RTÜK üyeleri kimdir?
RTÜK ne iş yapar?
Üyeler ve görevliler vazifelerini tam yapıyorlar mı?
Değerli okurlar,
Evinde veya işyerinde kalp huzuru ile korkmadan, yüzü kızarmadan, tiksinmeden televizyon izleyebiliyor musunuz?
Allah (c.c) aşkına her şey mi kötü, korkunç?
Günün yoğun temposu içerisinde bazı hususları atlayabiliyoruz. İşyerimiz çalışanlarından Emekli Baş İş Müfettişi Kemal Bey’le sohbet ediyorduk.
Basın, medya ve sosyal medya rezaletlerini konuştuk. Yetkilileri göreve davet etmek, vatandaşları da duyarlı davranıp, şikayet etmeye yönlendirmek gerektiğini anlattı. Niçin bu konuda yazmadığımı sordu. Sitem etti.
Kemal Hocam haklı. Biz susmalı mıyız?
Medya doğrunun ve gerçeğin yansıması olmalıdır.
HABERSİZ OLMAK, HABERLİ OLMAK
Üstad Sezai Karakoç’ un bir eserindeki cümlesi şöyledir : “ Bütün mutlulukları habersiz olmak olanlar...“
Bir şeyi duymamışsanız, haberdar olmamışsanız, o şey hakkında hiçbir şey hissetmezsiniz, hiçbir şey düşünmezsiniz. Çünkü o şey sizin için yok hükmündedir.
Eskiden, çoğu şeyden haberimiz olmadığı için kendi dünyamızda mutlu-mesut yaşıyorduk. Sadece çevremizde olup biteni duyuyor, onlara seviniyor veya üzülüyorduk.
İletişim araçları denilen haberleşme vasıtalarının alabildiğine geliştiği ve yaygınlaştığı günümüzde artık habersiz olmak imkânsız hale geldi. Her an, her saat, her dakika, haberleşme vasıtaları dünyanın en ücra köşelerinde vuku bulan hadiseleri herkese duyuruyor. Bizi ilgilendirsin, ilgilendirmesin, her hadise kulaklarımıza ve gözlerimize sokuluyor. Kendi dertlerimizin yanında dünyanın dertlerini de sırtımıza yüklüyoruz. Dünyanın öbür ucunda da olsa, üzücü hadiselere üzülüyor, güzel hadiselere seviniyoruz.
Ancak, her şeyin olduğu gibi, haber sunumlarının da bir usulü, bir adabı, bir seviyesi olması icabeder.
Bazı televizyon kanallarının hiçbir ölçü gözetmeden, hiçbir elekten ve kontrolden geçirmeden, yapacağı etkiyi, vereceği zararı düşünmeden ellerine geçen her haberi, her görüntüyü, (afedersiniz!) kanalizasyon akıntısı gibi toplumun üzerine boca ettiğini görüyoruz.
Haber bültenleri öldürme, hırsızlık, kavga, dövüş, sarkıntılık, uyuşturucu kullanımı, kazalar, magandaların marifetleri, fuhuş, kimin eli kimin cebinde gibi her türlü rezalet ve kötülüğün ballandıra ballandıra anlatıldığı bültenler haline geldi.
Ailece oturup haber bülteni seyredemez hale geldik. Haber bültenlerini seyredipte bir felaket– korku tünelinden çıkmış gibi, canı sıkılmayan, içi kararmayan, morali bozulmayan insan yok gibidir.
Sadece haber bültenleri mi?
Akşamların en çok seyirci alan saatlerinde yayınlanan dizilerde inanç değerlerimize, örf, adet, anane ve geleneklerimize ters senaryolarla çekilen diziler toplum yapımızı dinamitlemektedir. İçki içmenin su veya çay içmek kadar normal hale geldiği, insanların bar köşelerinde toplanıp sohbet ettiği, gayrimeşru ilişkilerin ve lüks yaşantının özendirildiği diziler, seyredenleri, özellikle de gençlerimizi ne hale getiriyor. Hiç düşündünüz mü?
Güzel Türkçemizi katleden spikerlerin ağızlarından makineli tüfek gibi birbiri ardınca süratle çıkan ve ne dediği anlaşılamayan kelimeler, telaffuz hataları, saygıdan ve nezaketten uzak tavırlar ve kıyafetler…
Hangi birini sayalım.
Üstelik bütün bu anlatılanlar, milliyetçi, muhafazakar, dindar olan ve on altı yıldır başta olan bir iktidar zamanında meydana geliyor.
Reis, Cumhurbaşkanı Erdoğan, (Yalnız Adam) bu işin farkında, ızdırabını duyuyor, başarısız oldukları sahaların eğitim, kültür, sanat sahaları olduğunu itiraf ediyor.
İnsaf edin, her işi başkan mı yapacak, takip edecek?
Bir sürü kurum ve kuruluş var, buralarda bir sürü mangalda kül bırakmayan zevat var. Bunlar ne iş yapar, ne işe yarar?
RTÜK (RADYO TELEVİZYON ÜST KURULU) denilen kuruluş bunlardan birisidir. Ancak ne işe yaradığını bilen var mıdır?
Kurum, internet sitesinde misyonunu, vizyonunu şöyle ifade etmiş:
Misyonumuz (Görev)
Görsel-işitsel medya hizmetleri alanında ifade ve haber alma özgürlüğü temelinde paydaşların hak, menfaat ve değerlerini gözeterek politika geliştirmek, düzenleme ve denetleme yapmak.
Vizyonumuz (Hedef, amaç, ülkü)
Görsel-işitsel medya hizmetleri alanında sektöre yön veren, uluslararası düzeyde söz sahibi bir otorite olmak.
RTÜK’ ün misyonu, paydaşların (kimlerse) hak, menfaat ve değerlerini gözeterek politika geliştirmek, düzenleme ve denetleme yapmakmış. Paydaşların arasında millet, milletin değerleri, dini değerler, inanç değerleri, ahlaki değerler, çocuklar, gençler var mı acaba?
Varsa ve bu kurum vazifesini (Misyonunu!) yapmış olsa, yukarıda arz etmeye çalıştığımız ve milletimizin bekasını tehdit eden, cemiyetin yapısını ve dengesini bozan manzaralar ortaya çıkmazdı. Diziler, programlar adam gibi çekilirdi, haber bültenleri felaket ve rezalet anlatımlarına dönüşmezdi.
RTÜK’ te görev yapan zevat-ı muhteremleri, milletimizi, aile yapımızı, çocuklarımızı, gençliğimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi medya yoluyla tehdit eden tahripkar faaliyetlere (ACİLEN) dur demeye davet ediyorum.
Kalın Sağlıcakla…
GÜNDEM
16 Ekim 2018 - 09:51
HUUU! BİZİ DUYAN VAR MI?
GÜNDEM
16 Ekim 2018 - 09:51