Geçtiğimiz günlerde Atatürk Parkı ile ilgili bir yazı yazmıştım. O yazımda EKDAĞ’ın sosyal tesislerindeki nezih ortam ile bazı işletmeler arasındaki uçurum gibi fiyat farkını ortaya koyan bir yazıydı. Sağolsunlar parktaki tüm işletme sahipleri okumuş.
Rahatsız olanlar ulaşabildikleri kurum ve kuruluşlara bu yazı konusunu götürmüş. Parkın içinde bulunan işletmeciler EKDAĞ’ın açtığı sosyal tesisten oldukça rahatsızlar. Nedeni ise “Bizim müşterimizi kaptı. Zaten çok zarar ediyoruz” muhabbeti.
Şimdi burayı yeniden ele alalım. İlk olarak bu güne kadar fiyatlar almış başını gidiyor muydu? Gidiyordu. “Kiramız pahalı, ortak giderler, SGK, vergi, adam çalıştırma” gibi bir çok şeyi sıralıyorlar. Doğrudur. Bir işletmenin olmazsa olmazı istihdam, ardından vergi, alınan malzemenin bedeli v.s. Kebabçı olan işletme “Sosyal tesiste ızgara vermesin, tost versin” diyor, tost-çay veren işletme ise “Tost-çay yapmasın, ızgara versin” Fasdfood yapan ise “Fasdfood yapmasın, gözleme versin” filan şikayetler ve sızlanmalar ardı ardına sıralanıyor. Aslında “Sosyal tesisi tümden kapatın” diyecekler ama bunu diyemedikleri için ağızlarında geveliyorlar.
Şimdi yeniden başa dönelim. EKDAĞ olarak Atatürk Parkı içinde yapılan bu sosyal tesiste kira ödemiyorlar mı ödüyorlar. Hem de yanındaki diğer işletmeden bile daha fazla kira ödüyor. İstihdam yani adam çalıştırmıyor mu? Çalıştırıyor. Malzeme almıyor mu? Alıyor, Vergi vermiyor mu? Hem de 1 liralık çayın bile vergisini sonuna kadar ödüyor. Ortak katılım payına katılmıyor mu, elbette katılıyor. Ama buradan büyük kar elde etmiyorlar. Kar amacı gütmüyorlar. Anca masrafını çıkartıp, kendini döndürebiliyor. Fiatlar bu yüzden ucuz. EEe..
Eee’si şudur. İşletme sahipleri maalesef sosyal belediyeciliği henüz algılayamadılar ve içlerine sindiremediler. Kusura bakmayın orada 3-5 işletme sahibinin kesesini fazlaca dolduracak diye sosyal belediyecilikten vaz geçilecek değil. Dar gelirli vatandaşlarımızın elinden böyle bir imkanı almaya kimsenin hakkı yoktur. İşletmeciler belediyenin sosyal tesisine giden vatandaşların kendi müşterileri olmadığını gayet iyi biliyorlar. Bunu bilmelerine rağmen neden fevaran ediyorlar. “Yetişin komşular, zarar ediyoruz” muhabbetini fırsat olarak değerlendirip kiralarını düşürmeye, ortak giderlerden kendilerini sıyırmaya, bazı şeyleri bedavaya getirmeye çalışıyorlar.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel dar gelirli vatandaşlarımızın da Antalya’nın denize nazır bir köşesinde keyif almaya hakkı olduğunu düşündü. Türel işte bu eksikliği fark etti ve sosyal belediyecilik örneği göstererek dar gelirli vatandaşlarımız için bir sosyal tesis açtı arkadaşlar. Kepez bölgesinde, Aksu bölgesinde kentin aklınıza gelebilecek her bölgesinde oturan dar gelirli bir vatandaşımız da çoluğunu çocuğunu alıp, Antalya’nın nimetlerinden faydalanmak için denize nazır buraya gelip iki pizza veya ızgara köfte yemek isteğini yerine getiriyor. Emeklilerimizin denize karşı bir bardak çay veya kahve içme zevkini yaşatıyor. Oraya gelen insanların çoğunluğunun yüzündeki mutluluğu görmeniz gerekiyor. Bu insanlar oradaki süper lüks restorantların, kafelerin hedef kitlesi içinde yer almıyor zaten.
Ayrıca o işletme sahiplerine bir tavsiyem daha var. Lütfen İstanbul’da, Konya’da Kayseri gibi kentlerdeki sosyal tesisleri bir incelesinler. Kentin en güzel, en kar getirecek mekanları belediyelerin sosyal tesisleridir. Çamlıca Tepesi’ni filmlerden bilirsiniz ve harika bir mekandır. Gidin bir görün belediye sosyal tesisi nasıl işliyor.
Ez cümle, sayın işletme sahipleri EKDAğ’ın sosyal tesisleri ile uğraşmayı bırakın. Kendi işinize, müşterinize bakın. Allah çarşınızı pazar etsin
Not:
“Allah çarşınızı Pazar etsin” anlamı
Alıcı, satıcı ile yaptığı pazarlıkta anlaşamaz ve alışveriş gerçekleşmez, bunun üzerine alıcı, satıcı mallarını toplayıp ayrılırken arada herhangi bir dargınlık, kızgınlık olmadığını ifade etmek için:
“Allah çarşını pazar etsin !” der, Dört yönden hangisine gidersen (kuzey, güney, doğu, batı) git, Allah gittiğin yönde karşına bir pazar yeri çıkarsın ki malını satabilesin.
Sözün kısası ben senden mal almadım ama inşallah malını satarsın en kısa zamanda, sana hayırlı müşteriler dilerim anlamında bir deyiş.