Hangi gece olduğunu tam olarak bilmiyorum, sürekli geçen günlerin gecelerinden bir tanesiydi...
Ayın en parlak olduğu gecelerden bir tanesiydi desem, o geceyi biraz daha iyi anlatabilirim...
Pencereden içeriye giren ay ışığı, beni camın önüne kadar davet ediyordu...
Bu davetin dayanılmazlığına kapılıp camın önünde buldum kendimi...
Kafamı kaldırıp aya baktım ve o an sanki zaman durdu...
Benden önce kaç kişinin bu aya yüzyıllardır, hatta bin yıllardır baktığını, hatta dünyanın her hangi bir yerinde şu an kaç kişinin aynı aya baktığını düşündüm...
Yükseldikçe görüş açınız artar ve kuş bakışı görünüm diye bir şey ortaya çıkar ya,
Acaba aya kadar yükselip, dünyaya aydan bakabilseydik, dünyanın hangi tarafında kaç kişinin bizimle beraber aynı ayı seyrettiğini bilebilir miydik...
Mesela o an aya bakanlar, ışıklarını yakıp söndürseler, anlaşılır mıydı dünya telaşını bırakıp aya bakabilen insanlar...
Tüm kimliklerimizden sıyrılıp, tek bir kimliğe sahip olabilir miydik mesela aya bakarken...
Dünyalılığımızı keşfedebilir miydik...
Şöyle bir klup kurabilir miydik sonrasında
“Bu gece her şeyi bırakıp,dünyanın herhangi bir yerinden, aya bakanlar klubü”
Sonrasında aklımıza gelir miyidi bizden öncekiler;
Bu dünyanın en güçlüleri, bu dünyanın en şöhretlileri, en büyük edebiyatçıları, en büyük şarkıcıları, en büyük bilim adamları, en büyük sanatçıları, mağaradan çıkıp avlanmaya giden adam, en amansız fırtınaları atlatıp limana ulaşan en büyük denizciler, en büyük altın madenlerinin sahipleri...
Kim bilir kaç yüzyıldır ya da kaç bin yıldır, kafalarını kaldırıp bir kez de olsa şu an baktığımız aynı aya baktılar...
Ay; kim bilir kaç defa yeniden yıkılıp yeniden kurulan dünyaya ve dünya üzerinde yaşanan olaylara şahitlik etmişti biz bilmeden, anlayabilir miydik...
Kim bilir kaç defa hiç bir şeyin sahibi olmadığımızı, bu dünyanın ufak parçalarından bir tanesi olup, yıldız tozlarından farkımız olmadığını kabullenebilir miydik...
Herhangi bir derste Dünyanın uydusu olarak geçen, ancak kendi içindeki anlama baktığımız. zaman çok daha derinlere inen bir anlamla yüzleşebilir miydik...
Evet hiç son bulmayacak zannettiğimiz yaşamların hiçlikle olan yolculuğunda bir çok sanatçıya esin kaynağı olmuştur belki Ay...
Shakespeare de bakmıştır bu aya, Goya da ya da Bulgakow, biraz daha yakına gelirsek Umberto... Hele ki Cansever, Kanık ya da Süreya...
Mutlaka bakmışlardır aya...
Ne mutlu kafasını kaldırıp gökyüzüne bakanlara...
GÜNDEM
08 Mart 2019 - 10:15
Güncelleme: 08 Mart 2019 - 12:14
AY'a BAKANLAR KULÜBÜ
GÜNDEM
08 Mart 2019 - 10:15
Güncelleme: 08 Mart 2019 - 12:14