Antalya Kudüs Platformu tarafından gerçekleştirilen yürüyüş için vatandaşlar Muratpaşa Cami önünde toplandı. Platform sözcüsü Alpaslan Arslan yaptığı basın açıklamasında 562 gündür Gazze’de yaşanılanların büyük bir insanlık dramı olduğunu vurgulayarak, yaşananlar karşısında öfkeli olduklarını, çaresiz kaldıklarını ifade etti. Arslan, “Kendimizi aciz hissettiğimiz şu günleri yaşamaktan, böyle günleri görmekten İslam ümmeti adına hicap duyuyor, utanıyor, sıkılıyor, yerin dibine batıyoruz. Bizler bu kadar aşağılanacak bir ümmet değildik, iki milyarlık İslam dünyasının göbeğinde gözümüzün içine baka baka kadınlarımızın, çocuklarımızın, yaşlılarımızın ve mazlumlarımızın bu kadar aşağılanmasına, şehit edilmesine, yersiz yurtsuz bırakılmasına razı olacak, göz yumacak bir ümmet değildik biz. Bize ne oldu böyle? Yetkililerimiz etkisiz, etkisizlerimiz biçare, ellerini bize uzatmış, ‘Bir yardım eden yok mudur’ diye gözlerimizin içine bakan bu dünyanın en mazlum milletini, Allah’ın lanetlediği Ashab-ı Uhdud’un ateş çukurundaki insanları seyrettiği gibi seyrediyoruz? Biz bu muyduk, böyle mi olmalıydı? İslam ümmetinin dünya tarihinde bu kadar alçaldığı bir dönem yaşanmış mıdır acaba? Artık göğsümüzü parçalayacak hale geldik, bize bir yol lazım, bir çıkış lazım, bir çare lazım. Bizde tahammül kalmadı artık. Bizde sabır kalmadı artık, sabır taşımız çatladı, patladı, tarumar oldu artık. Her basın açıklamamızda artan şehit sayısını, yaralı sayısını vermekten bıktık usandık biz. Bu bizim onurumuza, arımıza dokunuyor, kahroluyoruz. Kendi evlatlarımızın bir bir yok oluşlarını seyretmek bizi kahrediyor. Ölen ve yaralananlar köpek olsaydı bile dünyayı ayağa kaldıracak olanların bu kadar sessizlikleri bizi mahvediyor” diye konuştu.
‘ACININ DIŞAVURUMU’
Toplanma amaçlarının sadece bir yürüyüş olmadığını, Gazze’de yaşananların bir savaş değil, soykırım olduğunun altını çizen Alpaslan Arslan, şunları kaydetti: “Bu, yüreğimizde biriken isyanın, vicdanımızda büyüyen acının bir dışa vurumudur. Her bir adımımız, bombalarla yıkılan evlerin, sessizliğe gömülen çığlıkların, toprağa düşen masum bedenlerin hesabını sormak içindir. 80 yıla yakın süredir Filistin'de her türlü insanlık dışı muamele sergileyen işgalci zalim İsrail’e karşı bir kin kusuşudur. Sanmayın ki bu haykırışımız boşunadır, etkisizdir. Burası dünyanın gözbebeği Antalya’dır. Bundan sonra bilinecektir ki, bu Antalya halkı burada yaşarken, isteyen istediği gibi at koşturamayacaktır. Her türlü zulme karşı direnecek, başkaldıracak, ‘dur’ diyecek bir Antalya halkı burada hazır kıta beklemektedir. ‘Hadi gidiyoruz’ denince yola revan olacak binlerce insan şu an ictimasını yapmış, emir beklemektedir. Bir işaretle ‘Hadi Bismillah’ diyecek bu güzel insanlar burada yaşarken dünya zalimlerine, ‘Buradan geçit yok’ demenin adıdır Antalya. 800 yıldır bu topraklar küffara geçit vermediği gibi, dünyanın neresinde bir zulüm varsa tarih boyunca Antalya halkı destek vermiştir. Bizim içerideki Gazzeli kardeşlerimize sabredin deme yüzümüz yoktur.”
SOMUT ADIMLARI ANLATTI
Gazzelilerin, “Artık biz sizden bir şey istemiyoruz, bu imtihan bizim kadar sizin de imtihanınız, biz içeriden siz de dışarıdan imtihan oluyorsunuz, elinizden ne geliyorsa yapın, arkanıza bir şey bırakmayın, bakın biz Yemen’den de bir şey istememiştik ama onlar ellerinden gelen şeyi gördüler, yaptılar ve her ne pahasına olursa olsun, hatta hayatları pahasına yapmaya da devam etmektedirler” dediğini ifade eden Arslan, “Bu sebeple somut olarak elimizden milletçe ve devletçe neler gelebilir sorularına şu şekilde cevap verebiliriz; İslam iş birliği teşkilatı Türk devletleri teşkilatı her türlü uluslararası örgüt harekete geçilerek, bir Barış Gücü’nün oluşturulup Gazze’ye gönderilmesi, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı gibi uluslararası anlamda direkt bizim dahilimiz olmasa da topraklarımızdan geçen ve İsrail'e katkıda bulunan her türlü hattın ve ticari anlaşmanın derhal iptal edilmesi, artık bıçağın kemiğe dayandığı ve ülkeler nezdinde bu zulmü durdurabilecek aksiyon alınması, çifte vatandaşların mutlaka yargılanması ve vatandaşlıktan çıkarılması, mal varlıklarına el konulması, Siyonist, terörist İsrail’in tanınırlığının iptal edilip; ademe/yokluğa mahkum edilmesi, boykotun hassasiyetle devam etmesi” ifadelerini kullandı.
‘GAZZE DİRENİŞİN SEMBOLÜDÜR’
Uluslararası hukukun defalarca çiğnendiği, insan haklarının hiçe sayıldığı bu coğrafyada, Filistin halkının bir başına bırakıldığını vurgulayan Arslan sözlerini şöyle sürdürdü: “Gün geçmiyor ki bir çocuk top oynarken, annesinin yanında uyurken ya da bir hastanede tedavi görürken hedef alınmasın. Bir annenin çocuğunu toprağa vermediği gün, bir babanın gözyaşı dökmediği sabah kalmamıştır. Gazze artık bir şehir değil; bir hapishane, bir yetimhane, bir mezarlık halini almıştır. Buna rağmen Gazze, direnişin, cihadın, izzetin ve şerefin simgesidir. Gıda yok, temiz su yok, elektrik yok, ilaç yok. Ama orada insanlık onuru dimdik ayaktadır. Her şeye rağmen teslim olmayan, diz çökmeyen bir halk var. İşte biz o halkın yanındayız. Bugün burada attığımız her slogan, taşıdığımız her pankart, sadece dayanışmanın değil; bir çağrının, yerine getirmekten aciz kaldığımız sorumluluklarımızın da ifadesidir. Bizler, bu topraklarda adaletin ve merhametin yüzyıllarca hüküm sürdüğü bir medeniyetin mirasçıları olarak susamayız, duramayız. Filistin’de yaşananlar sadece bir halkın değil, tüm insanlığın sınavıdır. Ve biz bu sınavda zalimin karşısında, mazlumun yanında saf tutmayı şeref biliriz.” (www.akdenizmanset.com.tr)
---