Antalya Kent Konseyi'nin paydaşlarının ile birlikte düzenlediği 21. Yüzyılda Antalya Çalıştayları, 'Antalya' nın Dünü Yarını' başlıklı oturumu Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu' nda gerçekleşti Çalıştaya Antalya Valisi Hulusi Şahin, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Özlenen Özkan, Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Erkan Çelik, Muratpaşa Belediye Başkan Yardımcısı Nuran Yılmaz, Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Lokman Atasoy, Antalya Ticaret Borsası Başkan Vekili Halil Bülbül, Ziraat odası Başkanı Nazif Alp, Antalya İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Soner Akdoğan katıldı. Açılış konuşmasını yapan Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, Çalıştayın Antalya'nın mevcut sorunlarına bilimsel yaşamdan tarıma, turizmden çevresel kaynak yönetimine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir bir ekseni, bir vizyonu ortaya koymak ve Antalya'ya yol haritası oluşturmak amacıyla düzenlendiğini söyledi. Kurt şunları kaydetti: "Antalya Kent Konseyi, kent sorunlarımızı yönelik oluşturulan 14 çalışma grubu ve 4 mecliste çalışmalarını sürdürmektedir. Temel hedef hızla göç alan şehrimizin, birtakım değerlerimizi kaybolmaması ve daha yaşanılabilir kent olabilmesi için çalışmak. Burada daha iyi bir şehrin inşasında stratejiler tüm kurum ve kuruluşlarla paylaşılacak. Antalya Kent Konseyi, kurumların yerine geçen, salt sorgulayan, yargılayan bir kurum asla değil. Aslında bütün kurumlarla ortak hareket eden ama kent sorunlarına ciddi anlamda dikkat çeken, kamu yararına kamuoyu oluşturmaya çalışan bir yapı."
‘BİZ NEREDE YANLIŞ YAPTIK’
Antalya Valisi Hulusi Şahin de çalıştayın büyük önem taşıdığını belirterek şunları söyledi: "Başkanımız Sema hanımın konuşmaları aslında gerçekleri tokat gibi yüzümüze çarptı. Biz nerede yanlış yaptık? Ne ara böyle olduk? Şu anda 21’inci yüzyılın başlarındayız. Bu gün de İstiklal Marşı’mızın kabulü. Yaklaşık yüz yıl önce kurucu babalarımız Anadolu'yu düşman işgalinden kurtardı ve Cumhuriyet'i kurduklarında ellerinde kala kala bir Anadolu kalmış, şehirler yakılmış, yıkılmış. İzmir'in üçte ikisi kurtulduktan birkaç gün sonra yanıyor. Ankara 30 bin nüfuslu bir kasaba. İstanbul nüfusunun yarısını kaybetmiş ve Cumhuriyet'in kurucu babaları yeni yüzyılın problemiyle karşı karşıya kalmış. Yeni bir ulaşım aracı çıkmış. Otomobil dolayısıyla yeni geniş yollar ortaya çıkıyor. Şehirlerimizi buna göre planlamamız lazım ki hiçbir şehir buna hazır değil. Nüfusu on yılda ikiye katlanmış ve kaybettiğimiz topraklardan göçmenler gelmiş. Fakirlik dizboyu, sağlık problemi inanılmaz boyutta. Anadolu salgın hastalıklarla boğuşuyor. Böyle bir yapıda, böyle bir durumda Cumhuriyet'i kuranlar yine çok sağlam ve sağlıklı bir yaklaşım gösteriyor ve dünyanın en önemli şehir plancılarını getiriyor ve bu plancılar şehirleri çok güzel planlıyor."
80'LERDE BETONLAŞMAYA TESLİM
"1960'larda çaresizce büyümeye çalışıyoruz. Kendimizi o az gelişmişlik batağından çıkarmaya çalışıyoruz. Şehirlerimizi kurtarmaya çalışırken bazı şeylerden maalesef ödünler veriyoruz. Köyden kente korkunç bir göç başlıyor ve inanılmaz bir gecekondulaşma oluyor. Bu gecekondulaşma, Ankara’yı, İstanbul'u esir ediyor. 80'li yıllarla beraber bir piyasa ekonomisi oluyor ve bu sefer de para her şeyin önüne geçiyor. İşte betonlaşmaya teslim olduğumuz yıllar bu yıllar. Antalya gerçekten çok güzel bir şehir. Yeryüzü cenneti bir yer burası ama üstüne mi koymuşuz yoksa sermayeden mi yemişiz? Soru bu! Yeni gelişen dünyada doğru tercihler yapmadığımızı görüyoruz. İşte bunu Çalıştay'da konuşacağız. Ben de bu sonuç bildirgesini dört gözle bekleyeceğim. Yanlışlardan ders çıkarmalıyız. Tarihten ders çıkarmamız lazım. Dünyada kişi başına yeşil alan düşen şehirlerin başında ilk sırada Oslo, ikinci sırada Singapur geliyor. Yeşili koruyarak çözüm bulmuşlar, biz de bulabiliriz. Bunun çözüm yolları var. Bir şehri kurtaracak ya da batıracak olan şey imardır. Doğru imar yapacaksınız. Gerçekten bu güzel şehre karşı çok büyük sorumluluklarımız var. Bu şehirde yaşamak bir şans ama bu şehre hizmet etmek daha büyük bir şans."
'GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ'
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan ise göreve geldiği ilk günden itibaren üniversite-şehir bütünleşmesini öncelikli bir sorumluluk olarak gördüğünü, bu doğrultuda Antalya Kent Konseyi başta olmak üzere tüm paydaşlarla sürekli iletişim halinde olmaya gayret gösterdiğini ifade etti. Özkan şöyle konuştu; "Biliyorum ki, Antalya’nın geleceği için bilimsel ve yenilikçi çözümler üretirken, bunu ancak güçlü bir iş birliğiyle başarabiliriz. Kent Konseyimiz, çeyrek asrı aşkın bir süredir siyaset üstü bir anlayışla, çevresel sürdürülebilirlikten kültürel mirasın korunmasına kadar birçok alanda önemli projelere imza atıyor. Şehirlerin kimlikleri yüzlerce, binlerce yıllık birikimle inşa edilir; ancak bilinçsiz kentleşme ve doğayla uyumsuz imar kararları, yüzlerce yıllık mirası birkaç yılda silip süpürebilir. Bugün Antalya’da ne yazık ki betonlaşan tarım arazileri, yok olan doğal kaynaklar ve azalan yeşil alanlar ile bu acı tabloyu net biçimde görüyoruz. Daha da endişe verici olan, bu olumsuz gidişatın hız kesmeden devam etmesi. Şehrimizin yeşil dokusu giderek azalıyor, en kıymetli tarım arazilerinin büyük bir hızla imara açıldığını görüyoruz. Oysa su ve toprağı korumak, yalnızca Antalya’nın değil, ülkemizin ve dünyanın geleceğini korumaktır. Doğa ile uyumlu, sürdürülebilir bir şehir modeli oluşturmak, tarım alanlarımızı, su kaynaklarımızı, doğamızı korumak ve geleceğimize sahip çıkmak zorundayız. Bu bizim dünyayı kendine hayran bırakan bu güzel şehre ve gelecek nesillere borcumuz. Çünkü şehirler sadece taşla, betonla, yollarla kurulmaz; onlara anlam ve kimlik kazandıran, geçmişten süzülüp gelen kültürdür." (www.akdenizmanset.com.tr)
---