367 krizi, kapatma davaları gibi, girişimleri geri götürmek mümkün olsa da 17/25 aralık yargı darbe girişimleri ile 15 Temmuz askeri darbe kalkışmasının, dış güçlerin yerli figürleri aracılığıyla yaptıkları Türkiye’yi düşürme projesinin başarısızlığını herkes gördü. Halk bu çirkin müdahale ve saldırıları sağduyusuyla bertaraf etti.
CUMHUR İttifak’ı yeni yönetim modelini en yakın rakibine 10 milyon oy civarında fark atarak kazanınca, sürecin iç figürleri aracılığıyla tamamlanamayacağı dış güçler tarafından net bir şekilde anlaşıldı.
Mısır, Libya veya Irak’ta yürütülen çalışmaların Türkiye’de yapılamayacağı anlaşılmış oldu.
24 Haziran’dan sonra bizzat ABD Başkanı Türkiye’ye ekonomik savaş başlattı. Buna hala inanmayanlar, TRUMP veya PİERCE’İN EVANGELİST Amerikalılarla yaptıkları toplantıların konuşmalarını telefonlardan izleyebilirler.
Ama yine de bunu duymak istemeyenler sağır, görmek istemeyenler kör, konuşmak istemeyenler dilsiz taklidi yapmaya devam edebilir.
Türkiye’nin atlattığı bu ağır olayları ve süreci senaryo diye algılayan, aşağılayan ve adlandıranları da Allah’a (cc) havale ediyorum.
YENİ MODEL TASARRUF
Bunun yanında içinde bulunduğumuz durumu sadece dış güçlerin saldırıları ile ifade edersek yanılgıya düşeriz. Burada iki yönlü bir sorun ile karşı karşıyayız.
Birincisi devlet tarafından yapılan harcamalar olarak karşımıza çıkıyor. Yeterli fizibilite çalışmaları yapılmadan yürütülen işler maalesef önemli bir maliyet unsuru oluşturmuştur.
İmalatta da yerli üretimler varken, ithal ürünlerin kullanılması, yerli ve millilerin korunmaması da çok önemli bir etken olmuştur.
Burada ifade etmek istediğim Üçüncü köprü, Marmaray, Avrasya projesi katiyen değildir.
Dolaylı getirileri ülke ekonomisine önemli kazançlar sağlamaktadır. Zira bu ekonomik savaşın da temel unsurlarından birisidir. Ancak bunların dışında yapılan harcamaların her bir kuruşunun üzerinde yetim hakkı vardır. Ve içinde bulunduğumuz durumda Hz. Ömer (R.A) felsefesini kullanmak, ihtiyaçtan da öte bir zarurettir.
Bunun yanında devletin denetim tasarruflarını dahi gözden geçirmesinde fayda vardır. Bu konu ayrıntılı ve uzun olduğu için başka bir yazıda detaylandırmak uygun olacaktır.
İkinci yön ise, bizleri ilgilendirmektedir. Kendi irademizle olmasa da tüketim toplumuna dönüştük. Elbiseler gardıroplarımıza sığmıyor. Evde yemek yenilmiyor, hatta evimizde misafir bile ağırlamaz olduk.
Günümüzde Ekonomi, ticaret ile yani alışveriş yaparak ayakta duruyor. Biz alışverişi durdursak ekonomi çöker. Bunun için biz hep “yerli ve milliyiz” diyorsak, alışverişide öyle yapmalıyız.
Tüm tasarruf haklarımızı yerli mallardan yana kullanmalıyız. Nasıl devlet yeni ekonomik program (YEP) hazırlıyorsa, bizlerde yerli malı ve üretimi teşvik ederek, yeni model tasarrufu hayata geçirmeliyiz.
Yazıyı bitirmeden Devlet büyüklerimize son bir hatırlatmada fayda var.
-Her alanda üretim,
-Sürdürülebilir enerji kaynaklarına yatırım ve destek,
-Katma değerli ürünler,
-Yazılım, bilişim,
-İhracat, ihracat, ihracat,
Her şerde bir hayır vardır. Kimin ne kazanacağını sadece ALLAH(C.C) bilir.
Bizim görevimiz yılmadan, korkmadan azimle mücadele etmektir.
Zira son Birleşmiş Milletler Genel Kurulundaki konuşmalarda göstermiştir ki;
TÜRKİYE TÜRKİYE’DEN DE BÜYÜKTÜR.
Kalın Sağlıcakla…
GÜNDEM
28 Eylül 2018 - 09:40
Güncelleme: 28 Eylül 2018 - 11:44
TÜRKİYE TÜRKİYE'DEN DE BÜYÜKTÜR
GÜNDEM
28 Eylül 2018 - 09:40
Güncelleme: 28 Eylül 2018 - 11:44