Ortadoğu’da yıllardır süregelen savaşın bölge ve ülke insanlarına ağır bedeller ödetmeye devam ettiğine dikkat çeken Acar, Suriye’de yaşanan yeni gelişmelerle birlikte sivillere yönelik şiddetin giderek arttığını vurguladı. Özellikle Alevi ve Hristiyan topluluklar başta olmak üzere farklı inanç gruplarının hedef alındığını söyleyen ve bölgede insanlık suçu işlendiğini ifade eden Acar, “Emperyalizmin yeni lideri Ebu Muhammed el-Colani, kravat takarak bir süre içindeki katliam hevesini bastırmıştır. Ancak geldiğimiz noktada gerçek kimliğine tekrar dönmüştür. Suriye’nin çeşitli bölgelerinde yapılan saldırılarda yüzlerce masum insan yaşamını yitirmiş, kutsal mekânlar tahrip edilmiş ve binlerce kişi evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Savaşın doğrudan tarafı olmayan sivillerin hayatını kaybetmesi, temel insan haklarının açıkça ihlal edildiğini gözler önüne sermektedir” şeklinde konuştu.
‘SALDIRILAR SAVAŞ SUÇUDUR’
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, uluslararası kuruluşları, insan hakları örgütlerini ve demokratik yapıları insan hakları ihlallerine karşı derhal harekete geçmeye çağırıyoruz diyen Sadık Acar açıklamasının devamında şunlara yer verdi: “Suriye’de devam eden savaş, sadece belirli bir inancı ya da topluluğu değil, bütün bölgeyi tehdit eden bir boyuta ulaşmıştır. Sivillere yönelik saldırılar savaş suçu kapsamındadır ve bu saldırıları gerçekleştirenler uluslararası hukuka göre yargılanmalıdır. Bölgedeki mezhepçi ve ayrıştırıcı politikalar Suriye halkının bir arada yaşama hakkını yok etmektedir. Emperyalist güçler, Ortadoğu’da ülkelerin kendi halkının iradesiyle yönetilmesini engellemek ve bölgeyi sürekli bir istikrarsızlık içinde tutmak için etnik ve mezhepsel çatışmalar yaratmaktadır.”
‘ÖZGÜR YAŞAM DESTEKLENMELİ’
“Bunun yanı sıra kamu çalışanlarına yönelik baskılar, sendikal hakları ve demokratik kazanımları ortadan kaldırmaya yöneliktir. Suriye de kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için mezhepçilik, etnik ayrımcılık ve savaş politikaları yerine Suriye halkının bir arada ve eşit şartlarda özgürce yaşamasını hedefleyen bir yönetim kurulmalıdır. Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları örgütleri, Suriye’de yaşanan sivil katliamları gündemine almalı ve sorumluların yargılanmasını sağlamalıdır. Türkiye, savaş mağdurlarına yönelik somut adımlar atarak bölgedeki mezhep temelli şiddetin önüne geçmek için diplomatik girişimlerde bulunmalıdır. Dünyadaki tüm emek ve barış hareketleri, Suriye’deki kamu çalışanlarına yönelik baskılara karşı dayanışmayı artırmalıdır. Şiddet ve savaş politikalarına karşı Suriye halkının barış içinde bir arada yaşamasını savunmaya devam edeceğiz.” (Birleşik Kamu-İş/BÜLTEN)