Ben Likyalıyım, Pamfilyalıyım...
Buralarda doğmuşum...
Yani Akdenizliyim...
Bazen kızarım bazen severim, bazen coşar bazen ağlarım...
Mesela Zanzibarda doğsam Zanzibarlı olacağım gibi;
Antalyada doğduğum için de buralıyım...
Bundan daha doğal ve değiştiremeyeceğim bir şey olabilir mi ?
Karşıma kabası feriştahı gelse...
Bana nerelisin diye sorsa...
Ki ilk tanıştığın insana nerelisin, ne iş yapıyorsun gibi sorular sorulmaz...
Antalyalıyım sen nerelisin diye ben de ona sorarım...
Napıcan beni nüfusuna mı geçireceksin yani...diye de eklerim...
Nereliysem nereliyim...
Bu bir görgü kuralıdır...Sorulmaz...
“Hadi söyle de; ona göre senle ilişkimin derecesini ayarlayacağıma benzer sorulardır bunlar”
Samimiyetsizdir...Ayıptır...
Bir insana işine, ya da doğduğu yere göre ya da kariyerine göre muamele yapılmaz...
Buraları beğenmeyen varsa; buralara gelmesin o halde...
Buraları eleştirmeden önce doğduğunuz yeri düzeltsenizya önce madem...
Öyle entellektüel kaçışlara sığınmak da, buna özenen de , olmadığı bir coğrafyaya aitmiş gibi davranan da , bunu bir şey zanneden de bana hiç samimi gelmiyor...
şu şöyle olmalı , ay neden şu şöyle değil bu neden böyle değil diye bir sürü eleştiri bir de beğenmezlik...
Beğenmezlik değil, kendini beğenmişlik...
O zaman neden geliyorsunuz kardeşim...
Ne istiyorsunuz buralardan...
Herkes bir yerde doğuyor işte..
Cevat Şakir Kabaağaç; Bodrum’a sürüldüğünde bakıyorsun Bodrum bir balıkçı köyüydü, şimdi küçük İstanbul olmuş...
Cevat Şakir böyle olsun diye yazdı değil mi o kitapları ;Sait Faik böyle olsun diye anlattı değil mi Karaköy’ü ,Orhan Kemal böyle olsun diye kaçtı değil mi Adanadan Avare yıllarında...
Burayı da güzelim İstanbul’u yaptığınız gibi, o çok entellektüel bakış açınızla bambaşka bir yere dönüştürmek için mi geliyorsunuz yoksa...
Gelmeyin beğenmiyorsanız...
Bu kadar üst bir yerde görüyorsanız kendinizi,adama sorarlar değil mi;
Siz neden madem kendi şehrinizi düzeltmiyorsunuz ?
ya da düzeltemediniz ?
Herşeyi bu kadar iyi biliyordunuz da neden kaçtınız ?
Yok bilmem ne oraya kaçtı, yok buraya kaçtı...
Çok da umrunda milletin..
Nereye kaçarsan kaç...
İstersen Everestin tepesine çık...
Napalım yani...
Zaman makinesine binip Anamızı , Babamızı mı değiştirelim, analardan başka babalardan mı doğalım...
Bir daha dünyaya gelsem yine aynı anamdan yine aynı babamdan doğardım...
Bu saçma sapan, yarı bilgili, okumuş cahil zihniyete karşı ; Özünden utanan kim varsa;
Esas ezik onlardır...
Bu arada Ezik başka bir terim ,ezilen de başka bir terimdir...
Ezilen insan doğar küllerinden ama bu bahse konu eziklerden hiç bir şey olmaz...
Recaizade Mahmut Ekrem’in bahsettiği eziklerdir bunlar...
Eyüboğlu hep Anadolu’da ararken aşkın anlamını, bunlar aşkı bile bir tek yere sığdırıp, aşkın nasıl olması gerektiğine bile karar verecek kadar ukeladır...
Halkı falan bilmezler, halktanmış gibi yaparlar...
Modern eziklerdir bunlar, hiç bir zaman moderni yakalayamayan feodal eziklerdir aslında...
Feodalliklerini modernlikle saklarlar...
Barış Manço’nun kazma şarkısındaki gibi...
Ne bir baltaya sap olurlar, ne de bir şey, konuşur dururlar...
Ama sapın ucuna mutlaka Kazma olurlar...
Hepsi küçük burjuvanın sınıf atlama çabası işte...
Şimdi gelelim;
Sahi Neden kaçtınız?
Biz iyiyiz...
Sevmiyorsanız gelmeyin kardeşim...
Bu kadar net...
Ben Antalyalıyım...
Akdeniz kültürü yaşayacak...
Neyse boşverin;
Onur;Söylenecek laf çok da ;ceremeye verecek para yok derdi Mesut Münir Dedem ve eskiler...
Aynen dedemin dediği gibi...
Evet aynen öyle...
Bi de Antalyalıların bir lafı vardır;
Zorlamayın şeyi çıkar...
Sizin gibi kentli olacağıma, İskelemin köylüsü olmaya razıyım...
Köylüyüm ben...
Oh be mis...Denizin kenarında...
Balıkçı köylüsüyüm...Mis...
GÜNDEM
29 Haziran 2018 - 11:15
Ben Antalyalıyım
GÜNDEM
29 Haziran 2018 - 11:15