Sevgi kanunla, talimatla, emirle olmaz. Sevgi gönülden olur. Hele bir de çocuk ise; sevmediği birisine güler yüz göstermez. Sizi seviyorsa size her şeyini, en çok sevdiklerini verir.
Torunlarımla her zaman beraber oluyorum. Ama haftada bir tam gün beraber program yapıyoruz.
Geçtiğimiz hafta, dede torun günümüzde önce Konyaaltı sahilindeydik.
Denizde ekmek yemek nedir? Biliyor musunuz? Dalgasız bir denizde atmış olduğunuz taşın suyun üzerinde her sıçrayışı bir ekmek demektir. Taşın her sıçrayışı bir puan demektir.
Burada üç kural vardır:
-Denizde fazla dalga olmayacak.
-Çok büyük olmayan yassı taş atılacak.
-Mümkün olduğu kadar suya yakın ve paralel olacak.
Bu yarışı ben kazandım, ama en uzağa taş atma yarışını torunum kazandı. Üç taş ve beş taş oyununu da yine o kazandıktan sonra, deniz kıyısından rengarenk taşlar topladık. Torunumun yeni bir taş koleksiyonu oldu.
Torunlarla aslında balık tutmaya da gitmek gerekir. Yalın ayakla yapılan bu oyunları, her dedenin torunları ile yapmasını tavsiye ederim. Yalnız, yürürken kıştan dolayı zemine dikkat etmek gerekir.
BİR DAHA ERASTA’DAKİ PLAYLAND OYUN ALANINA GİTMEYECEĞİZ
Daha sonra Erasta AVM’ye gittik. Torunlarımla mağazaları gezdik. Torunlarıma birer kıyafet aldık. Alışverişlerimizi yaptık.
Büyük torunum buz pistinde kaydı. Oradan yan taraftaki Playland oyun alanına gittik. 15 gün önce de aynı yere gitmiştik. Ancak bu defa; iki yaşındaki torunumu aldılar, 8,5 yaşındaki ablasını oyun sahasına almadılar. Boyu 140 santimetreden biraz fazlaymış.
Eşim müdahale etti. “15 gün önce içeri girdiler. Ne değişti? Boyu mu değişti? Yaşımı değişti? “
“Bizim yönetimin kuralı; dokuz yaşından büyükler ve boyu 140 santimetreden çok olanlar giremez” dediler.
“Peki, siz buna nasıl karar veriyorsunuz? Nüfus cüzdanına mı bakıyorsunuz? Metre ile boyunu mu ölçtünüz?”
“Bu dolap onun boyuna göre, duruma bakıyoruz” dediler.
“Daha önce niye aldınız? İşte bu delikanlı almıştı.” dedik.
Delikanlı “Evet, aldım” dedi.
Hanımefendi “Niye aldın?” diye delikanlıya çıkıştı. “Sizi alamam” diye belirtti.
Torunum “O zaman içeride bakıcı var. Onun yerine ben gireyim. Kardeşimin başında durayım, oynamayayım” dedi.
“Hayır, duramazsın. 15 yaşın üstünde olmalısın. Yetişkin değilsin.” dedi.
Torunum çok üzüldü. “Ben çocuk da değilim, yetişkin de değilim, neyim dede ben?” diye yakındı.
“Bir daha Erasta’ya gelmeyelim” dedi. Kardeşini de aldık, kartı iade etmek istedik.
“Hayır alamayız, iade kabul edilmez.” dediler.
Torunum benden önce atıldı, “Hem içeri almıyorsunuz, hem de paramızı vermiyorsunuz. Neden?” diye tepki koydu.
Eşim dayanamadı “Ne hakla bu parayı ödemiyorsunuz? Gasp mı yapıyorsunuz?” diye söylendi.
Bizim tepkimiz üzerine, hemen bir başka hanımefendi geldi. Bize geri ödeme yaptılar.
Torunum “Dede bir daha buraya gelmeyelim. Hatta, önünden bile geçmeyelim. Bu adamlar iyi niyetli değil. Benim kimliğime mi baktılar, boyumu mu ölçtüler dede? Erasta sözünü duymak bile istemiyorum. Okuldaki arkadaşlarıma da anlatacağım. Onlar da buraya gelmesinler.”
Evet, torunum doğru söylüyor. İNSANLARI ZAYIF, ŞİŞMAN, UZUN, KISA DİYE AYIRAMAZSIN. BU, İNSAN HAKLARINA DA AYKIRIDIR.
Mutluluk olması gereken yerde, mutsuzluk dağıtılmamalıdır. Torunlarımın mutluluğu, benim mutluluğumdur.
Oradan üzgün olarak ayrıldık. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin çocuklar için mükemmel bir oyun alanı olan ZIP ZIP parka gittik. Günümüzün geri kalanını mutlu, mesut geçirdik. Haftaya hayvanat bahçesine ve müzeye gitmeye karar verdik.
Artık bir daha Erasta’ya gitmeyeceğiz. Erasta’daki Playland yönetiminin torunuma bir özür borcu var. Çünkü Dünya sevgiyle kuruldu, nefretle yıkılıyor. Çocuklarımızı sevgiyle büyütelim.
