Bu gün sayfalarımızda okuyacaksınız. Önceki gün Ebru Türel ile Aksu İlçesinde ev ziyaretlerinde idik. Engelli çocuğu ile eşi tarafından terk edilmiş bir kadının evine misafir olduk.
Çok hoş bir kadıncağız. Eşinin kendisini, bir başka kadın için terk etmesine o kadar içerlemiş ki anlatılamaz. Bende merak ettim, öteki kadın senden daha mı güzel diye, o kadar saf ve duru ki, “Yok be” dedi. “O kadın 3 ayrı kocadan 3 ayrı çocuk yapmış. Çeşit çeşit çocukları var.” Dedi, odadaki herkes gülmeye başladı.
Ben biraz işin başka tarafına kayarak, “Kız” dedim “Ne üzülüyorsun. O kadın yapabiliyorsa sende yaparsın. Kocan seni bir kadın için terk ettiyse, senin neyin eksik, sende bul şöyle yakışıklı bir koca” dedi. “Benim çocuklarım var, ben öyle şeyler yapamam. Bak şimdi biz boşanırken benim yanımda dağlar gibi Ebru Türel var. Onun ise yanında bir tek o kadın var” dedi.
Baktım kadıncağıza. İçten içe üzülmüyor mu? Çok üzülüyor, içinden eski eşine karşı büyük bir hınç var. Bunu yenememiş. Ancak elini ayağını çekip, depresyona girmemiş. Pskiyatri doktorlarının kapısını aşındırmıyor. Kocası onu terk etti diye çılgınca fikirlerin peşine düşmüyor. Onurundan taviz vermiyor. Ağlayıp, sızlamıyor. Ayakta durmaya, özürlü çocuğunun eğitimini, fizyoterapisini yaptırabilmek için çabalıyor. Yardım istiyor, kendisi hastaneye götürüp getiriyor.
Bu nedenle karşımdaki kadına büyük bir saygı ile bakarak ayrıldım oradan.
İşte ben böyle kadınlara hayranım arkadaş. Başka kadına aşık olup giden kocasının ardından yas tutmak, depresyonların içinde kaybolmak, yemeden içmeden kesip, önüne gelene sızlanmak yerine kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışmak kadar onurlu hiçbir şey yok.
Bu onurlu kadının elinden şimdi, yaşamını yeniden kurabilmesi, özürlü çocuğu için Ebru Türel var. Çocuğunu özel rehabilitasyon merkezine aldırıyor. Teşekkürler Ebru Türel