Tam bundan bir buçuk yıl önce mevsim yine yaza geliyor, denize karşı bir kafeteryada tek başıma günü batırıyorum, dalmış gitmişken kurşuni kızıllığa, kullağıma bir ses fısıldadı, Onur Bey, Onur Bey...
Döndüm arkamı iki tane genç kız 25 26 yaşlarında, sizinle bir fotoğraf çektirebilir miyiz ? Onur Nugay ve Eskiciler değil mi ?
Hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşadım, hani konser sonrası insanlar geliyor, çektiriyoruz ama günün normal aktığı bir saatte böyle bir şeyle ilk defa karşılaştım...
Tabi dedim, fotoğraf çekindik , teşekkür edip gittiler, tekrar yerime oturdum, sonrasında Kafeteryada beni tanımayan ve olayı gören insanlar bana bakmaya başladı...
Kafalarında sanırım meşhur birisi algısı oluştu ki , bakışlar giderek artmaya başladı, güneş gözlüğümün arkasından tüm olan biteni görebiliyordum...
Herkes bana bakarken elimdeki birayı içmeye devam ettim, sonra bakışlardan rahatsız olup birayı nereyi koyacağımı bilemedim ve Onur kalk git şurdan dedim kendime...
Ne yapacağımı şaşırdım...
Kafeteryadan hızla uzaklaştım...
İşte o gün başlamıştı aslında bir şeylerin karar aşaması...
Meşhur olmak sahi neydi, yaşadığım kentte meşhur olmak, ülkede meşhur olmak ya da dünyada meşhur olmak...
Sana yüklenen bir sürü anlam, giydiğin kıyafetin önemi, senden beklenen bir sürü şey, menejerlik hizmetleri, imaj makerlık çalışmaları, kendini satma oyunları, algı yönetme uğruna kendi hayatından kaybettiğin bir sürü zaman...
Oysa benim hayallerim sadece küçük bir Yelkenliyle günü batırmak, bir kere geldiğim şu dünyada istediğim gibi yaşamak, kimseye hesap vermeden, kimsenin olması gerekenlerini önemsemeden sadece kendi seçtiğim ve beni ben yapan şeyleri tekrar doğaya salmak...
Şöhret olsam ne olacak...
Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak...
Halkın tam da içinden gelmiş birisi olarak;
Geniş Yakasından dolayı çok sevdiğim Eskişehirde şimdi kapanmış olan bir mağazadan bulduğum, soluk siyah tshirtümle bir yere gidemeyeceğim...
Olmam gereken yerlerde olması gereken zamanlarda bulunup olması gereken şekliyle tam da olması gerektiği gibi konuşacağım...
Bir sürü insan olacak önümde, onların beni bir yere getirmesi için onları sevmesem de onlarla iyi anlaşmak zorunda kalacağım, hep kendimden vereceğim...
Sonra ruhum yavaş yavaş çürüyecek...
Kendini sanatçı zannedip şu topluma bir tek faydası olmayan dizilerden milyarları kaldırıp orada burada ahkam kesen adamlarla oturup sohbet etmek ve onlardan vasat akıllar almak zorunda kalacağım...
Dostlarımla daha az görüşeceğim, istediğim zaman istediğim yerde olamayacağım...
Bir sürü insan beni izleyecek, benim hareketlerimi, içimden gelen davranışlarımı inceleyecek, sonra beni eleştirecek...
Sanatçı böyle davranır mı, hiç yakışmamış diyecek...
Sosyal Medyada sevdiklerimle bir şey paylaşırken iki saat düşüneceğim, şunu paylaşalım bunu paylaşmayalım olacağım...
Kendileri bir baltaya sap olmuşlar gibi bir sürü akıl dinleyeceğim...
Cool olmak zorunda kalıp istediğim zaman istediğim yerde kahkaha patlatamayacağım...
Sokaklarda şarkılar söyleyemeyeceğim, bisikletime binip mahalledeki herkese asker selamı çakıp günaydınlayamayacağım...
Büyük ve şaşalı bir yaşamım olacak, bir yarışın içerisine girip o ne yapmış bu neyi çıkarmış diyeceğim..
Sonrası ve en kötüsü, yükseldiğimi zannetiğim yeri sürekli koruma çabasında olacağım...
Ordan aşağıya düşmemeye çalışacak ve duygularımla değil sadece kitle beni beğensin diye şarkılar yapacağım...
Kadınlar olacak etrafımda, sadece sesimi ve sahnemi sevecekler...
Oysa beni olduğum gibi seven, müzik yaptığımı bilmeyen ,elime gitarı alınca aaa sen şarkı da mı söylüyordun diyen kadınları aradım hep hayatımda...
Müzik yaparken tanıştıklarıma da diğer mesleklerimi hiç söylemedim...
Sonuç olarak başkaları için yaşayacağım...
Ama hayat bir kere...
Ben böyle küçücük yerlerde, 15 masalı yerlerde müzik yapayım, kimsenin bilmediği yerlerde şarkılarımı söyleyeyim, çok istenirse iki üç özel gecede sahne alayım yine, yollara çıkayım...
Benim bana çok değere veren dostlarım var ki zaten, onların gözündeki şöhretim yeter bana...
Marmaris de Alp abi, Palamut Bükünde Sezgin Abi, İstanbul da Fatih ve Murat, Bodrumda Metin Abi, Turgutta Ali Abi, İzmirde Torayım ve sayamadığım bir çok dost insan...
Yeter de artar bana...
O yüzden bırakın istediğim gibi yaşayayım, iki kişilik bir yelkenli, denizleri öğreneyim, kendi tuttuğum balığı yiyeyim, tamamen samimi yüreklerle buluşayım...
Aynı masaya birbirinden beklenti içinde oturmuş ve aslında iki tarafında bunu bildiği zamanlardan uzak olayım...
Gerçekten böyle daha mutlu olacağım...
Benden çok bir şey beklemesin insanlar, dediklerimi yaptıklarımı çok ciddiye almasınlar, benim kendime göre çizdiğim bir felsefe var...
Amma doğru amma yanlış beni ilgilendirir...
Kimsenin kötülüğünü de istemem, kimseyle yarış da etmem...
Bana göre şimdilik güzel ve sürekli değişiyor bir şeyler...
Hayata bir kere geldim ve gerçekten bu hayatı her damlasına kadar emmek istiyorum...
Hesapsızca, riyasızca...
Onur Nugay dediğiniz insan herkes gibi yoktur aslında...
Böyle Mutluyum...
Saygılarımla,