Kepez Belediye Başkanı ve Cumhur İttifakı Büyükşehir Belediye Başkan adayı Hakan Tütüncü, Antalya’nın sosyal ve ekonomik hafızasında iz bırakan Dokuma Fabrikası’nın sosyal bir değere sahip olan binalarını; müze, kütüphane, sanat galerisi ve bilim merkezi projeleriyle geleceğe taşımaya devam ediyor. Kültür ve sanat adası haline getirdiği Dokuma Fabrikası Yerleşkesi’nin bir hatırasına daha sahip çıkan Tütüncü, geçmişte fabrika çalışanları ile yakınlarının konakladığı misafirhaneyi nostaljik bir mimari tasarımla 1974 Oteli’ne dönüştürürken, Dokumapark Spor Salonu’nu da hizmete açtı. Kepez Belediye Başkan Adayı Rıza Sümer’in de katılımıyla Fabrika Yerleşkesi’nde gerçekleşen açılış törenin konuşan Tütüncü, otelin 10 gün sonra misafir kabul etmeye başlayacağını kaydederek, “Ayrıca, harika bir mutfağı var. 1974 senesinin Antalya’nın menülerini ikram edecekler. Çalışanlar da dönem kıyafetleri içerisinde olacak” dedi.
‘ENDÜSTRİYEL MİRAS’
18 Mart Çanakkale Zaferi’ni anarak konuşmasına başlayan Tütüncü, “Bugün, 18 Mart Çanakkale deniz zaferlerinin yıldönümü. Bu yıldönümü vesilesiyle cepheden cepheye savaşarak bu cennet vatanı bize yurt kılan bütün aziz şehitlerimizi, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi, milli mücadelemizin başkumandanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bütün silah arkadaşlarını rahmetle, minnetle, şükranla yad ediyorum” dedi. Takvimlerin 30 Aralık 2015’i gösterdiğinde Dokuma’nın kapılarını ilk kez Antalyalılar’a açtıklarını hatırlatan Tütüncü, “Aradan geçen 9 yıl içerisinde 30’dan fazla açılış vesilesiyle hemşerilerimizi bu güzide mekana davet ettik. Bu güzel mekanda birbirinden özel projelerimizle burayı endüstriyel miras olarak tanımladık, her bir metrekaresini şehre özel bir eser olarak kazandırdık. Son 10 yıldır burada ortaya koyduğumuz performansı, yaptığımız açılışları, şehre kazandırdığımız ufku, vizyonu ve buradaki bütün arkadaşlarımızın çalışkanlıklarını, gayretlerini, emeklerini tarih yazacaktır” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’DE BİR İLK’
Yerleşkenin içerisine 13 tane müze yaptıklarını belirten Tütüncü, “Bunların bir tanesini bile kurmak başlı başına bir iş. Üç tane tematik kütüphane var. Pil fabrikamızı da Dokuma gibi yaptığımız zaman, ikisini birbiriyle bütünleştirdiğimiz zaman Türkiye çapında bir kez daha yepyeni bir vizyonu hayata geçirmiş olacağız. Türkiye’de herhangi bir fabrika gösteremezsiniz ki, bütün binaları yıkılmadan endüstriyel bir miras olarak kabul edilip bağlamından da kopartılmadan geleceğe taşınmış olsun. Türkiye’de çok eski endüstriyel tesis alanı var ancak böylesi yüksek bir ufukla hayata kazandırılmış ikinci bir tesis yok. Çok şükür ki, bu yapmış olduğumuz çalışmalar 2021’in Aralık ayında Avrupa Konseyi tarafından da büyük bir yarışmada büyük ödüle layık görüldü” ifadelerini kullandı.
‘MAHCUP OLMADIK’
Belediye Başkanlığıma vesile olan Dokuma’nın hukuki meselesini çözmek ve burayı güzel bir kent parkı halinde geleceğe armağan etmek bizim en önemli varlık sebebimizdi. Bizi belediye başkanlığına taşıyan süreç buydu, bizden beklenti de bu projelerin hayata geçirilmesiydi. Şükürler olsun ki, hemşerilerimize mahcup olmadık. Sadece Türkiye’de değil dünyada bile eşine ender rastlanır. Ender rastlanır diyorum, dünyada bunun bir örneğini bulamadık; fakat bizim göremediğimiz yerlerde olabilme ihtimali olabilir. Dünyada bile örneği bir yaklaşımı Antalya’da Dokuma’da hayata geçirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Her metrekaresinde Dr. Burhanettin Onat’ın izi olan, merhum Başbakan Adnan Menderes’in izi olan bu yapıya böyle güzel bir yaklaşım gerekirdi. İnanıyorum ki Dokuma, buraya emek veren benim sevgili arkadaşlarımı da tıpkı Celal Bayar, Adnan Menderes, Antalya’nın efsane Belediye Başkanı Dr. Burhanettin Onat gibi hatıralarında yaşatacak” şeklinde konuştu.
‘NOSTALJİK KONSEPT’
Hizmete açılan Dokumapark Spor Salonu’na ilişkin düşüncelerini de paylaşan Tütüncü, “Özellikle hanımefendilere hizmet veren çok güzel bir salon oldu. İnşallah 365 gün Kepez Spor’un hocaları var olmalı ve hanımefendilere en güzel şekilde spor yaptırmalı ve yaptıracaktır” dedi. Tütüncü, konuşmalarını şöyle sürdürdü: “Burada 1974’lere tarihlenen bir yapı var. Bu yapı bizim 74 Otel dediğimiz bu yapı, eskiden bekar fabrika çalışanlarının konaklaması amacıyla ‘Bekar Pavyonu’ olarak kullanılıyormuş. 1974’te bir genel müdür burayı bir misafirhaneyi dönüştürmeyi düşünmüş ve o tarihten sonra burası Dokuma Fabrikası’nın misafirhanesi olmuş. Dolayısıyla mimari de oraları çok andırıyor. Biz de dedik ki, burası çok özel bir şehir oteli haline gelsin. Yani zamanı 1974’e sabitlediğimiz bir otel haline getirelim. Kapıdan içeriye girenler adeta bir zaman yolculuğundan geçsinler ve tamamıyla nostaljik unsurlarla döşenmiş bir otelin içerisinde yemek yiyebilsinler, konaklayabilsinler. Madem ki buranın 13 tane müzesi var, buraya bir müze otel de çok yakışırdı.”
EMRE ARKIN