Her yıl bir ülkenin avukatlarına ithaf edilen ‘24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü’, İran hükümetinin Eylül 2022’den bu yana en az 66 avukatı tutuklaması ve gözaltına almasından dolayı 2024 yılı için İran’daki avukatlara ithaf edildi. Tehlikedeki Avukatlar Günü Uluslararası Koalisyonu tarafından Antalya adliyesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasını Çağdaş Hukukçular Derneği Antalya Şubesi adına okuyan Av. Taylan Sönmez, İranlı avukatlar yalnız olmadığını belirterek, “İran hükümetinin; avukatların korkutma, engelleme, taciz veya uygunsuz müdahale olmaksızın tüm mesleki işlevlerini yerine getirebilmelerini sağlaması gerekiyor” dedi.
‘İRAN’DA DURUM KRİTİK’
Uluslararası hukukun, herkes için adaletin koruyucusu olarak avukatlara özel koruma sağlayarak avukatların her toplumda oynadıkları özel rolü açıkça tanıdığını ifade eden Sönmez, “2010 yılından bu yana 24 Ocak'ta dünya genelindeki şehirlerde, ülkelerde ve farklı kıtalarda örgütlenen Tehlikedeki Avukatlar Günü, avukatların çalışmalarının engellendiği, avukatların yargı eliyle yahut farklı yollarla taciz edildiği veya fiziksel tehlike altında bulunduğu ülkelere odaklanmıştır. İran’daki avukatların durumunun son derece kritik olduğunu kaydeden Sönmez, “2024 yılında Tehlikedeki Avukatlar Günü, İran'a odaklanmaktadır. İran’daki avukatların durumu bugün son derece kritiktir. İran’daki hukuki düzenlemeler, avukatlara ruhsat verilmesini engelleyen kısıtlayıcı prosedürler ve İran Barosu’na üye olmak yahut yönetime katılmak için aday olan avukatlar hakkında hükümete güvenlik soruşturması yapma yetkisi verilmesi aracılığı ile hukuk mesleğinin bağımsızlığını zedelemektedir” diye konuştu.
‘ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI’
Sönmez, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “İran hukuku aynı zamanda kişilerin kendi avukatlarını seçme hakkını ve aynı zamanda en ağır cezalandırılma riski altında olan kişiler de dahil olmak üzere kişilerin avukatlarına danışmak için yeterli süreye sahip olma hakkını da engellemektedir. Uygulamada, avukat-müvekkil gizliliği ilkesine açık müdahaleler de bulunmaktadır. Aynı şekilde yargı mekanizması ve yargıçların atama usulü üzerinde İran’ın en üst yetkilisinin kontrolü avukatların mesleki faaliyetlerini doğrudan etkilediği gibi uluslararası hukuka da aykırıdır. İnsan hakları savunucuları ve avukatlar üzerindeki baskı, 2022 yılında ‘uygunsuz başörtüsü taktığı’ iddiasıyla tutuklanmasının ardından hayatını kaybeden 22 yaşındaki İranlı kadın Jina Mahsa Amini'nin ölümüyle ilgili protestolardan bu yana yoğunlaştı. Amini ailesinin avukatlığını üstlenmek, dosya ile ilgili röportaj vermek ve adli tıp kurumunun Jina Mahsa Amini'nin ölüm nedenine ilişkin düzenlediği rapora itiraz etmekle suçlanan avukat Saleh Nikbakht'ın ‘rejim aleyhine propaganda yapmaktan’ mahkum edilmesi bunun açık bir örneğidir” şeklinde konuştu.
‘ÖNERİLER YERİNE GETİRİLMELİ’
Protestolarla ilgili olarak yüzlerce insan hakları savunucusunun tutuklandığını hatırlatan Sönmez, “Savunucular ifadeye çağrılmış veya mahkemeye çıkarılmıştır. Yetkililer kamu görevlilerinin hesap verebilirliğine odaklanan ve adalet arayışında olanları taciz etmeye, tutuklamaya ve yargılamaya devam ederken, meslektaşlarımızın birçoğu gözaltında tutulmaya devam ediyor. Eylül 2022’den bu yana en az 66 avukat tutuklanmış ve gözaltına alınmıştır. Bu avukatlardan 11’i hüküm giymiş, 47’si ise fahiş tutarlarda kefaletlerle serbest bırakılmıştır. Bu protestoların ardından İstihbarat Bakanlığı ve Devrim Muhafızları İstihbarat Teşkilatı gibi hükümet güvenlik birimleri ile birlikte Yargı Başkanı Gholam-Hossein Mohseni Ejei’ye ülke geneline yayılmış hukuk örgütlenmelerini derinlemesine inceleme yetkisi verildi” ifadelerini kullanarak talep ve önerilerini hatırlattı.
EMRE ARKIN