Son dönemde ödemelerin IBAN üzerinden yapılması, tüketiciler açısından büyük risk barındırıyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Tüketiciler Konfederasyonu Bankacılık Komisyonu (TÜKONFED) Başkanı Hüseyin Ölmez, Öncelikle, her zaman uygulanmakta olan alışveriş karşılığının IBAN üzerinden yapılmasının yasal bir uygulama olduğunu belirtti. Ölmez, uygulanan sıkı ekonomik politikalar sonucu, bankaların kaynak maliyeti düşünce, kârlılıklarının düşmemesi için, anlaşmalı işyerlerindeki post makinesi, işlem komisyonlarını yüzde 0,1’den, yüzde 4’lere, ödeme sürelerini de 4 aya varan sürelere yükselttiklerini ifade ederek, “Bu aşamada özellikle küçük esnaf da bu komisyonun kendi masrafını arttırıp karlılığını düşüreceğini, 4 aylık sürenin para maliyeti olarak da yük olacağını düşünerek, peşin (nakit) alışverişe veya üzerinde nakit bulunmayan müşteriden IBAN ile ödeme yöntemine geçti. Yani, her gün bir yerlerde konuşanların iddia ettiği gibi yeni bir yöntem değildir” şeklinde açıklamada bulundu. Bir başka önemli konunun ise; ‘bu uygulamanın genellikle KOBİ ölçeğindeki işletmelerde olduğu; zincir market denilen veya güçlü firmalarda olmadığı, bu nedenle kredi kartı ile alışveriş yerine nakit veya IBAN a transfer seçeneği sunan KOBİ’lerin de müşteri kaybettiği’ gerçeği olduğunu belirten Ölmez, “Maalesef ülkemizde her türlü olayı ve gelişmeyi rant kaldıracı gören bazı çevreler, IBAN’a havale uygulamasını da vergi kaçakçılığı ve kayıt dışı kazanca çevirmeye başladı. Uygulamayı, fiş veya fatura vermeden, tüketicinin kime ait olmadığı bir IBAN a ödeme yapması için yönlendirmeye başladılar. Hatta bu aşamada KDV ve vergi pazarlığı da yapmaktalar. Çünkü fatura veya fiş alınmadan yapılan bir satışta, mal bedeli içeresinde bulunan KDV, ÖTV gibi vergileri de satıcı tüketiciden tahsil ettiği halde, kayıt dışı olarak kendine mal edinmektedir. Bu uygulama ise, açık vergi kaçakçılığıdır” diye konuştu.
‘TÜKETİCİ DE SORUMLUDUR’
Alışveriş işlemlerinde, tüketicinin vergi ödevlisi olduğunu, bu nedenle cezaya da muhatap olacağının vurgusunu yapan Hüseyin Ölmez, Türk Vergi Sistemi’nde Vergi Usul Kanunu (VUK) hükümleri uyarınca tüketicilere yüklenmiş ödevlerden birinin de fiş-fatura alma yükümlülüğü olduğunun altını çizdi. Ölmez, “Bu yükümlülük uyarınca nihai tüketiciler yaptıkları alışveriş sonunda fiş-fatura almakla sorumlu tutulmuşlardır. Buna aykırı davrananlar, 2024 yılı için; almadıkları veya pazarlıkla almaktan kaçındıkları her fatura veya fiş için 3 bin 400 – 1.700.000 TL arasında ‘Özel Usulsüzlük’ cezasına muhatap olması kaçınılmazdır” dedi. Türkiye’deki vergi bilincinin içsel ve dışsal nedenlerle gelişmemesinin yanında, yaşanan olumsuz ekonomik koşullar ve örneklerinde etkin olduğu, bu özel usulsüzlük ile ilgili son günlerde, Maliye Müfettişlerinin denetimlerinin sıklaştırıldığını söyleyen Ölmez, banka sistemine giren her paranın takibinin mümkün olduğunu, bu konuda da Maliye denetim elemanlarının gerçekten işlerini ustalıkla yürüttüğünü, tüketicilerin ve satıcıların bunu bilmesi gerektiğini vurguladı.
AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI
Başkan Hüseyin Ölmez, bu uygulamanın tüketiciler için avantajları ve dezavantajları hakkında ise şunları söyledi: “Eğer tüketici peşin alışveriş edecekse; nakit para taşımaktan kurtulur. Alışverişi, satıcının yönlendirmesi ile IBAN üzerinden yapacaksa, bazı riskler başlar. En önemlisi yukarıda söylediğim gibi Özel Usulsüzlük cezasına muhatap olmasıdır, eş deyişle küçük miktar vergiden pazarlıkla kaçınıp, kazanç sağlamaya çalışırken ağır bir usulsüzlük cezası ile karşılaşabilir. Tüketici alışveriş karşılığında fatura veya fiş almadıysa; satış sonrası hizmet, ayıplı malların iadesi gibi temel tüketici haklarından da mahrum kalacaktır. Önemle üzerinde durulması gereken bir başka konu ise, internet üzerinden yapılan alışverişlerde, IBAN a para istenmesi pek çok dolandırıcılık olayının gerçekleşmesidir. Tüketicilerimizin zaaf ve gereksinmelerini kullanan, pek çok dolandırıcı özellikle ciddi fiyat yönlendirmesi yaparak, bazen bir malı piyasa fiyatının yüzde 50’nin altında; IBAN’a para gönderilmesi karşılığında dolandırıcılık işlemini gerçekleştirmektedir. Tüketicilerimizin kesinlikle benzeri alışverişlerden kaçınması gerekir.”
‘MUTLAKA BUNLARA UYULMALI’
Şahsi banka hesaplarına yönlendirilen ödemelerin güvenliği konusuna da değinen Ölmez, tüketicilere şu şekilde önerilerde bulundu: “Günümüzde ülkemizde, özellikle suç paralarında, ‘Kiralık Hesaplar’ın kullanıldığı bilinmektedir. Gerek yüz yüze alışverişlerde gerekse internette yapılan alışverişlerde, tüketici para gönderdiği IBAN sahibinin adını öğrenmekte, ancak satıcı veya dolandırıcı ile aynı kişi olup olmadığını bilmemektedir. Bu konuda, bankalarımızın yasal sorumlulukları da olan, ‘Şüpheli İşlem’ uygulaması konusunda hassas davranmaları gerekmektedir. Sonuç olarak; son günlerde yapılan IBAN aleyhi algı yaratmalara karşın, alışverişlerde ödemenin IBAN üzerinden yapılması; tüketici gerekli önlemlerini alırsa, zararlı değil, tüketicinin nakit para taşıma riskinden kurtulması, satıcının kasasındaki parayı bankaya taşıması riskinden kurtulması açısından yararlıdır. Ama tüketici; gerekli önlemlerini mutlaka almalıdır. Bunlar, birincisi, mutlaka satın alınan mal ve hizmetin fatura veya fişinin alınması, ikincisi ise IBAN’a yapılan EFT veya FAST talimatlarının açıklama bölümüne, mal ve hizmetin adı belirtilerek, ‘satın alınan mal ve hizmetin karşılığıdır’ açıklaması yazılmalıdır.”
---