Eskiden yoktu böyle şeyler, şirketlere eğitim vermeye gelip te sen de yalı sahibi olabilirsin , yönetici olması gereken sensin diyenler....
Ben annanemi ve dedemi hiç böyle şeyler konuşurken duymadım mesela, Haydi Osman biraz içine dön ve içindeki sevgi tohumlarını tekrar evrene ver sevgi içimizde demezdi hiç Annanem...
Ya da Annem Babam eve garip garip taşlar alıp evin bir yerine koyup aaa şu taşa bir dokun da öyle çık, bak bolluk bereket taşı bu demediler hiç...
Öyle uzaklara kaçma diye birşey de yoktu...
Kaçmak istiyorum, böyle huzuru ve dinginliği bulacağım demezdi kimse...
Sanki tüm şehir bunun peşinde de,insanlar işini gücünü bıraktı bunun kaçmasına engel oluyor gibi yaratılan bir hava da yoktu....
İki balık yiyip geleceksin işte, orda da iki mekanda etiketleyeceksin kendini, sabahın köründe plajda dısdık dısdık yapacak...Sonra paşa paşa döneceksin işte....
Sanırsın Ahmet Haşim; inzivaya çekiliyor...
Hayallerimiz ileride bir kaç dönüm yer alacağım ceviz ekeceğim, bir köyde yaşamak istiyorum klasiğinden de çok uzaktı...
Yıllarca lüksün içinde yaşamış, sonra gidip köyde yaşayacak, ektiği cevizlerde tutmayacak sonra adı yapamadım sizlere döndüm olacak tarzında eylemler de yoktu...
Kolay mı o işler...Çiftçilik...Dünyanın en zor işi...
Yani herkes sanki daha mutluydu...
Yeni çağın yeni trendi sanırım bu da...
Herkes birşeye kendini ait hissetmeye çalışıyor, herkes de bir aksiyon, herkes de birilerine birşey gösterme telaşı...
Ay İlaydalar Parise gitmişler, Ayhanlar oğlanı şu koleje vermişler ve en son değiştir bilader artık şu arabayı ya...
Asansörde ;Siz buradamı oturuyorsunuz?
-Evet
-Ha şu kiracılar Hahahaha
-Özür dileriz bir kusur işledik heralde...
Yok canım hahaha olabilir deyip arkasına eklenen şu cümle;
Otoparka kiracılar bir araba koyabilir...Ev sahipleri iki...
Otopark için yaşanan gizli ihtiras savaşları...
İyi de benim bisikletim var napacağız şimdi...
Ben gelişen bu durumları maddeyle olan ilişkimizi nasıl kurduğumuza bağlıyorum...
Maddeyle ya da parayla kurduğumuz ilişki hayatımızın merkezinde ne kadar yer alırsa o kadar mutsuz olduğumuzu ve hırslandığımızı düşünüyorum....
Kurulan hayallerin hepsi zenginlik üzerine olunca ve bunlar gerçekleşmeyince de yaşanan hayal kırıklıklarının bir o kadar tamiri zor bozukluklara yol açtığını düşünüyorum...
Ha bir de şu var....
Gazetelerde inşaat reklamları....
Bazıları ihtişamı sever, bazıları ihtişamlı yaşar...
Eskiden böyle reklamlar mı vardı...
Birbirimize birşey göstermeye utanırdık...
Şimdi gözüne gözüne sokuyoruz herşeyimizi...
Artık hazır mutluluk iksirleri var...
Al bir tane kişisel gelişim kitabı...
Hey sen, içindeki seni keşfet...Yarın çok geç olmadan sen de bir residenceda otur...Bu senin de hakkın...Kır zincirlerini...
Valla benden söylemesi bunların hepsi mutsuzluktan oluyor...
Bir insan her an mutlu olacak diye bir şey de yok ayrıca...
Hüzün de lazım, acı da lazım sevinç te lazım...
Uzun lafın kısası;
Bu kafayla daha çok mutlu oluruz..
GÜNDEM
15 Eylül 2017 - 09:39
Güncelleme: 15 Eylül 2017 - 09:41
Mutluluk
GÜNDEM
15 Eylül 2017 - 09:39
Güncelleme: 15 Eylül 2017 - 09:41