“Normal” insanlar, tutum ve davranışlar konusunda “tutarsızlık” yapmazlar..
“Normal” insanlar, birini “hadsiz” diye suçluyorsa, önce kendileri “hadsizlik” yapmazlar..
En azından yapmamalıdırlar..
…
“Yine mi CHP’li biri” diyeceksiniz, ama “evet yine CHP’li biri”..
Üstelik, CHP’nin Antalya Genel Başkanı..
İldeki bütün teşkilatları, hatta milletvekillerini sevk ve idare eden kişi..
Açıklamaları, yaklaşımları ve söyledikleriyle “toplumu gerecek/bölecek/kışkırtacak açıklamalardan uzak durması gereken” kişi..
Adı Ahmet Kumbul..
-Tıpkı genel başkanı gibi- hiç değişmiyor, hiç gelişmiyor..
Hala “gerginlik” peşindeler..
…
Kumbul’un iki gün içinde yaptığı iki açıklamasını vereceğim..
Başkasını “hadsiz” diye suçlarken, nasıl “hadsizlik” yaptığını görün istiyorum..
…
KİMLER ŞEHİT ETTİ?
Kumbul 29 Haziran’da yaptığı açıklamada diyor ki:
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘Valilere, CHP il başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole almayın talimatı verdim’ sözleriyle toplumsal çatışma ve kaos çağrısı yapmıştır.. Bu sorumsuz ve hadsiz tutum açıkça ateşle oynamaktır..”
…
Bakın şimdi..
Bu vatanın evlatları neden şehit olmuş, kimler şehit etmiş?
PKK ve uzantılarının terörist saldırılarıyla şehit olmuş..
Peki, PKK’nın siyasi ayağı olan HDP ile ortak hareket eden siyasi parti CHP değil mi?
Son seçimde HDP barajı aşsın diye, CHP’li yöneticiler CHP’li seçmene “her evden en az bir oyu HDP’ye verin” çağrısı yapmadı mı?
Bu çağrı sayesinde HDP barajı aşıp, “teröristlerin siyasi ayağı” olarak TBMM’ye girmedi mi?
Bu durumda; teröristlerin siyasi ayağıyla ortaklık yapan CHP, vatandaşlarımızın şehit düşmesinden “sorumlu” olmuyor mu?
Hem vatandaşlarımızı şehit düşürenlerle ortak hareket edeceksin, sonra da “utanmadan” şehit cenazesine katılıp taziyede bulunacaksın öyle mi?
Asıl “densizlik” bu değil midir, bu “ateşle oynamak” değil midir?
“Normal insanlar” işte bunu yapmazlar..
…
HEM SAVCI HEM YARGIÇ
Geçelim diğer densizliğe..
Kumbul bu açıklamayı da dün yapmış:
“Seçim gecesi, Türkiye’nin dört bir yerinde AKP’li ve MHP’li paramiliter güçler kimi yerde silahlarla, kimi yerde taşlı sopalı saldırılarla, Antalya Adliyesi’nde de sözlü ve provakatif eylemlerle kendini gösterdi.. Ama sonuçta gözaltına alınan bizim çocuklarımız oldu.. Gençlerimiz suçsuzdur! Onları 7 gün nezarethanede tutsak etmek, yargısız infazdır..”
Böyle diyor ve bütün partilileri “pazartesi günü Adliye önünde toplanmaya” çağırıyor..
…
Sözünü ettiği olay, 24 Haziran’da yapılan seçim gecesi Adliye önünde yaşanan kavgadan birkaç gün sonra 5 gencin gözaltına alınmasıdır..
Günlerdir sosyal medyada CHP’liler birbirleriyle haberleşiyor, ortamı geriyor, AK Parti’yi suçlayıp gerginlik yaratmaya hatta çatışma çıkarmaya çalışıyor..
Ortada yine bir “tuzak” var..
15 Temmuz darbe girişiminin önlenmesinden bu yana her yerde ve her şekilde bu halkı birbirine düşürmeye çalışanların kurduğu bir “tuzak”..
“Normal” insan bu tuzağı görür, “aman amaçlarına alet olmayalım” der ve ne yapacaksa “normal seyrinde” yapar..
Yani, gözaltına alınan bu gençlerin haksız yere alındığını düşünüyorsa, “hukukçularını” devreye sokar..
Niye göz altına alınmışlar, niye gözaltı süreleri 1 haftaya uzatılmış, bunları öğrenir..
Ardından, “yasalar”ın gereği istenir..
Polisin yasaları uygulamadığını düşünüyorsa, yine hukuki yollardan bunun gereğini yapar..
Bir “hukuk devleti”nde işler böyle yürür..
…
Peki Ahmet Kumbul ne yapıyor?
Kendini hem savcının hem hakimin yerine koyuyor ve “gençlerimiz suçsuzdur” diyerek hüküm veriyor..
Ardından da “hukuksuzluktan” söz ediyor..
“Densizliğe” bakar mısınız?
…
MERAK EDİYORUM
Öte yandan..
Adliye önünde yüzlerce kişi arasında bir arbede yaşanıyor, ama sadece bu 5 genç gözaltına alınıyor, “acaba niye?”
Bunu gerçekten merak ediyorum..
Bunu Ahmet Kumbul da merak etmeli..
Ve “ya ortada bir tuzak varsa, ya beni de bu tuzağın bir parçası haline getiriyorlarsa” diye düşünmeli..
Eğer, Kumbul’un hüküm verdiği gibi suçsuzlarsa, provoke ile bir ilgileri yoksa, zaten bırakılırlar..
Haksız yere gözaltına alınmışlar ve bu süre içinde de bazı hak kayıplarına uğramışlarsa, yine hukuk yoluyla bunları “tazmin” ederler..
“Siyasi baskılarla” adalet sağlanmaz..
Yasalarda bir eksiklik/aksaklık varsa, bunları tespit etme ve giderme yeri de TBMM’dir, “sokaklar” değil..
…
Bilmem anlatabildim mi?
GÜNDEM
02 Temmuz 2018 - 12:31
Yine "gerginlik" peşindeler..
GÜNDEM
02 Temmuz 2018 - 12:31