Kalın sağlıcakla...
Torunlarımla her zaman beraber oluyorum. Ama haftada bir tam gün beraber program yapıyoruz.
Geçtiğimiz hafta, dede torun günümüzde önce Konyaaltı sahilindeydik.
Denizde ekmek yemek nedir? Biliyor musunuz? Dalgasız bir denizde atmış olduğunuz taşın suyun üzerinde her sıçrayışı bir ekmek demektir. Taşın her sıçrayışı bir puan demektir.
Burada üç kural vardır:
-Denizde fazla dalga olmayacak.
-Çok büyük olmayan yassı taş atılacak.
-Mümkün olduğu kadar suya yakın ve paralel olacak.
Bu yarışı ben kazandım, ama en uzağa taş atma yarışını torunum kazandı. Üç taş ve beş taş oyununu da yine o kazandıktan sonra, deniz kıyısından rengarenk taşlar topladık. Torunumun yeni bir taş koleksiyonu oldu.
Torunlarla aslında balık tutmaya da gitmek gerekir. Yalın ayakla yapılan bu oyunları, her dedenin torunları ile yapmasını tavsiye ederim. Yalnız, yürürken kıştan dolayı zemine dikkat etmek gerekir.
BİR DAHA ERASTA’DAKİ PLAYLAND OYUN ALANINA GİTMEYECEĞİZ
Daha sonra Erasta AVM’ye gittik. Torunlarımla mağazaları gezdik. Torunlarıma birer kıyafet aldık. Alışverişlerimizi yaptık.
Büyük torunum buz pistinde kaydı. Oradan yan taraftaki Playland oyun alanına gittik. 15 gün önce de aynı yere gitmiştik. Ancak bu defa; iki yaşındaki torunumu aldılar, 8,5 yaşındaki ablasını oyun sahasına almadılar. Boyu 140 santimetreden biraz fazlaymış.
Eşim müdahale etti. “15 gün önce içeri girdiler. Ne değişti? Boyu mu değişti? Yaşımı değişti? “
“Bizim yönetimin kuralı; dokuz yaşından büyükler ve boyu 140 santimetreden çok olanlar giremez” dediler.
“Peki, siz buna nasıl karar veriyorsunuz? Nüfus cüzdanına mı bakıyorsunuz? Metre ile boyunu mu ölçtünüz?”
“Bu dolap onun boyuna göre, duruma bakıyoruz” dediler.
“Daha önce niye aldınız? İşte bu delikanlı almıştı.” dedik.
Delikanlı “Evet, aldım” dedi.
Hanımefendi “Niye aldın?” diye delikanlıya çıkıştı. “Sizi alamam” diye belirtti.
Torunum “O zaman içeride bakıcı var. Onun yerine ben gireyim. Kardeşimin başında durayım, oynamayayım” dedi.
“Hayır, duramazsın. 15 yaşın üstünde olmalısın. Yetişkin değilsin.” dedi.
Torunum çok üzüldü. “Ben çocuk da değilim, yetişkin de değilim, neyim dede ben?” diye yakındı.
“Bir daha Erasta’ya gelmeyelim” dedi. Kardeşini de aldık, kartı iade etmek istedik.
“Hayır alamayız, iade kabul edilmez.” dediler.
Torunum benden önce atıldı, “Hem içeri almıyorsunuz, hem de paramızı vermiyorsunuz. Neden?” diye tepki koydu.
Eşim dayanamadı “Ne hakla bu parayı ödemiyorsunuz? Gasp mı yapıyorsunuz?” diye söylendi.
Bizim tepkimiz üzerine, hemen bir başka hanımefendi geldi. Bize geri ödeme yaptılar.
Torunum “Dede bir daha buraya gelmeyelim. Hatta, önünden bile geçmeyelim. Bu adamlar iyi niyetli değil. Benim kimliğime mi baktılar, boyumu mu ölçtüler dede? Erasta sözünü duymak bile istemiyorum. Okuldaki arkadaşlarıma da anlatacağım. Onlar da buraya gelmesinler.”
Evet, torunum doğru söylüyor. İNSANLARI ZAYIF, ŞİŞMAN, UZUN, KISA DİYE AYIRAMAZSIN. BU, İNSAN HAKLARINA DA AYKIRIDIR.
Mutluluk olması gereken yerde, mutsuzluk dağıtılmamalıdır. Torunlarımın mutluluğu, benim mutluluğumdur.
Oradan üzgün olarak ayrıldık. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin çocuklar için mükemmel bir oyun alanı olan ZIP ZIP parka gittik. Günümüzün geri kalanını mutlu, mesut geçirdik. Haftaya hayvanat bahçesine ve müzeye gitmeye karar verdik.
Artık bir daha Erasta’ya gitmeyeceğiz. Erasta’daki Playland yönetiminin torunuma bir özür borcu var. Çünkü Dünya sevgiyle kuruldu, nefretle yıkılıyor. Çocuklarımızı sevgiyle büyütelim.
Kalın sağlıcakla...