İki tane stajer kızımız var. Bıcırıklar. Görmeniz lazım. Onları gördükçe kendi yaşlılığım aklıma geliyor ve yaşlı bir cadaloz olarak, onlara nefretimi arada bir kusuyorum.
Şimdi onları gördükçe, kendi gençliğim ve o zamanlar yaptıklarım aklıma geliyor. İster istemez kıyaslamalar yapıyorum. Benim mesela kendime güvenim pek yoktu. Ama bunu dışarıya çaktırmamak için elimden geleni yapıyordum. Mesela, kıyafet konusu. Nasıl giyineceğimi bilemezdim. Hoş hala da öğrenebilmiş değilim ya, neyse.
Bunların kendilerine güvenleri tam. Benimle karşılıklı öyle tartışmalara giriyorlar ki anlatılamaz. Dünya meselelerine pek o kadar uzaktan filan baktıkları yok. Ülke meselelerinde ise hemen her konuda kendilerine özgü bir fikirleri var. Bunu da rahatlıkla ifade edebiliyorlar.
Şimdi onlara bakıyorum, üstlerine-başlarına o kadar özenliler ki, özenmemek elde değil. Sonra ben bir haber yazdığım zaman asla beğenmez ve dakikalarca o haberi yeniden yeniden yazardım. Ama şimdi bakıyorum tek seferde yazıp önüme getiriyorlar. Hata bulmaya çalışsam da pek hata yapmıyorlar. Benim gibi sonradan bilgisayar ile tanışanların ortak sorunudur. Asla bilgisayar teknolojisi ile aram hoş olmaz. Ama onlar iki şık şık bir tık tık bakıyorum her şeyi halletmiş oluyorlar. Burada da kendilerine özenmediğimi söylersem yalan olur.
İkisi de çok farklı karakterdeler. Ancak her ikisinin de farklı farklı karakterlerini birbirlerine öylesine geçirmişler ki, öyle uyum içindeler ki anlatılamaz. Bu kadar zıt karakterlerde olup ta bu kadar iyi anlaşmalarına şaşırıp kalıyorum.
Eskiden biz yaştaki ağabeylerimiz için ağzımızı doldura doldura “Dinazorlar” diyorduk.
Kendim dişi bir dinazor oldum çıktım.