Bir pazar sabahı elime aldığım Edebiyat dergisinin Evrim Kuran’a ait Filler ve Periler isimli yazısını okuduktan sonra altını çizdiğim bölümüyle başlamak istedim yazıma...
“Hafızasızlığın bir toplumun alemetifarikası haline geldiği bir zamanda, bırakalım unutkanlık balıkların armağanı, unutmamak fillerin devrimi olsun. Zihinlerinde sevmeye, yaşamaya, inanmaya, direnmeye dair tek kanıt taşımayan unutkanlar konforlu ve ortalama hayatlarını sürdüredursun, biz daha anlamlı bir ömür, daha güzel bir gelecek aşkına unutmayalım. O sesi, o toğrağı, o tarihi, o bedeli, o isyanı, o sevinci, o acıyı, o adamı , o kadını, o çocuğu , o hayali, o gerçeği unutmayalım. Perilere inanan fillerden olalım.”
Sahi unutmak ya da hatırlamak nedir acaba...
Giderek hızlanan, hızlandıkça da unutan bir çağda, unutmaların ya da hatırlamaların değeri nedir acaba...
Unutmak her zaman yeni bir başlangıç mıdır gerçekten?
Ya da sonun başlangıcı mıdır bazen...
Unutmak mı gerekir her zaman ve tamamen?
Peki her şeyi unutursak ne anlamı kalır yaşadıklarımızın...
Sürekli unutan insan, bir unutkanlık zırhı giyiyor belki de ve devam ediyor hayata, ancak gerçek ve elinde olan unuttuklarıdır insanın, gelecek içerisindeki koskoca boşluğa savrulurken en doğruyu bulma çabasında üstünü acımasızca karaladıklarındır aslında insanı insan yapan...
Sistemin tüketim dinamikleriyle insan duygusunu birleştirince, tüketilmesi ve unutulması gereken şeylere direnmelidir insan...
Yoksa en kolayıdır unutmak...
Hiç bir şeyi unutmamak gerekir, aynı antik kentlere benzer insan da, yıkıntılar üzerinde yükselen höyükler gibidir...
Oysa ne kolaydır hissetmeyen için unutmak...Niteliksiz bir unutuş, insanın biraz daha tüketmesidir kendisini...Zaman attığı demirlerin ipini kestikçe savrulur gider gemisi insanın...
Murathan Mungan’ın Yalnız Bir Operasında dediği gibi;
Zaman
Alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar
dibe çöker.
Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
Bir
yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız.
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.
Gün gelir bir gün
başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
o eski ağrı
ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten
Bitmişsinizdir.