20 Şubat 2018 tarihinde “İsrafın hayatımızdaki yeri” konusunda bir yazı yazmıştım. İsraf güncelliğini her dönem koruyor. O zaman ana noktalara değinmiştim.
HESABINI VEREMEYECEĞİMİZ KAZANCIMIZ İSRAFTIR. Ömrümüzü, hayatımızı israf ediyoruz. Elimizdekilerin kıymetini bilmiyoruz.
EN BÜYÜK İSRAFLARDAN BİRİSİ ZAMAN İSRAFIDIR.
İNSAN İSRAFI İSE HAD SAFHADADIR. YETİŞMİŞ ADAMLAR KOLAY HARCANIYOR.
Para, zaman, ömür israfına ne demeli?
Gençlik endişeli, istikbal korkusu var. Günübirlik hayat yaşıyorlar. Gençlik, geleceğimiz gidiyor. GENÇLERİN HAYATLARI İSRAF OLUYOR.
Ya ilaç israfına ne demeli? Haddi hesabı yoktur.
Enerji israfı ise baştan başa rezalettir.
Her şeyde israfımız var. İsrafın da artık haddi hududu kalmadı.
GERÇEKLER
İSRAF İNSANLIĞIN DÜŞMANIDIR
“Bana ne? Neme lazım?” demeyelim.
“Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz.” Ayet meali çok önemli bir israf emridir. Rahmetli Prof.Dr. Sebahattin ZAİM’in (İslam ve İktisadi Nizam), Prof.Dr. Erol GÜNGÖR’ün (İktisadi Gelişmenin Merhaleleri çeviri) ve Prof.Dr. Agâh Oktay GÜNER’in (İsraf Ekonomisi) işaret ettikleri hususlar, bugün de aynen geçerlidir.
Çocuk doğduğu anda israf başlıyor. Doğum odasını çok güzel bir şekilde süslemezseniz etraf yadırgarmış.
“Eskiden yoğ idi, işbu rivayet yeni çıkmış”.
Tabi bu arada izzet, ikram unutulmamalıdır.
Eskiden bir lohusa şerbeti verilirdi.
İsraftan kaçılırdı. Dişi çıkarken diş dilgiti, yürüyünce tay tay pastası olurdu.
Çalışan kadın sayısı artınca emzirme odası, kreş, ana okulları açıldı. Buralardaki israf ise daha da farklıdır.
Maalesef ana okullarında ana sevgisi yok.
Aile büyüklerinin dede, nene, babaanne, anneanne şefkati, sevgisi yok.
Sonra ise ilkokul çağı başlıyor. Çocuğunu herkes kazancına göre en pahalı (en kaliteli değil) okula veriyor. Bazıları da cemaatlere teslim ediyor.
Mantalite; özel okulda veya cemaatlerde çocuk daha iyi yetişir. Hiç ebeveynin yapması, ilgilenmesi gibi olur mu?
Özel okullardaki servis, kılık-kıyafet, kırtasiye ve yemek hizmetleri çok yüksektir. Sanki okullar kamp yeri olmuş.
Bu arada çocuk eğer erkek çocuksa, sünnet merasimleri en gösterişli şekilde yapılmaktadır.
Üniversitelerde ise özel okulları (mecburiyet hariç) nam olsun diye seçenlerde israfta sınır tanımıyorlar.
Düğün, nişan ve merasimlerde ise maddi durum ve sosyal hale göre harcamalar yapılmaktadır. Beş yıldızlı büyük lüks otellerdeki düğünler veya günlerce süren Ağa düğünleri tamamen gösterişe dönük yapılmaktadır.
Bu arada davet edemediklerimiz veya unuttuklarınızda küskünler ordusu oluşturuyor. Burada da israfın had-hududu yok.
Görgüsüzlüğün ve iman eksikliğinin belirtisi israftır.
Evlerimizde hiç kullanılmayan eşyalar, masa, sandalye, mutfak eşyaları, takımları, müzik setleri, modası geçti diye değiştirerek, görünmeyen bilerek yaptığımız harcamalar israf değil mi?
Gardropları, elbiseleri, ayakkabıları anlatmaya lüzum var mı?
Devamlı yenilediğimiz telefonlar, ev eşyaları, arabalar ise bizi israfın zirvesine çıkarıyor.
Artık evlerimizi otel gibi kullanıyoruz. Zamanın büyük çoğunluğunu dışarda geçiriyoruz. Yemek yiyor, kahve, çay içiyoruz. Artık evlerde yemek yok. Eve misafir de kabul etmiyoruz. Hangi israfı yazalım?
Ama devletin israfı hepsinden daha büyüktür.
Aklımızın almadığı hususlardan bir tanesi gençleri 25 günlük askere alıyoruz. Bunların her birisine (en az 600.000 kişiye) 25 gün giyecekleri elbise veriyoruz. Sonra bu elbiseler ancak hatıra olarak saklanacaktır. 25 günde sadece esas duruş, selam vermek ve yürümek üzerine eğitim yapılacaktır.
Buradaki israfı ise ilgililerin dikkatlerine arz ediyorum.
Kalın Sağlıcakla…
GÜNDEM
23 Ekim 2018 - 10:02
İSRAF ZARARSA, TASARRUF KAZANÇTIR
GÜNDEM
23 Ekim 2018 - 10:02