Osmanlı Devleti’nin 34. Padişahı ve 113. İslam Halifesi Sultan II. Abdulhamid, Yıldız Camisi’ndeki Cuma selamlığından çıkmış, 400 metre ilerideki arabasına doğru ilerliyordu.
Şeyhülislâm Cemalettin Efendi, Abdülhamid’in yolunu kesmiş, bazı konularda bilgi istemişti. Konuşma sürerken korkunç bir patlama meydana geldi.
Tam 26 kişi patlamanın etkisiyle öldü. 58 kişide yaralandı.
21 Temmuz 1905 Cuma günü öncesinde neler yaşandı bir geriye dönelim.
Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermeni devlet kurmak isteyen teröristlerin karşılarında en büyük engel Sultan II. Abdulhamid idi.
Padişaha suikast için çok uluslu bir terörist grup oluşturuldu.
Bu çok uluslu suikast timindekilerden biri de Belçikalı ünlü anarşist Edvard Jorris’ti. Edvard Jorris, göze çarpmamak için Singer şirketine memur olarak girmiş, padişahın cuma selâmlıklarını büyük bir dikkatle izlemeye başlamıştı. Sultan Abdülhamid, cuma günleri Yıldız Camisi’nden çıktıktan sonra, 1 dakika 42 saniyede arabasının yanına gidiyordu. Birkaç cuma selâmlığını gözleyen Jorris, bu sürenin hiç değişmediğini, padişahın bir saat düzeni içinde bu yolu, daima 1 dakika 42 saniyede aldığını görmüştü.
Jorris’ten başka, Rusya’dan gelen Kristofor Mikaelyan ve kızı olarak tanıttığı Robina, Hacı Nişan Minasyan, Mıgırdıç Serkis Garibyan, Karabet Ohanesyan, Vahram Sabun Kendiryan, Silviyoriçi, Sari Torkom, Trase Yuvanoviç bu çok uluslu suikast timinin üyeleriydiler.
Hazırlanan plana göre, Yıldız Camisi önünde bomba patlatılıp II. Abdülhamid öldürüldükten sonra, Galata Köprüsü, Tünel, yabancı banka ve kurumlar havaya uçurulacak, yabancı devletlerin işe karışmaları sağlanacaktı. Filibe şehrinde Ermeni Komitacıları büyük bir toplantı yapmışlar, bu toplantıya Slav ve Siyonist örgütleri de katılmıştı. Pro Armenia Gazetesi başyazarı Pirkiyar da bu toplantıda bulunanlar arasındaydı. Yapılan görüşmeler sonunda plan hazırlanmış ve II. Abdülhamid’in Yıldız Camisi’nden çıkarken öldürülmesi kararlaştırılmıştı.
Gerçek adı Kristofor Mikaelyan olan fakat Samuel Fayn takma adiyle dolaşan Rus Ermenisi, Viyana’da Neseldorfer Wagenbefcu Fabriks Geselschaft firmasına bir fayton yaptırmış ve bunu parça parça Türkiye’ye sokmuşlardı. Deniz yoluyla gelen faytonun parçalarını İstanbul’da komitenin adamı Silviyoriçi alıyor, muayenesiz geçmesi için de gümrük memurlarına para yediriyordu.
İçine patlayıcı madde yerleştirilecek biçimde yaptırılan bu araba, bir araya getirildikten sonra, Şişli dışında denenmiş, amaca uygun bulunmuştu. Faytona 80 kilo patlayıcı maddeyle 20 kilo demir parçası konmuş, arabaya koşulacak atlarda, o dönemin ünlü tiyatrocularından “Kel” Hasan Efendi’den satın alınmıştı. “Machine İnfernale-Cehennem Makinesi” adı verilen ve bombayı istenilen zamanda patlatacak olan araç, Fransa’dan getirtilmişti. Bütün bunlar tamamlandıktan sonra, 21 Temmuz 1905 Cuma günü fayton, Abdülhamid’in dört at koşulu arabasının yanına bırakılmış, padişahın camiden dışarıya çıkması beklenmeye başlanmıştı.
Abdülhamid caminin kapısında görününce, Kristofor Mikaelyan ve kızı olarak tanıttığı Robina, Cehennem Makinesini çalıştırarak, bomba 1 dakika 42 saniye sonra patlayacak duruma getirilmişti. Fakat padişah, kapı önünde Şeyhülislâm Cemalettin Efendi’yle konuşmaya dalınca, süre dolmuş, Abdülhamid ölümden kurtulmuştu. Suikast amacını gerçekleştirememişti ama, tam 26 kişi ölmüş, 58 kişi de yaralanmıştı. Ayrıca, 17 arabayla 20 at da parçalanmıştı. Cehennem Makinesi’ni çalıştırdıktan sonra kaçamayan Kristifor Mikaelyan da ölüler arasındaydı.
Suikastçılardan birçoğu yabancı pasaport taşıdıklarından yurt dışına kaçmışlardı. Fakat Edvard Jorris yakalanmıştı. Arabanın parçaları arasında bulunan Neseldorfer kelimesiyle 11123 rakamı, olayın aydınlanmasını sağlamış, konuşmamakta direnen Edvard Jorris de her şeyin ortaya çıktığını görünce, bütün bildiklerini anlatmıştı. Suikastçılardan Hacı Nişan Minasyan, sorgusu sırasında gittiği tuvalette, teneke ibrikle bilek damarlarını ve karnını yırtarak intihar etmiş, geri kalanlar idam cezasına çarptırılmışlardı.
Abdülhamid, Edvard Jorris’i bağışlamış, ayrıca kendisine 500 altın vermişti. Jorris, daha sonraları Avrupa’da Abdülhamit’in bir ajanı olarak çalışmış, saraya önemli raporlar göndermiştir.
10 Şubat 1918 Abdulhamid Han’ın ölüm yıldönümü. Mekanı cennet olsun.
Ülkemde yaşananların yeni olmadığı, 113 yıl önce de ve onun öncesinde de hep birilerinin hesap peşinde koştuğunu anlatmaya çalıştım.
Onların bir hesabı varsa, Allah’ın da bir hesabı var…
[email protected]
GÜNDEM
17 Ocak 2018 - 09:34
Hep Aynı Nakarat
GÜNDEM
17 Ocak 2018 - 09:34