Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şube Eş Başkanı Dr. Kaan Taşer, “Pandemi sürecinde açıklanan Sağlık Bakanlığı bütçesinde sağlık emekçilerine ve toplum sağlığına pay ayrılmadığını, 2023 tahmini bütçesine baktığımızda ise sürekli değer kaybeden TL bazında bile önümüzdeki seneye daha az para aktarılmasının planlandığı, koruyucu hizmetlerin önemsenmemeye ve mevcut durumunun kötüleşmesine göz yumulmasına devam edileceği net şekilde görülmektedir” dedi. Taşer, şöyle dedi: “2022 yılı bütçe kanun teklifi görüşmelerine 20 Ekim tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonu’nda başlandı. Sağlık Bakanlığı’nın 2022 yılı bütçe teklifine baktığımızda şunları görmekteyiz:
Metalaşmış, ticarileşmiş tedavi edici hizmetler en büyük paya sahiptir. Ödeneklerin ne kadarının “tedavi edici hizmetlere” ne kadarınınsa “koruyucu hizmetlere” ayrıldığı önemlidir. Bu rakamın 74,5 milyar liralık kısmı (yüzde 64) tedavi edici hizmetlere, buna karşılık 38,7 milyar lirası (yüzde 33) koruyucu hizmetlere ayrılmıştır. Yani sağlıkta ticarileşme ve metalaşmayı savunan anlayış yeni bütçede kaynakların aktarımı kısmında sınıfsallığını göstermektedir. Üstelik koruyucu hizmetlere ayrılan bütçeden pandemi döneminde verdikleri insanüstü çalışma koşullarına ve yüzlercesi hayatını kaybetmesine rağmen sağlık emekçilerinin ücretlerine ayrılan pay 5’te 1dir.”
‘Tablonun vahameti ortada’
“Pandemi sürecinde de daha net ortaya çıkan tablo koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın arttırılması gerektiğini ortaya koyarken yine yeterli önem verilmediği ortadadır. Üstelik birinci basamak sağlık kurumlarında, Aile Sağlığı Merkezleri’nde yaşanan tablonun vahameti de ortadadır. Bakanlığın kendi bütçe teklifinde ortaya koyduğu rakamlara baktığımızda aile hekimliği birimi başına düşen nüfus azalmamış tam tersine artmıştır. Bu yönde taleplere yönelik bir düzenleme yapmayan bakanlık geçtiğimiz günlerde yayınladığı Ceza yönetmeliği ile ASM’lerde çalışan sağlık emekçilerinin mevcut haklarını bile gaspa yönelmiştir. Yine en temel taleplerimizden olan sağlık hizmeti sunmaya uygun olmayan binalarda sağlık hizmeti üretilemeyeceği, ASM’lerin şartlara uygun kamu binaları olması gerektiği talebi görmezden gelinmiş, bu konuda Bakanlık elini taşına altına koymaktan imtina etmiş, sorumluluk yine sağlık emekçilerinin sırtına bırakılmıştır.”
Serçin ÇILDIR
Metalaşmış, ticarileşmiş tedavi edici hizmetler en büyük paya sahiptir. Ödeneklerin ne kadarının “tedavi edici hizmetlere” ne kadarınınsa “koruyucu hizmetlere” ayrıldığı önemlidir. Bu rakamın 74,5 milyar liralık kısmı (yüzde 64) tedavi edici hizmetlere, buna karşılık 38,7 milyar lirası (yüzde 33) koruyucu hizmetlere ayrılmıştır. Yani sağlıkta ticarileşme ve metalaşmayı savunan anlayış yeni bütçede kaynakların aktarımı kısmında sınıfsallığını göstermektedir. Üstelik koruyucu hizmetlere ayrılan bütçeden pandemi döneminde verdikleri insanüstü çalışma koşullarına ve yüzlercesi hayatını kaybetmesine rağmen sağlık emekçilerinin ücretlerine ayrılan pay 5’te 1dir.”
‘Tablonun vahameti ortada’
“Pandemi sürecinde de daha net ortaya çıkan tablo koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın arttırılması gerektiğini ortaya koyarken yine yeterli önem verilmediği ortadadır. Üstelik birinci basamak sağlık kurumlarında, Aile Sağlığı Merkezleri’nde yaşanan tablonun vahameti de ortadadır. Bakanlığın kendi bütçe teklifinde ortaya koyduğu rakamlara baktığımızda aile hekimliği birimi başına düşen nüfus azalmamış tam tersine artmıştır. Bu yönde taleplere yönelik bir düzenleme yapmayan bakanlık geçtiğimiz günlerde yayınladığı Ceza yönetmeliği ile ASM’lerde çalışan sağlık emekçilerinin mevcut haklarını bile gaspa yönelmiştir. Yine en temel taleplerimizden olan sağlık hizmeti sunmaya uygun olmayan binalarda sağlık hizmeti üretilemeyeceği, ASM’lerin şartlara uygun kamu binaları olması gerektiği talebi görmezden gelinmiş, bu konuda Bakanlık elini taşına altına koymaktan imtina etmiş, sorumluluk yine sağlık emekçilerinin sırtına bırakılmıştır.”
Serçin ÇILDIR