İLERİ GAZETESİ olarak yeni yıl gelmeden kendimize bir nefes alacak zaman ayırdık ve hep birlikte yemeğe gittik.
Şimdi ben o yemeği bir çeşit sabote ederek size yaşananları aktaracağım. İleri Gazetesinin, hepimizin ağabeyi ve hep birlikte “Hocam” diye hitap ettiğimiz Nasuh Boztepe’nin aslında müthiş muzip birisi olduğunu gördük. Eşi olan Sabiha abla ile birbirlerine tatlı tatlı takılmaları, Sabiha ablanın hocamızın yediklerini kontrol etmeye çalıştığı anlarda gözümüze takılanlar filan çok güzeldi.
Bir kere daha söylüyorum mutlu, huzurlu ve birbirleriyle uyumlu ailelerin çocukları hem huzurlu, hem mutlu ve en önemlisi çok başarılı oluyorlar. Ben Sabiha abla ve Nasuh hocamızın birbirlerine ne kadar yakıştıklarını, ne kadar uyum içinde olduklarını, birbirlerini sevmenin ötesinde birbirlerine ne kadar büyük saygı duyduklarını gördüm. Hayat arkadaşlığının, iyi bir evlilik örneği olarak sizlere sunabilirim. Allah nazarlardan ve kem gözlerden sakınsın.
Gecenin sonunda en muzip kişi Nasuh hocamız olduğuna karar verdik.
İçimizdeki en şık Ali Çalışkan’dı. Lacivert pantolonu, beyaz gömleği, sarı kravatı ile her ne kadar aklıma Fenerbahçe’li mi acaba? Dedirtse de, yok yok dedim. Fenerbahçeli olamayacak kadar Konyaspor hayranı bir adam. Gecenin sürprizi ise yine Ali’ye geldi. Doğum günüydü ve aramızda kalsın bizim Ali bu günlerde yaşlanmayı kafasına çok taktı. Hani kadınlarda 40 yaş sendromu vardır ya, bizim Ali’de 50 yaş sendromu başladı. Her gün sabah spor yapıyor, kilo almamak için rejim yapıyor ama dökülen saçlarına engel olamadı. Bu saçlarda kardeşim nasıl bir şeydir. Ali’nin kafası her geçen gün, taş ocakları tarafından tahrip edilen orman alanları gibi Ali’nin başında geniş yer kaplamaya başladı. Saç ektirmeyi kafasına koydu. Bunun gerekçesini ise “Sağlık için istiyorum ben. Yürüyüş yaparken saçlarım olmadığı için kafayı üşüteceğim” diye açıkladı. Açıklama mantıklı geldi.
En keyifli Onur Nugay’dı. Ben Onur Nugay’ın “Bal mahmut” tadında hikayeleri olduğunu bilmiyordum. Müthiş bir anlatma ve hazırcevap yeteneği var adamın. Birisi sordu arada, “Onur bey evlimisiniz? Anında cevap geldi “Şimdilik evliyim efendim” dedi. Masa yıkıldı. Adam doğru söylüyor. Yarının ne olacağı bilinmiyor. Gecenin sonunda bize yaşattığı o muhteşem müzik ziyafetini, canlı performansını dinlemeniz gerekiyordu. Aslında Onur Nugay’ın çok iyi bir arkeolog olduğunu biliyordum ama Antalya tarihine bu kadar da hakim olduğunu bilmiyordum doğrusu.
En asaletlimiz Sevcan Baykal’dı. Her zaman söylüyorum. Benim moda ikonum olan Sevcan Baykal’dır. Yine her zamanki gibi, zarif, asaletli ve karşımda yürüyen bir moda ikonu olarak salona girdi. Bizim “Hihnohahahahaha” diye kahkaha attığımız anlarda bile hanımefendi esprileri yüzünde ileri derecede bir gülümsemeyle geçiştiriyor. Her zaman kendisini bu kadar nasıl kontrol altında tutuyor anlamıyorum.
En sessiz Oktay Şenol’du. Oktay kardeşimiz genel olarak gün içerisinde de aynı. Ama yine de sesini duyuyorduk yani. Gece boyunca sesini neredeyse iki veya üç defa duydum. Yüzünde ağzı kulaklarına kadar varan sırıtmasına, etrafına gülücükler atan gözlerine ve parmak hareketlerine bir anlam veremedim. Anlayamadım yani. Tahminimi açıklıyorum. Biliyorsunuz sinema ve sanat konusunda köşe yazıyor arkadaşımız. Galiba kendisi de “Günlük hayatta sessiz sinema nasıl olur” diye bir deneme yapıyordu.
En duygusal Berrin Türel’di
Berrin hanım yemek boyunca sessizce ve gülümseyerek keyifli bir şekilde bizleri süzdü durdu. Gazetemizin kurucusu rahmetli babası Suphi Türel’in anılması ve yapılan dualar sırasında gözlerindeki acıyı ve babasına duyduğu özlemi görebildim. Yemekten sonra ise Onur Nugay’ın canlı performansına eşlik ederken, sesinin ve müzik bilgisine de hayran olmadım değil.
En bıcırıklarımız ise stajerlerimiz Cennet Yiğit ve Dilek Kaplan’dı gece boyunca ellerinde fotoğraf makinamız bizi görüntülediler. Ve dün sayfalarımızda yer alan haberimizi yaptılar.
Gecede çocukları nedeniyle yemeğe katılamayan Gamze Köktaş, bakıma muhtaç annesi nedeniyle aramızda olamayan Emine Özden Gürhan’ı ve gece dersi nedeniyle aramızda olamayan köşe yazarımız kahraman Köktürk’e de selam gönderdik.