Antalya’lı olup ta bu kentin ilk turizm rehberi ve kent tarihçisi Hüseyin Çimrin’i tanımayan yoktur herhalde.
Geçtiğimiz günlerde ziyaretime ATSO’dan Orhan Çakmur ve Mete isimli arkadaş geldiler. Bana da yeni çıkan Çimrin’in üç kitabını daha getirdiler. Bir tanesi Antalya’da tarihi camiler, medreseler, türbeler, mezarlıklar ve kiliseler” diğer kitabı “Antalya’da zamanla kaybolan meslekler” son kitabı ise “Antalya mutfağı ve lezzet ustaları”.
Hüseyin Çimrin’in daha önce kitaplarını sular seller gibi okuduğum için dilini de az çok severim. Arada bir tekrara düşüyor ama kent tarihi için çok önemli şeyleri kayıt altına aldığını kimse inkar edemez. Yeni çıkan son üç kitabı da birbirinden ilginç bilgiler ile dolu. Hele Antalya mutfağı kitabında kayboldum gittim. Oturup bu yemekleri yapmayı bile planlamaya başladım. Başladım da kime yedireceksem artık. En fazla 4 veya bilemeden 5 lokma ile doyup bir kenara çekiliyorum.
Hüseyin Çimrin’in Antalya tarihine katkıları asla yadsınamaz. İyi ki Çimrin gibi birisinin aklına geldi de bunları kayıt altına aldı. ATSO’ya da buradan teşekkür etmek lazım. Kent tarihine verdiği katkı müthiş.
Ben şimdi Çimrin’den Yörükler ile ilgili bir kitap bekliyorum. Öyle ya Antalya’yı meydana getiren sadece yerli halkın yanı sıra Giritliler, Kıbrıslılar değil herhalde. Biz yörüklerin de bu memlekete katkıları vardır. En azından develer üzerinde taşıdıkları kömürlerle bile katkıları vardır diye düşünüyorum.
Hüseyin Çimrin bu kentin yaşayan tarihi ve hafızasıdır. Bana kalırsa sonuna kadar yararlanmakta fayda var. Bu kent Çimrin’e ne kadar teşekkür etse azdır.