Osmanlı’nın yıkılışı ve Cumhuriyet’in kuruluşunda rol oynayan aktörler bizi hiçbir zaman boş bırakmamışlardır.
Galip devletler, mağlup ülkeleri paylaşmışlardır. Suriye, Irak, Libya; Rusya’nın, Mısır, Arabistan vs.; Amerika’nın, Türkiye ise; İngiltere’nin kontrolüne girmiştir.
1940’lara gelindiğinde ise kontrolümüz ABD’ye geçmiştir ve artık Marshall yardımları gündemdedir.
“Üretmeyin, biz size veririz. Siz tüketin” demektedirler.
Halen devam eden bir diğer uygulamada ise, bürokrat ve kaymakamlarımızın bir kısmının eğitim amaçlı İngiltere’ye gönderildiği, sisteme adapte edilmeye çalışıldığı bilinmektedir.
2005 yılına kadar, 4682 Kurmay Subayın eğitim amaçlı Amerika’ya gittiğini biliyoruz. ABD’nin; TSK’nın kontrolünde, hatta terfilerde ve darbelerde etken olduğu da çok gizli bir bilgi değildir.
Hatırlarsanız, 15 Temmuz darbesinde ABD; kaçan, yakalanan veya emekli edilen bazı Generaller için: “Bizim müttefikimiz olan subaylar tutuklanıyor” diye tepki koymuştu.
Adeta demektedirler ki; Türkiye’de siyasi iktidar, ABD’nin çıkarlarına aykırı hareket etmediği, söylenen her sözü tuttuğu, haylaz çocuk olmadığı sürece iktidarda kalsın. Değilse bizim çocuklar vasıtasıyla askeri darbe, muhtıra, ihtilal yaptırırım. O da olmadı, iç karışıklıklar çıkarttırırım. O da olmadı, adli ve bürokratik darbe yaptırırım. Nitekim gezi eylemleri, çukur eylemleri, 17-25 Aralık olayları, 15 Temmuz olayları ve nihayetinde de ekonomik darbe gündeme geldi.
10 Ağustos dolar silahı ile yapılan da bir ekonomik darbedir. Bunu çeşitli ambargolarla da destekliyorlar.
Ülkemizi, yangın yerine çevirmek, bir panik ortamı yaratıp, bölmek ve işgal etmek istiyorlar.
BİR YERDE YANGIN VARSA, ÖNCE YANGIN SÖNDÜRÜLÜR. SONRA; KİM ÇIKARTTI?, NEDEN ÇIKTI?, NASIL ÇIKTI? GİBİ HUSUSLARA BAKILIR.
AMA, FAKAT, LAKİN, ÇÜNKÜ GİBİ HİÇBİR KELİME ARKASINA SIĞINMADAN, ŞARTSIZ BU MÜCADELENİN İÇİNDE YER ALMALIYIZ. ENDİŞE VE PANİĞE GEREK YOK.
Allah’ın (c.c) izni ile bu krizde aşılacaktır. 15 Temmuz darbesinin devamı olan 10 Ağustos darbesi de atlatılacaktır.
Elhamdülillah Müslümanız!
KISASA KISAS…
popülist söylemlere kaçmadan, duygusal tepki vermeden mantık ve akılla kısas yapılmalıdır.
Her alınan karara, misliyle cevap vereceğiz. Biz de aynısını uygulayacağız. Artık kaş çatarak, parmak sallayarak, üst perdeden hareketlerle, büyük elçiler vasıtasıyla Türkiye’yi dizayn edemeyecekler. Kur artışı ya da spekülasyonlarla da terbiye edemeyecekler. O devirler geçmiştir.
Yıllardır müttefikimiz zannettiğimiz veya öyle olmadığı halde, öyle olduğunu varsaydığımız, kendisini dünyanın jandarması gören ABD’nin, Türkiye Cumhuriyeti düşmanı olduğu net olarak görüldü.
Soçi’de, Astana’da, Suriye’de, İpek Yolu projesinde ve daha birçok hususta devre dışı kalan Amerika, kendi iç karışıklarını, ekonomik sıkıntılarını, başarısızlıklarını, mahalle kabadayısı edasıyla örtbas etmek için agresif stratejiler sergilemektedir.
ABD PİYONLARINA YAPTIRAMADIĞINI KENDİSİ YAPMAK İSTEMEKTEDİR.
Bazı Avrupa Birliği ülkeleri kendi kamuoylarına mesaj vermek, seçim malzemesi olarak kullanmak üzere Türkiye düşmanlığı yapmışlardı. Seçim bittikten sonra Almanya, Hollanda ve diğer bazı ülkelerin Türkiye ile görüşme ve ortamı yumuşatma talepleri olmuş, yetkililerimizi ülkelerine davet etmişlerdir.
Türk ekonomisi sadece Türkiye’yi değil, komple bölgeyi ilgilendiriyor. Türkiye ekonomisi dünya ile entegredir.
Trump’ın bu yaptığı da ABD’deki seçime yönelik bir harekettir. 18 Eyaletin ABD’den ayrılmak istediği iddia edilmektedir.
DEVLETLER ARASI DOSTLUK OLMAZ, MENFAAT İLİŞKİSİ OLUR. ABD’NİN YAPTIKLARINDAN SONRA TÜRK HALKININ ABD’YE BAKIŞI DEĞİŞMİŞTİR.
