Yazıyor!
yazıyor!
Adnan Menderes’i yazıyor !
Adnan Menderes’in idamı’ nı yazıyor.
Yıl ; 1961 Yer; Kasımpaşa Aynalı Çarşıda bir konak,
Genç bir hanım, “hışım ve hiddetle konaktan çıkıyor.”
Gazeteci’ yi eliyle çağırıyor.
“Gel buraya!”
On dört yaşındaki gazete dağıtıcısı geliyor ve koltuğunun altındaki gazetelerden birisini uzatıyor.
Genç kız, gazete dağıtıcısının elinden gazeteleri alıp yere atıyor ve O’nu da hırsla ve hızla itiyor. Çocuk
yere düşüyor, yüzünü yere çarpıyor ve kanıyor.
Genç kız ağlayarak bağırıyor: “Asamazsınız! İdam edemezsiniz! Size onu astırmayız!”
Hamile olan genç kızın kocası askerdedir. Babasının evinde kalmaktadır.
Konakta üç nesil bir arada bulunmaktadır. En büyük dede Osmanlı zabiti komiserlikten emekli
Aksekili Şaban Efendi, baba Sümerbank’ da çalışıyor. Amca askeriyeden ayrılma, evde halalar da var.
Gürültüyü duyan baba, amca ve halalar hemen dışarı çıkıyorlar. Vaziyeti görünce koşup çocuğu
yerden kaldırıyorlar. İçeri alıp elini, yüzünü yıkıyorlar. Gazeteleri toplayıp koltuk altına koyup, eline de lokum verip,
gönderiyorlar.
Genç kız bayılmıştır. Amca kuyudan bir kova su çekip yüzüne atar. Ayıltır.
Dede : “ Ne yapıyorsunuz efendim.” diye kızıyor.
Bir müddet sonra çocuğun anne ve babası iki polisle geliyor. Çocuğun halini görünce karakola gidip
şikâyetçi oluyorlar.
Evin dedesi o tatlı şivesiyle konuşuyor : “Efendim, niye böyle yapıyorsunuz! Benim evime nasıl zabit
gelir. Kızım sen niye böyle yaptın?” derken,
Genç kız ; “ Dede , Menderes’i idam edeceklermiş, böyle bir şey olur mu dede?” diye ağlayarak konuşuyor.
Genç kız, dede, baba, amca hep beraber karakola gidiyorlar.
Dede karakoldaki yetkiliye ”Efendim bende teşkilattan , komiserlikten emekliyim. Kızımız hamile,
heyecanla bir yanlışlık yapmış. Biz onun adına özür dileriz.”der.
Görevli: “ Siz müsterih olun. Çocuğun şikâyeti yok. Ana, baba şikâyetçi olmuş. Ben onları
yatıştırırım.” der . Genç kızı dışarı , müştekileri içeri alırlar. Ortam yumuşatılır, barıştırılır. Gönül alınır.
Helalleşip, ayrılırlar.
Askeri korku imparatorluğuyla kimsenin ses çıkaramadığı zamanda tek tük bireysel tepkiler ortaya
konmuştur. Bu olayda aynı gazetede bilahare yazılmıştır.
“Bu hanım kim?”
Şuanda İstanbul’da, Acıbadem de ikamet etmektedir. Olayı hatırladıkça hüzünlenir. Gözleri dolar ve ağlar,
tekrar tekrar darbecilere lanet okur.
Okuduğunuz elinizdeki gazete’nin sahibi rahmetli Suphi TÜREL’DİR. O da tepkisini
koyanlardandır.
Rahmetli Menderes’e olan sevgisi’nin tezahürünü doğan kız çocuğuna Berrin, erkek çocuğuna
Menderes adını koyarak göstermiştir.
Demokrat çizgisini hayatında ve gazete yayınlarında da korumuştur.
Bir ülke düşünün, halkın seçtiği yöneticileri darbeyle indirip, aslı astarı olmayan sahte, yalan ve yanlış
bilgi ve ithamlarla yargılayıp asıyorlar. Bu usülsüzlük, sahtekarık ve cinayeti de bayram olarak kutluyorlar.
Amerika çıkarlarına aykırı hareket eden her görevli, içimizdeki hainlerin işbirliğiyle cezalandırılmaya
çalışılmıştır. Günümüzde de Sayın Recep TAYYİP ERDOĞAN bu tür saldırıların muhatabı olmuştur. Onu
değiştiremeyince Türk milleti cezalandırılmak istenmiştir.
Cennet mekân Adnan Menderes ve yol arkadaşlarını rahmetle yâd ediyorum.
Darbecilerin acaba vicdanları rahat mı? Onu da merak ediyorum.
Kalın sağlıcakla…
GÜNDEM
18 Eylül 2018 - 09:43
Güncelleme: 18 Eylül 2018 - 09:45
DARBECİLERE, DARBELERİ YAPANLARA, DARBELERİ DESTEKLEYENLERE LANET OLSUN !..
GÜNDEM
18 Eylül 2018 - 09:43
Güncelleme: 18 Eylül 2018 - 09:45