8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında Antalyalı kadınlar 8 Mart startını verdi. Antalya Kadın Platformu’nun çağrısı ile Eğitim-Sen Antalya Şubesi’nde toplanan platformu üye sendika, dernek ve STK’lara üye kadınlar Antalya’da düzenlenecek olan 8 Mart etkinliklerini kamuoyuna duyurdu. Antalya Kadın Platformu adına basın açıklamasını okuyan Tuğçe Duru, 1857’de New York’ta dokuma fabrikasında çalışan kadın işçilerin daha iyi çalışma koşulları ile başlattıkları grevin ardından fabrikaya kilitlenmesi ve fabrikada çıkan yangında 129 kadın işçinin kapılar kilitli olduğu için yanarak can vermesiyle 8 Mart’ın, emekçi kadınların mücadelesinin tarihine geçtiğini belirterek, “Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık, tümüyle kuralsızlaşmış uluslararası ortam için usulen bile gündeme gelmemektedir. Tarihi, kültürü, toplumsallığı ne olursa olsun tüm dünyada kadınlar ucuz, esnek, güvencesiz işlerin biricik adresi durumundadır. Yine bu nedenle dünyanın hemen her yerinde sosyal devlet, refah devleti politikalarından uzaklaşılması nedeniyle kazanılmış sosyal haklar budanırken; kreş, yaşlı bakımı gibi hizmetlerden sağlık güvencesine, kamusal kent olanaklarına, dinlenme, tatil yapabilme gibi kazanımlara gündelik yaşamın bütün yönleri piyasalaşmaya, özelleştirmelere kurban edilirken, sermayenin ve devletin terk ettiği alan bütün ağırlığıyla kadınların sırtına yüklenmiştir’ dedi.
‘MÜCADELEMİZ SÜRECEK’
Türkiye’de kadın istihdamının yüzde 30’u geçmediğini vurgulayan Duru, “Kadının formel istihdamının baskılanması; düşük ücret ve güvencesiz istihdamın kadınlar için kural haline gelmesi ile kadın düşmanlığı birbirini tamamlayan devlet politikaları haline gelmiştir. Çocuk, yaşlı, hasta bakımından evin ekonomik bir birime dönüştürülmesine kadar emeğin yeniden üretim sürecinin tüm yükü kadınların omzuna yüklenmiş; kadınları hedef alan sosyal yardım politikaları “rıza inşasının” biricik dayanağı olarak görülmüştür. Kadının çalışma hakkını, eğitim alma hakkını, yaşam hakkını hedef alan; açık biçimde şeriat propagandası yapan YRP ve HÜDAPAR gibi radikal sağcı unsurlar rejimin kanatları altına alınmıştır. Seçim sürecinin “devletlü” propaganda aygıtının biricik konuları kadınlara karşı oluşturulmuştur. Ancak biz kadınlar ve LGBTİ+lar, kadına karşı artan şiddet ve ayrımcılık nedeniyle hiçbir zaman yılgınlığa düşmedik, umutsuzluğa kapılmadık ve asla vazgeçmedik. Geçmişte olduğu gibi bugün de biz kadınlar ve LGBTİ+lar, sokakta, meydanda, adliyede, evde, hastanede, okulda sorumluluğumuzun, kazanılmış ancak gasp edilmiş haklarımızın ve mücadelemizin farkında olduk olmaya da devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
MAHKUM KADINLARA KART
Eğitim-Sen’de yapılan basın toplantısının ardından kadınlar Güllük PTT önüne geçerek burada 8 Mart’ın ilk etkinliğini gerçekleştirdi. Cezaevlerinde tutuklu bulunan kadınlara kartpostal gönderen Antalya Kadın Platformu üyesi kadınlar burada yaptıkları basın açıklamasında ise her 25 Kasım ve 8 Mart’ta olduğu gibi, mahpus kadınlara, mağduriyetlerini yüreklerinde hissettiklerini göstermek amacıyla topluca kart göndermek için bir araya geldiklerini belirttiler. Grup adına burada ki basın açıklamasını okuyan Ezgi Aktı ise “Demokrasiden her geçen gün biraz daha uzaklaşan güvenlikçi, muhalefeti şiddetle bastırma politikaları, sırtları sıvazlanan ırkçı ve saldırgan siyasi yapılar, bütün toplumsal alanda şiddet kültürünü arttıran sonuçlara yol açmaktadır. Kadına yönelik şiddet de, siyasal ve toplumsal alandaki yaygınlaşan şiddetle birlikte artmaktadır. Kadın mahpus sayısı bakımından da ne yazık ki, ilk sıralarda yer almaktayız. Rakamsal verilere göre Türkiye’de, 12.521 kadın mahpus, 2784 çocuk mahpus bulunmaktadır. Kendilerine yasaların ve mahkemelerin üstünde yetki verilen, İdare Gözlem Kurulları, mahpuslarla ilgili keyfi gerekçelerle, iyi hal raporu vermemekte, mahpusların denetimli serbestlik ve hatta koşullu salıverme haklarını gasp etmektedirler. Açık yasa hükmüne rağmen, hamile ve küçük bebekleri olan kadınlar hapsedilmektedir. Annelerine bağımlı emzikli bebekler, hapishane odalarında ve hapishane şartlarında büyümeye bırakılmaktadır” şeklinde konuştu.
‘AİLELERİNDEN KOPARILIYORLAR’
Kadın mahpusların, ailelerinin ve sosyal çevrelerinin olduğu bölgelerden mümkün olan en uzak bölgelerdeki hapishanelere gönderilerek aile ve sosyal bağlarından koparıldığının altını çizen Aktı şöyle devam etti: “Özellikle Yüksek güvenlikli, S Tipi, F Tipi gibi hapishanelerde, kadınlar hapishane içinde de, sosyal bir izolasyona tabi tutulmakta, hücre veya koğuşlarının dışındaki kadınlarla hiçbir iletişime girememektedirler. Sağlık hakkına erişim hakkı ciddi oranda zedelenmektedir. Hastanelerde özellikle ayakta muayene ve tedavi için, hasta haklarına ve hasta mahremiyetine uygun mahpus muayene ve tedavi odaları inşa edilmemektedir. Hastalanan mahpuslar, kelepçeli olarak ring araçlarıyla götürüldükleri hastanelerde de saatlerce kelepçeli olarak tutulmakta, muayeneler kelepçeli yapılmakta, muayeneye erkek jandarmalar eşlik etmektedirler. Hastaneye giderken ve dönüşte kadın mahpuslar kısmi ya da tamamıyla çıplak aramaya maruz bırakılmaktadır. Kadın mahpuslar bu nedenlerle adeta acil durumlar haricinde, hastaneye gitmekten imtina etmektedirler. Kadın koğuşları ve hücreleri, erkek infaz koruma memurlarının katılımıyla aranmaktadır. Kadın mahpuslar bütün mahpusların yaşadığı sorunlara ek olarak özgün mağduriyetler yaşamaktadırlar. Üretimden ve yaşamdan koparılmış kadın mahpusların özel öz bakım ve hijyen ihtiyaçları bakanlık tarafından karşılanmamaktadır. Antalya kadın platformu olarak, cinsiyetçi erkek egemen sisteme karşı mücadele ederken, erkek şiddetine karşı öz savunma yapmış olan mahpus kız kardeşlerimizi selamlıyoruz.”
RAMAZAN BOZCA