HÜKÜMET’LER GELİR GEÇER.
MİLLETLERİN DUYGU VE DURUŞLARI İSE KALICIDIR.
UNUTULMAZ.
1969’da, Kıbrıs’ta çıkartma gemimiz yoktu. Müttefiklerimiz vermediler. Rumların katliamları, 1974 yılına kadar devam etti. Çıkartma gemimizi yaptık ve 1974’te de çıkartma yaptık. İngiltere’nin onayı ile Kıbrıs’a çıktık.
ABD, “Benim silahlarımı kullanamazsın” diye çeşitli ambargolar koydu.
Avrupa Birliği Ülkeleri de, Güneydoğu’da “PKK’ya karşı silahlarınızı kullanamazsınız” demedi mi?
Parayı verip, silah alıyorsun, ama nerede, nasıl kullanacağınızın iznini satan ülke belirliyor.
Böyle saçma şey olur mu?
Şartlar gereği, kirli bir savaşın ortasındayız. Tanklarımızın revizyonunu yapmak için verdiğimiz İsrail bunları geri vermemişti. Hatta bunun bedelinin Manavgat suyuyla ödenmesine çalışıldı.
Pazarlıklarda, tonu altı dolar’dan, 38 cent ‘e kadar düşmüşler ve daha sonra vazgeçmişlerdi.
ABD, F-35’leri vermeyeceğini ifade etti. Daha önce İHA-SİHA vermeyen bu ülkelere ihtiyacımız azalmış durumdadır.
Artık uzayda uydularımız var. Savunma sanayimizi güçlendirdik. %10-15 olan Milli Savunma Sanayi’nde, bugün %60-65’lere geldik. Yerli ve milli silahlarımızı üretiyoruz.
VAKİT, BİRLİK VAKTİDİR.
BU BİR EKONOMİK SAVAŞTIR.
DEVLET-MİLLET BÜTÜNLÜĞÜ KORUMALIYIZ.
YENİ KAPI RUHUYLA HAREKET ETMELİYİZ.
ÖFKESİZ, SAKİN HAREKET ETMELİYİZ.
Kavgasız, gürültüsüz, vakur tavrımızı korumalıyız. Devlete küsülmez. Küskünlükleri ortadan kaldıralım.
Bizim gidecek başka yerimiz, vatanımız yok. Bu vatan bizimdir.
KRİZİ, FIRSATA ÇEVİRELİM.
Ekonomiye yapılan saldırı devletimize, vatanımıza, bayrağımıza, demokrasimize ve milletimize yapılmıştır.
Güç ve elbirliği ile bu hain saldırıları bertaraf edeceğiz.
Üretim, ihracat, istihdam, yatırım noktasında işverenler gayret sarf etmeli, bürokratlar da iş dünyasının önünü açmalıdır.
Siyasette, bürokratların keyfe keder hareketleri bitirilmelidir.
Bir iş adamı, yeni yeri için bir yıl ruhsat alamayınca, çalıştırdığı 1000 kişiden 400’ünü çıkarmış. Ruhsat alsaydı, en az 1500 kişiyi çalıştıracaktı.
ÇARE NEDİR?
Katma değeri yüksek teknolojik ürünler üretmeliyiz.
Yazılımla ilgili özel çalışmalar yapmalıyız.
Tarımsal kalkınmayı öne almalıyız.
Hayvancılığı geliştirmeli ve korumalıyız.
4 ayda 870 milyon TL’lik et ithali, hayvancılık politikasının da yanlışlığını gösteriyor. Avrupa’nın birçok hususta, devletimize dikte ettirdiklerini kendilerinin uygulamadığı görülmektedir.
Taşımalı eğitimle köylerde adam kalmadı. Köylü de şehirli oldu. Onlarda ürettikleri her ürünü satın alır oldular.
Sanayici ve üreticiye destek sağlanmalıdır. Mesela, üretimde vergi beş, sigortada on puan indirilmelidir. İstihdam desteği mutlaka sağlanmalıdır.
Ürettiğimiz malları koruyacak tedbirler alalım. İthalatını engelleyelim.
Saman ithal etmenin mantığını açıklayabilir misiniz?
Nohut, mercimek, fasulye, ceviz, badem vs. neden alırız ki? Niçin ithal ediyoruz?
Kuş gribi bahanesiyle, köylerde tavuk kalmadı.
Devlet; lojmanları, sosyal tesisleri, fazla ulaşım araçlarını satmalıdır.
Genel anlamda tasarrufa gidilmelidir.
Devlet dairelerindeki aydınlatmalar, klimalar, araçlar, mesai saatleri kontrol edilmelidir.
BU KRİZLE İLGİLİ ÇAĞRI YAPANLAR, ÖNCE KENDİLERİ BU ÇAĞRILARA UYMALI, İCRAAT YAPMALIDIRLAR.
STK’ların, yurt içi ve yurt dışı bağlantıları ülke yararına kullanılmalıdır.
EVET. ÇARE; ÜRETİM, İHRACAT VE TASARRUFTADIR. ÜLKENİN BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNDEDİR.
Kalın Sağlıcakla…
GÜNDEM
17 Ağustos 2018 - 09:24
Tam Bağımsız Türkiye
GÜNDEM
17 Ağustos 2018 - 09:24