Günlerdir seçimle yatıp, seçimle kalktık. Gündemimiz hep seçimdi. Kanaatim odur ki, bu husus bir müddet daha böyle devam edecektir.
Bugün size farklı bir konuda, dağarcıkta kalanlarla ilgili yazmak istiyorum. Örnek sahabelerin ikisinden bahsedeceğim.
İslam’ın neresindeyiz?
Biz nasıl Müslümanız?
Elbette Rasulullah’ı (sav) gören sahabelerle bizim farkımız olacaktır. Ama arada uçurumlar, büyük farklar olmamalıdır.
EBU DERDA
Ebu Derda ölümüne yakın ağlamaya başlıyor ve eşinin şu ihtarına muhatap oluyor:
-Ey, Allah Resulü(sav)’nün dostu; sen de ağlar mısın?
-Elbette, diyor koca sahabi. Kim bilir ne kadar günahla üzerime hücum edilecek?
Günahımızın ne kadar olduğunu biliyor muyuz?
Ebu Derda:
-Cahilin alameti üçtür: Böbürlenmesi, çok söylenmesi ve kendi işlediği işi başkasına yasak etmesi, der.
Biz neden empati yapmayız. “Biz olsak ne yaparız? “diye düşünmeyiz. Bazı şeyler herkese yasak, bize serbest mi?
-Biz bazı insanların yüzlerine karşı sırıtıp, güleriz. Halbuki kalplerimiz onlardan tiksinmektedir, der.
Riyakarlık bize ne kazandırır?
Ebu Derda sabahleyin bir cenaze görse derdi ki:
-Akşam beraberiz.
Akşamleyin bir cenaze görse:
-Sabah beraberiz.
Acaba akşama veya sabaha sağ çıkabilecek miyiz?
EBU ZER GİFAR
Allah Resulü(sav)’nden iki yüz seksen bir hadis rivayet eden Ebu Zer Gifar der ki:
-Senin malında iki ortağın vardır; biri afet, öbürü de afetten beter vârisindir. Onun için malını dağıt ki, bu ortaklardan kurtulasın.
Malını ölmeden dağıtan kaç kişi var?
Mal-mülk bize emanet değil mi?
Emaneti neden sahibine borç vermiyoruz?
Hep varislere miras biriktirme gayretindeyiz.
Çıplak gelip, çıplak gideceğimizi unutmayalım.
Kalın sağlıcakla…
GÜNDEM
09 Nisan 2019 - 10:19
NE EKERSEN ONU BİÇERSİN
GÜNDEM
09 Nisan 2019 - 10:19
İlginizi Çekebilir