Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, 12 Eylül askeri darbesinin 41'inci yıldönümü nedeniyle Attalos Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. Açıklama öncesi 12 Eylül sürecinde hayatını kaybedenlerin fotoğraflarının bulunduğu dövizlerin üzerine karanfil bırakılarak saygı duruşunda bulunuldu.
Grup adına basın açıklamasını okuyan Nursen Öztürk, aradan geçen 40 yıla rağmen 12 Eylül zihniyetinin izinde yürüyenlerin demokrasinin ve özgürlüklerin önüne yeni engeller dikmeye devam ettiğini belirtti. 12 Eylül darbesi ile yaratılan siyasal-toplumsal iklimin, bugün de sürdürüldüğünün altını çizen Öztürk, "12 Eylül’den sonra “gülme sırası bizde’ diyerek darbeyi alkışlayan sermaye sözcülerinin yüzünü bugün AKP iktidarı güldürmektedir" dedi.
12 Eylül darbesinin ardından ilk olarak 24 Ocak Kararları olarak bilinen emek düşmanı politikaların hayata geçirildiğini söyleyen Öztürk, "grevler yasaklanmış, işçiler zorla çalıştırılmıştır. Darbe döneminde çıkarılan yasalarla işçilerin, emekçilerin yıllardır verdikleri mücadelenin ürünü kazanılmış hakları törpülenmiştir. Aradan geçen 41 yılda, 12 Eylül zihniyetinin izinde yürüyen iktidarlar darbe dönemi yasalarının özüne dokunmamış, biçimsel değişiklikler yapmakla yetinmiştir. 18 yıllık AKP iktidarında ülkemiz yerli ve yabancı sermaye için ucuz işgücü cennetine, doğamız ve kentlerimiz sermayenin, rantiyenin yağma alanına çevrilmiştir. Devlet eli ile verilen kamu hizmetlerinin tasfiyesi süreci hızlandırılmış, eğitimden sağlığa tüm kamu hizmetlerinde özel sektörün ağırlığı artırılmıştır" ifadelerini kullandı.
Grev hakkı başta olmak üzere sendikal hak ve özgürlüklerin 12 Eylül sürecinde OHAL’den istifade edilerek yasaklandığının altını çizen Öztürk, "OHAL karanlığını yasalarda yaptıkları değişikliklerle kalıcı hale getirenler tıpkı 12 Eylül cuntacıları gibi, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi verenleri hedef tahtasına koymuştur. Milyonlarca işçi-emekçi tüm dünyayı sarsan pandemi koşullarında bile “çarklar dönsün, sömürü devam etsin” denilerek çalışmaya mecbur bırakılmaktadır. Salgın hastalığın tespit edildiği koşullarda bile işçiler ‘kapalı devre çalışma sistemi’ denilen kölece uygulama ile işyerinde çalışmaya zorlanmakta, can güvenlikleri yok sayılmaktadır. 12 Eylül darbesinin en temel hedeflerinden birisi olan iktidara biat eden tek tip insan modelinden bir toplum yaratma hedefi de AKP iktidarı tarafından devralınmıştır" şeklinde konuştu.
Murat ESENTEKİN
Grup adına basın açıklamasını okuyan Nursen Öztürk, aradan geçen 40 yıla rağmen 12 Eylül zihniyetinin izinde yürüyenlerin demokrasinin ve özgürlüklerin önüne yeni engeller dikmeye devam ettiğini belirtti. 12 Eylül darbesi ile yaratılan siyasal-toplumsal iklimin, bugün de sürdürüldüğünün altını çizen Öztürk, "12 Eylül’den sonra “gülme sırası bizde’ diyerek darbeyi alkışlayan sermaye sözcülerinin yüzünü bugün AKP iktidarı güldürmektedir" dedi.
12 Eylül darbesinin ardından ilk olarak 24 Ocak Kararları olarak bilinen emek düşmanı politikaların hayata geçirildiğini söyleyen Öztürk, "grevler yasaklanmış, işçiler zorla çalıştırılmıştır. Darbe döneminde çıkarılan yasalarla işçilerin, emekçilerin yıllardır verdikleri mücadelenin ürünü kazanılmış hakları törpülenmiştir. Aradan geçen 41 yılda, 12 Eylül zihniyetinin izinde yürüyen iktidarlar darbe dönemi yasalarının özüne dokunmamış, biçimsel değişiklikler yapmakla yetinmiştir. 18 yıllık AKP iktidarında ülkemiz yerli ve yabancı sermaye için ucuz işgücü cennetine, doğamız ve kentlerimiz sermayenin, rantiyenin yağma alanına çevrilmiştir. Devlet eli ile verilen kamu hizmetlerinin tasfiyesi süreci hızlandırılmış, eğitimden sağlığa tüm kamu hizmetlerinde özel sektörün ağırlığı artırılmıştır" ifadelerini kullandı.
Grev hakkı başta olmak üzere sendikal hak ve özgürlüklerin 12 Eylül sürecinde OHAL’den istifade edilerek yasaklandığının altını çizen Öztürk, "OHAL karanlığını yasalarda yaptıkları değişikliklerle kalıcı hale getirenler tıpkı 12 Eylül cuntacıları gibi, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi verenleri hedef tahtasına koymuştur. Milyonlarca işçi-emekçi tüm dünyayı sarsan pandemi koşullarında bile “çarklar dönsün, sömürü devam etsin” denilerek çalışmaya mecbur bırakılmaktadır. Salgın hastalığın tespit edildiği koşullarda bile işçiler ‘kapalı devre çalışma sistemi’ denilen kölece uygulama ile işyerinde çalışmaya zorlanmakta, can güvenlikleri yok sayılmaktadır. 12 Eylül darbesinin en temel hedeflerinden birisi olan iktidara biat eden tek tip insan modelinden bir toplum yaratma hedefi de AKP iktidarı tarafından devralınmıştır" şeklinde konuştu.
Murat ESENTEKİN