ben, Davalı ben...
Önce ben geldim oturdum, Hakim diğer bene de sen de karşıya geç dedi...
Başladık birbirimizle konuşmaya...
Hakim bey diyor Ben; başlıyor şikayetlerine; bazen o kadar çok konuşuyor ki, yerinde duramıyor, öyle bir heyecan, bir bakıyorum, neşeli, yüzünde güller açıyor, iki saat sonra o adam gitmiş yerine melankolik birisi gelmiş, dalıp dalıp gidiyor uzaklara, kafasına bir şey takılmış, düşmüş onun peşine, şurada arayayım derken Ordu evinin oradaki sahaftan çıkıyor, burada arayayım derken bir bakıyorum sahnede şarkı söylüyor, bir de bakıyorum bir zaman makinesinin içerisinde Roma dönemi mezarının içerisinden el sallıyor, dahası da var, sürekli düşünüyor, olmadık şeyler geliyor aklına, şöyle olsa nasıl olurdu, böyle olsa nasıl olurdu, sürekli bir gözlem içerisinde, gözlem yapmakla kalsa neyse bir de bunları yazmaya kalkıyor...Yazarken başka şeyler gözlemliyor, gözlemlerken yeniden yazıyor...
Yeter diyor hakim bir de eşiniz diğer beni dinleyelim...
Diğer bene geliyor söz hakkı...
Başlıyor anlatmaya...
Ben diyor düzenli bir hayat istiyorum aslında Hakim Bey, değişmeyen düşünceler, garanti altına alınmış bir gelecek, sessiz durup hiç bir şeye karışmayan, bilse bile bilmezden gelen, işine geldi mi susan, işine geldi mi gürleyen birisi... Değişmek istiyorum Hakim Bey, Bir yanı kalk gidelim derken, diğer yanı otur halt yeme diyen birisi olmak istemiyorum... Hani tekdüze bir yaşam istiyorum...Şu saatte evde olunsun, bu saatte şu yapılsın, tatillerimin zamanı belli olsun, dengeli bir hayat istiyorum Hakim Bey... Eşim olan diğer benin olmasını istediği gibi olsun istiyorum her şey, Ancak şimdi konuşan ben her konuya meraklı...Ne yapmak istiyor anlayamıyorum, Yaşayalım sonra da ölelim gidelim işte değil mi ? Klasik bir yazgıyı yerinden oynatmaya ne gerek var, bir yere koyduğumuz koltuk yıllarca öyle orada dursun, duvara astığımız resimler hiç değişmesin, renkleri solsun... Ama bir şey var yapamıyorum...Diğer ben buna aykırılık diyor. Olmaz diyor... Böyle yaşayamazsın...
Başaramıyorum Hakim bey;
Ürettikçe değişik bir haz alıyorum...Sizlere anlatamayacağım bir haz, öncesinde büyük sancılarım oluyor, bunu bir doğum sancısına benzetebilirim, sonra da bir çocuk doğuyor, bu çocuk bazen bir hikaye bazen bir şiir bazen bir hikaye, bazen yeni keşfettiğim bir bilgi olabiliyor...Bu hazzın önüne geçemiyorum... Bu haz bütün hazlardan değişik...Bazen günlerce yerimde duramıyorum...Diğer ben bu konuda çok haklı, onu ihmal ediyorum, onu dinlemiyorum, diğer benim söyledikleri çok mantıklı...Ancak engel olamıyorum...
Aslında ikimizde bir araya geldiğimizde iyiyiz, ortak zamanlar geçirebiliyoruz, mesai saatlerinde olması gerekenleri, evde yapılması gerekenleri, bir hayat için insanın yapması gereken asgari müşterekleri yerine getiriyoruz...
Doğru Hakim Bey...Diğer Benim söyledikleri çok doğru...Hepsi benim suçum, sadece biraz daha fazla düşünmek...Kafamı yormam gereken şeyler günümüzün emrettiği ideal insan olmam gereken şeyleri yerine getirmekken, ben nelerle uğraşıyorum...
Hakim Bey, iki bene de bakıyor ve davacı bene soruyor...
Eklemek istediğiniz bir şey var mı...
Evet diyor...
Bu benle bir arada yaşamak istemiyorum.
Davalı bene geliyor sıra...
Siz de kararlı mısınız bu konuda ?
Evet diyor davalı ben...
Yaz kızım karar;
Davacı ve Davalının mahkememize başvurup boşanma istekleri değerlendirildi;
İki tarafında gündelik hayat içerisinde ayrılmalarına, mesai saatleri ve toplumsal baskıların dışına çıkıldığında davalı benin, davacı benle görüşmemesine, diğer saatlerde mantıklı olan Davacı benin davalı bene sürekli kaygı ve korkular aşılamayarak söz konusu zihninin susturulmasına...
Daha mantıklı görülen davacı benin olması gerekenleriyle, daha hayalci görünen davalı benin yapmak istedikleri uyuşmadığından çiftin boşanmasına karar verilmiştir...