Sesi Hür ve gür çıkan yerel gazetemizin cevval köşe yazarı dün yine sür manşetten çakmış, “Bizi değil, çalışanlarınızı ikna edin” diye.
İddiaya göre Büyükşehir Belediyesinde çalışan bir “Mühendis” bu hanımefendiye imzasız mektup göndererek yapılan yolsuzları sıralayıp, “Menderes Türel’in kayınpederine ait Lal sitesinde evi var” iddiası üzerine Başkan Türel, “Benim ve ailemin, kayınpederimin böyle bir evi yok” diye tekzip yolladı. Bunun üzerine hanımefendi “Gazetecileri değil, çalışanlarınızı ikna edin” diye sür manşetten patlatmış yazısını.
Adam daha ne desin yahu
Nasıl ikna edeceğine dair birde ipucu verse iyi olacak.
Ben müneccim filan değilim ama dün bu köşede “İmzasız mektubun fotoğrafını bile yayınlarlar” demiştim. Nitekim yayınladılar. Ancak galiba cep telefonu ile filan çekildi, çok kötü bir fotoğraftı. Hiçbir şey okuyamadım. Elime büyüteç mi filan alsam diye arandım durdum.
Zaten yazıyı görseniz. Eciş-bücüş bir mühendisin kaleminden çıkmış gibi filan değil. Neyse kriminolojik işler bunlar. Eğer o PTT zarfındaki mühür görülebilse, hangi PTT şubesinden ve hangi saatte gönderildiği belirlenir ve o “Mühendis” tespit edilebilir. Böylece Sayın Türel’de oturtur karşısına o mühendisi “Valla-billa. Ekmek musaf çarpsın kayınpederin böyle bir evi yok” filan der herhalde. Bunu bekliyorlar kendisinden.
Ha bu arada, adı geçen Lal sitesinde oturan Antalya’nın onlarca yerli ailesi var. Beni tanıyanlardan var aralarında ve telefonla aradılar. “Vay komşumuzu bizden gizliyorlarmış. İyi ki bu hanımefendi var da, bizim bilmediğimiz, çok gizli ama bir o kadar ünlü komşumuzu öğrenmiş olduk diyerek kahkahaları ile birilerinin kulaklarını fena çınlattılar.
Hanımefendi her kaleme aldığı yazısına Başkan Türel’den cevap istiyor. İsteyebilir. Benimde canım neler istiyor bir bilseniz. Ama kendisiyle de çelişkiye düşüyor. Bir alt satırda hem “Bugüne kadar yazdığım yazılara cevap vermediniz, buna niye cevap verdiniz?” diyor.
Hem cevap vermedi diye atarlanıyor, hem doğruları açıklayıp cevap verdi diye kızıyor. Kafası karışık, ne istediğini henüz o da bilmiyor.
Engelliler için hazırlanan plajın fotoğraflarını çekip, “Birilerine peşkeş çekildi” tarzında haber yapıyorlar. Ardından bunun engelli plajı olduğu ortaya çıkınca, “Bizim haberden sonra ticaret anlayışından çıkıp engelli plajı yaptılar” diyebiliyor. Pes artık!
Ulaşımla ilgili kararı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müdahalesi ile alındığını yazıyor. “E bu yazının da elle tutulur doğruluk payı yok. Adam neresini düzeltsin?
Cumhurbaşkanı’nın adını kullanıyorsun. Sanki her sabah Cumhurbaşkanı bu hanımefendiye brifing veriyor. Gözümün önüne getiriyorum o sahneyi, Cumhurbaşkanı bu hanımefendiyi telefonla arıyor. ““Valla canım kardeşim. Açtım telefonu Menderes’e. Vurdum masaya da elimi. O tahvil iptal edilecek. Başka yolu yok dedim.” Demiştir.
Tabi hayallere kurşun yetişmez. Şimdi Cumhurbaşkanı, bizim köydeki “Bitli Emin” değil ki, açalım telefon soralım. O da zaten bunu hayallerinde canlandırarak sonrasında “Cumhurbaşkanı’nın müdahalesi ile tahvil ihracını iptal edildiğini” yazıyor ve Türel’in meclise açıklama yapmasına bile laf ediyor.
Başkan bir Meclis kararı alıyor ve bu kararın sonucunu yeniden kendilerine bildiriyor. Ne yapacaktı? Bisküvi reklamı gibi meclise hitaben, “Bir bilmecem var meclis üyeleri size” “Haydi sor sor sor” dedirtmesini filan mı bekliyordun.
Bence bu hanımefendinin kafası fazlaca karışık. Ne yiyor, ne içiyorsa artık. Kafa olayı başka arkadaş. Hafife alınmaz. En kısa sürede sağlığına kavuşmasını temenni ediyorum.