KHK’lıların mücadelesini konu alan ‘Kanun Hükmü’ isimli belgesel filmin 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali seçkisinden 2 kez çıkartılması ile ilgili tartışmalar sürerken, Vatan Partisi Antalya İl Başkanlığı dün festival filmlerinin gösteriminin yapılacağı Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önünde basın açıklaması yaptı. ‘Sinema FETÖ’nün aleti olamaz’ yazılı pankart açan ve ellerinde Türk Bayrakları bulunan grup adına basın açıklamasını okuyan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya İl Başkanı Serdar Üsküplü, “Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde gösterilmek istenen ‘Kanun Hükmü’ isimli belgeselle mağduriyet edebiyatı üzerinden terör örgütleri haklılaştırılmaya, terör destekçilerine meşruiyet kazandırılmaya çalışılmaktadır” dedi.
‘FİLMİN REKLAMINI YAPTILAR’
Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütlerinin propagandasına izin verilmeyeceğini ve terör propagandasının sanata özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini vurgulayan Üsküplü, “15 Temmuz 2016'daki hain FETÖ darbe girişimi sonrasında çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerle yüzbinlerce FETÖ, PKK ve benzeri terör örgütü sempatizanı yuvalandıkları devlet kurumlarından atılmıştır. Kanun hükmünde kararnamelere karşı yapılan yıkıcı propaganda terör örgütleriyle mücadeleyi zayıflatmayı amaçlamaktadır. Binlerce asker ve polisimizi şehit etmiş olan kanlı terör örgütlerinin sempatizanları mağdur kahramanlara çevrilmektedir. Festival yönetimi, basiretsiz tutumuyla süreci yanlış yönetmiş, konuyu ele alış tarzıyla söz konusu filmin reklamını yapmıştır” ifadelerini kullandı.
‘PROPAGANDAYA ALET OLAMAZLAR’
Festival yönetiminin filmin tekrar festival seçkisinden çıkartılmasına baskı ve tehditlerin neden olduğu yönündeki açıklaması ile yaratılmaya çalışılan mağdur edebiyatına katkı yapıldığının altını çizen Üsküplü, “Altmış yıllık tarihiyle Türk sinemasının en köklü film festivali olan Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin terör örgütü propagandalarına alet edilmesine izin verilemez. Türk sinemasına emek veren bütün sinema emekçilerimize, oyuncularımıza da sesleniyoruz. Batıdan estirilen vatan ve millet düşmanı bu rüzgara teslim olmayın. Sizlerden beklenen, FETÖ'nün propagandasına alet olmak değil, bu toprakların, cumhuriyetimizin, milletimizin başı dik, cesur aydınları olmanızdır. Büyükşehir Belediyesi FETÖ propagandasına alet olamaz. Alet olursa, bu halkın, Antalyalının Belediyesi olamaz” diye konuştu.
‘YANLIŞ ÜSTÜNE YANLIŞ YAPILDI’
Üsküplü’nün ardından konuşan Türkiye Sanatçılar Birliği Antalya Temsilcisi Devrim Aşkın Karasoy ise Altın Portakal’ın sinema tarihinin 60 yıllık belleği ve ulusal sinema sanatının kilometre taşı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Altın Portakal Film Festivali son yıllarda batı denetiminde, zorlama, ayağı vatan toprağına basmayan, toplumun gerçekleri talepleri ve duyguları ile bağdaşmayan bir sözde özgürlük' karnavalına dönüştürülmek istenmektedir. Ve bu yıl da 60.yılında Altın Portakal Film Festivali aracılığıyla FETÖ'ye bir başarı hikayesi yazıldı. Yanlış üstüne yanlış yapılarak Kanun Hükmü filminin reklamı yapıldı. Sanat camiasında demokrasi ve özgürlük kavramlarının ne anlama geldiğini bilmeyen bir kitle, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılında bu gelişmeleri yalnızca sansür ve sanat özgürlüğü bağlamında ele alıp, bilerek veya bilmeyerek Cumhuriyet düşmanlarının yanında yer almaktadır.”
‘MASUMLAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR’
100 binin üzerinde KHK ile ihraç edilen terör örgütleriyle iltisaklı kişilerin iki mağdur üzerinden masumlaştırılmaya çalışıldığının altını çizen Karasoy şöyle devam etti: “Böyle bir propaganda, sanat özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilemez. Bugün FETÖ tutukluları masumlaştırılır, yarın PKK tutukluları masumlaştırılır ki, bu doğrultuda da çekilen filmler festivallere sokulmaya çalışılmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın açıklaması önemlidir. Terör örgütü propagandası yapan bir filme dünyanın hiç bir yerinde izin verilmez. Bu olayı sansür bağlamında ele almak, bir aymazlıktır. Asıl sansür, Atatürk Cumhuriyetinin geleceğini sansürlemeye çalışanları masumlaştırmaktır. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ni gölgeleyen bu durum, kültür politikalarının özenle oluşturulması, devletin kültür alanında ülkemizin kuruluş ilkelerine dayanarak ağırlığını koymasının gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur.”
‘ALTIN PORTAKAL TÜRKİYE’NİNDİR’
Yaşanan süreçte filmini festivalden çekmeyen veya bildiriyi imzalayan yönetmenlerin mahalle baskısına maruz kaldığını da vurgulayan Karasoy, “Asıl sanatın özgürlüğü, işte bu kültür emperyalizmine başkaldıran sanatçıların cesur tavırlarıyla başlayacaktır. Altın Portakal Türkiye’nin gerçeklerine, toplumunun yaşayışına ve taleplerine dayalı özgürlük dinamiklerini tarihiyle bütünleştirmiş, yerli yerine oturtmuş köklü ve nitelikli bir sinema şölenidir. Altın Portakal Antalya'nın en güzel iklimidir ve öyle kalmalıdır. Altın Portakal Türkiye'nindir. İçi boş küresellik söylemleriyle, düşmana hizmet eden ucuz özgürlük naraları ile ulusal sinema kültürümüze darbe üstüne darbe indirilirken, sessiz kalmayacağız. Ve biliyoruz ki, ayağı vatan toprağına basan, yurdun gerçek sanatçı ve aydınları, tarihi sorumluluklarını kuşanarak, emperyalizmin kültür sanat enstrümanlarına geçit vermeyeceklerdir” dedi.
RAMAZAN BOZCA