Diyetisyen Derya Devrim Dalkılınç diyabetin, yani ‘şeker hastalığı’nın vücudun kan şekerini düzenleyen insülin hormonunu yeterince üretememesi veya ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucunda ortaya çıkan kronik bir hastalık olduğunu ifade ederek, iki tip diyabetten şöyle bahsetti: “Bu durum, kandaki glukoz (şeker) seviyesinin normalden yüksek olmasına yol açar. Diyabetin iki ana tipi vardır. Tip 1 Diyabet; otoimmün bir hastalıktır. Bağışıklık sistemi, pankreasta insülin üreten beta hücrelerine saldırarak onları yok eder. Vücut, yeterli insülin üretemez ve bu yüzden dışarıdan insülin desteği şarttır. Genellikle genç yaşlarda başlar. Çocukluk ya da genç yetişkinlik döneminde teşhis edilir. Tip 1 diyabetliler, yaşam boyu insülin enjeksiyonları kullanır ve kan şekerlerini sık sık takip etmeleri gerekir. Tip 2 Diyabet; vücut insülin üretse de hücreler insülini etkin bir şekilde kullanamaz ve insülin direnci gelişir. Genellikle ilerleyen yaşlarda başlar. Çoğunlukla yetişkinlerde görülür ve obezite, hareketsizlik gibi faktörler riski artırır. Diyet, egzersiz, oral antidiyabetik ilaçlar veya bazı durumlarda insülin kullanımıyla yönetilir.”
‘PORSİYON KONTROLÜ ÖNEMLİ’
Diyabetli hastalarının yüzde 5-10’unun tip 1 diyabetli, yüzde 90-95’inin tip 2 diyabetli olduğunu belirten Derya Devrim Dalkılınç: “Tip 2 diyabet hayat tarzı değişikliği ile önlenebilir veya ertelenebilir. Özellikle ‘prediyabet’ dediğimiz, insülin direnci olan ve kan şekeri 100-126 arasında olan bireyler sağlıklı beslenme, egzersiz ve ideal kilolarına düşerek diyabetten korunabilirler. Diyabetin tedavisinde kan şekerinin düzenli takibi, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve doktor kontrolü çok önemlidir. Diyabetli bir bireyin kan şekerini dengede tutması, sağlıklı kiloda olması, sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmesi ve porsiyon kontrolüne dikkat etmesi önemlidir. İdeal bir diyet, kan şekeri seviyesini ani iniş-çıkışlardan korurken genel sağlık üzerinde olumlu etkiler sağlar” diye konuştu.
KOMPLEKS KARBONHİDRATLAR
Dalkılınç, diyabetli bireylerin beslenme konusunda dikkat etmesi gerekenleri şu şekilde açıkladı: “Kompleks karbonhidratları tercih edin. Düşük glisemik indeksli yani yavaş sindirilen karbonhidratlar (tam tahıllar, bulgur, yulaf, tam tahıllı ekmek) tercih edilmelidir. Bu gıdalar, basit karbonhidratlara kıyasla kan şekerini daha yavaş yükseltir. Düşük glisemik indeksli gıdalar da fazla miktarda tüketilirse kan şekerinizi yükseltir, bu sebeple porsiyon kontrolü ile tüketilmelidir. Sebzeler lif içerdiği için kan şekerinin düzenlenmesine ve doymamıza yardımcı olur; çiğ ya da pişmiş olarak tüm sebzelere beslenmemizde yer vermeliyiz. Nişastalı sebzelerde (bezelye, havuç) porsiyon kontrolü daha önemliyken, salatalık, marul, maydanoz vb yeşillikler düşük kalori ve düşük karbonhidrat içerdikleri için bol miktarda tüketilebilir.”
PROTEİN VE SAĞLIKLI YAĞLAR
“Yağsız etler (tavuk, hindi), balık peynir, yumurta ve kurubaklagiller kan şekerini yavaş yükselten protein kaynaklarıdır. Sağlıklı bir beslenmede mutlaka proteinler yer almalıdır ancak karbonhidratları tamamen kaldırıp et grubu yiyecekleri aşırı miktarda tüketmek kilo artışı, kalp hastalıkları riskinde artış ve bağırsak florasında bozulmaya sebep olabilir. Bu sebeple aşırıya kaçmamak gerekir. Sağlıklı yağlar (zeytinyağı, avokado, ceviz, badem) tüketilebilir ancak porsiyonlarına dikkat edilmelidir. Düşük şekerli meyveler tercih edilmeli. Elma, armut, çilek, kiraz, kivi gibi düşük glisemik indeksli meyveler tercih edilmelidir. Meyveler porsiyon kontrolü ile tüketilmelidir. Ara öğünlerde tek başına meyve tüketmek yerine, süt yoğurt badem ceviz gibi protein veya yağ kaynakları ile beraber tüketmek kan şekerinde ani yükseliş ve düşüşlerin önüne geçer.”
ÖĞÜN İÇERİĞİ VE ÖĞÜN SAATLERİ
“Gün içinde 2-3 ana ve 2-3 ara öğün şeklinde beslenmek, kan şekerinde dalgalanmaları önler. Öğün sayısı kişinin hayat tarzına göre planlanmalıdır ancak diyabetli biri gün içinde uzun süren açlıklardan sakınmalıdır (3-4 saat ve üzeri). Bunun yerine gündüz saatleri beslenerek gece açlığını uzun tutmaya çalışmalıyız. 1-2 çok yüklü öğün yemek yerine, daha çok sayıda hafif öğünler tercih edin. Ana öğünlerde dengeli miktarda karbonhidrat, protein ve yağ alınmalı; ara öğünlerde ise küçük miktarlarda protein ve kompleks karbonhidrat içeren besinler tercih edilmelidir. Burada sağlıklı tabak modeli izlenebilir. Bir tabağın 1/4'ü kadarında protein grubu yiyecekler (et, tavuk, balık, peynir, yoğurt), 1/4’’ünde kompleks karbonhidratlar, 1/2’sinde salata ve sebze grubu olmalıdır.”
SIVI TÜKETİMİ ÖNEMLİ
“Rafine Şekerlerden ve basit Karbonhidratlardan uzak durun. Beyaz un, beyaz ekmek, hamur işleri, şekerli içecekler gibi kan şekerini hızla yükselten gıdalardan uzak durulmalıdır. Tatlı isteğini kontrol etmek için doğal olarak tatlı olan meyveler veya şekersiz, lifli atıştırmalıklar tercih edilebilir.
Su tüketimine önem verilmelidir. Şekerli içecekler, hazır meyve suları ve gazlı içeceklerden kaçınılmalıdır. Meyvelerin suyunu içmek yerine posası ile tüketmeliyiz. Yapay tatlandırıcılar aşırı tüketilmediği sürece güvenlidir. Diyabetli bireylerde kan şekeri dengesi sağlamak için her bireye özel beslenme planı geliştirilmelidir. Çünkü sağlıklı beslenme önerileri herkes için geçerli olsa da, kan şekeri dengesini sağlayabilmek için günlük tüketilecek yiyecek miktarları yani günlük alınacak kalori miktarı kişiye göre değişkenlik gösterir. Bu nedenle diyetisyen eşliğinde bir beslenme programı hazırlanması en doğrusudur.”
(www.akdenizmanset.com.tr)
---