Benim ailemden miras yüksek tansiyon hastasıyım. Raporum bittiği için tansiyon ilacını alamamıştım ve bir süreden bu yana kullanamadığım için tansiyon yine oynama yaptı. Bu nedenle önceki gün parayla satın alabilmek için nöbetçi eczane aramaya başladım.
Yağmur bir yandan yağıyor, ben arabayla eczane arıyorum. Eğitim Araştırma Hastanesi karşısında nöbetçi eczaneyi buldum. Minicik bir dükkan ama sıra çok. Dükkanın önünde, kenarında bol miktarda medikal malzeme. Bekledim bana sıra geldiğinde tansiyon ilacımın ismini söyledim. “Yok” dediler. “Ama beklerseniz getirtelim” dediler.
Ben beklemek yerine nasıl olsa eve doğru gidiyorum, yolumun üzerindeki diğer nöbetçi eczaneye gideyim dedim. Konyaaltı tarafına geçtim. Arayarak Konyaaltı Erdem Otel arka sırasına denk gelen eczaneyi buldum. Modern ve geniş bir dükkan. İçeri girdiğimde kozmetik ürünleri sizi karşılıyor. Sanki bir eczaneye değil, kozmetik mağazasına girmiş gibisiniz.
Aklınıza gelebilecek her türlü kozmetik ürünleri, gece şıklık kremi, öğleden sonra, akşamüzeri veya gece yatmadan önce yüzünüze süreceğiniz kremler, temizleyeceğiniz tonikler, bitki özlü bilmem ne kremleri, salyangoz içerikli el kremleri, ayaklarınıza yapacağınız kremler, vücudunuzun her bölgesi için ayrı üretilmiş kozmetik ürünler filan geniş bir bölümde sizi bekliyor. İçerde beyaz önlük giymiş güzellik uzmanı gibi hanımlar ve beyler sizi karşılıyor. İlaç raf bölümü ise eczanenin galiba 4/1 kapsıyor. Veya benim gözüme öyle geldi. Tezgahın tam önüne büyük bir yazı yazılmış “Keçi sütü sabunu gelmiştir” diye. Zaten tansiyon vurmuş enseme enseme 16-9.5’la filan geziyorum. Neyse ilacımın ismini söyledim. Dediler ki “Maalesef yok”
Orada geldi bana gelenler. “Siz ikinci nöbetçi eczanesiniz ve ilaç yok diyorsunuz. İlaç olmayan eczane mi olur?” Eczası kalfası olduğunu tahmin ettiğim kişi, “Fazla gitmiyor tansiyon ilaçları, o nedenle bulundurmuyoruz. Ama isterseniz ecza deposundan getirtebiliriz” diye. “Keçi sütü sabunu daha fazla gidiyor galiba” dedim. Oradan güzellik uzmanı gibi duran hanımefendi cevap verdi, “Hanımefendi 40 dakika içinde ilacınızı getirtiriz” diye.
Ben tabi söylene söylene “Eczane mi, yoksa kozmetik mağazası mı kardeşim. Keçi sütü sabunu var ama tansiyon ilacı yok. Bu nasıl iş” diye çıktım. Yeniden eczane aramaya başladım. Tekrar gerisin geriye döndüm, bu sefer istikamet Şarampol. Konyaaltı’ndan döndüm, yaklaşık 9 km. gidip, Şarampol’deki bir eczaneye girdim. Orası da farklı değil, kozmetik ve güzellik malzemeleri ön planda. Neyse burada kalan tek bir kutu ilaç vardı. Onu da ben aldım. Bir ilaç bulabilmek için yaklaşık 50 km. yol yaptım.
Şimdi benim aracım vardı ve kentin üç ayrı noktasını dolaşıp ilacımı bulabildim. Birde aracı olmayan vatandaşlarımızı düşünsenize. Kardeşim neden eczanede ilaç bulunmaz. İlaç firmaları eczanelere verdikleri ilaçların günü geçince geri almıyorlar mı? Bir ilacın miadına bakın, en az 2-3 yıldır. Güzellik ürünlerinden ilaçlara yer kalmadığı için herhalde ellerinde bulundurmuyorlar diye düşünüyorum. Boş yere rafta yer kaplamısın diye galiba.
Eczacılar Odasına sesleniyorum. Sayın Eczacılar Odası yetkilileri bu gün gidin herhangi bir eczaneye bitkisel ürünler, şıklık kremlerinden geçilmiyor. Ama ilaç yok ilaç. Eczacılar Odası tabelasına birde kozmetik ürünler odasını eklemeniz gerekiyor.