Bu sene üçüncü sevgilisi Korhan beyden ayrıldıktan sonra garip bir yalnızlığa düşmüştü, bu yıl ne otelin doluluğu ne de banka hesapları onu ilgilendiriyordu, zamanında maydonoz tarlası olan arsaları otel olduktan sonra, sınıf atlama çabası iyice ayyuka çıkmış, doğduğu köydeki tarlaların bakımıyla bile ilgilenmez olmuştu bizim Aysel...
En son çıktığı Yunan adaları tatilinden bile zevk almamış ,Kos adasında önceden rezerve ettiği otelin pencerelerinin ahşap doğrama olduğunu görünce cingar çıkarmış otelde...
Aramızda kalsın Apar topar kovmuşlar otelden Ayseli, sonra sahilde küçük bir pansiyona razı olmuş gece vakti...Kimseler duymasın diye de o gece telefonunu kapatmış.
Aysel seviyordu sosyetik yaşamayı, yarım yamalak bildiği ingilizcesiyle türkçe kelimeleri karıştırıyor, ortaya çıkan anlamsız cümleyi karşı taraf anlamayınca da siz nerden bileceksiniz tarzında bir kahkahayla konuyu kapatıyordu...
Erken yaşlarda başlayan sınıf atlama çabası onu tam bir yabancı hayranı yapmıştı...
Otele geldiği zaman tüm personel içten içe sinir olurdu...
Şuraya şöyle yapın, buraya böyle yapın diye sağa sola talimat yağdırırken arkasından dişlerini sıkan ancak yüzünü döndüğü zaman plastik bir gülümsemeyle Aysel Hanım diyen ancak ondan nefret eden, işçilerden hiç bir zaman haberdar olmadı kendisi...
Bir keresinde İstanbulda yaşayan bir aile ortak arkadaşlarından bahsederken, Alaçatı da karşılaştık, Alaçatı da , Alaçatıdaydık biz de, biz Alaçatıdayken cümlelerini yedi kez tekrarlamış da karşıdaki kadın en sonunda anladık Aysel Hanım Alaçatıya gitmişsiniz, bizim orada yazlık var her sene gideriz deyince susup da kalmış, oteli satıp Alaçatı da yazlık almanın peşine düşmüş, fiyatları görünce de otur oturduğun yerde ,yediğin yetmiyor mu diye kızmış babası...
Sonunda yine bunalım, yine depresyon...
Ah Aysel ah...
Bir gün biriyle tanışmış Aysel, başlamış adama sormaya..Nerde oturuyorsunuz, adam söylemiş şurda diye, ev kendinizin mi diye sormasın mı yeni tanıştığı adama...
Adam -Napıcaksın üstüne mi alacaksın evi... demesin mi...
Yerin dibine girmiş bizim Aysel...
Dedikoducu kız arkadaşlarıyla onun bunun namusunu konuştukları bir gün yine, hani derler ya...
“Zenginin yorganı kalın olur, örter herşeyi”
Tam da böyle bir gün; bir aile gelmiş otele... Kadın o kadar güzel bir kadın, adam da dersen hoş...
Tam yakışmış bir çift...
Başlamışlar kadının dedikodusunu yapmaya...
Ay öyle dekolte olur mu, ay böyle de yırtmaç olur mu...Kadını gözleriyle yiyip bitirmişler, elbisesinden çorabına kadar...
Kadın da duyuyor bunu, kulak misafiri oluyor herşeye, bir değil iki değil... Dönüvermiş arkasını,
-Yavrum vücuduna güveniyorsan sen de giyersin ama benim gibi fileli çorap sakın giyme, o bacaklarla ağlara takılmış balina gibi olursun...
Bizim Sosyetik Aysel yine yerin dibinde...
Gel zaman git zaman böyle geçmiş günler...
Yaşadığı kentteki sosyeteye girdiğini hissedince bu sefer ,İstanbul Sosyetesine girmeye karar vermiş Aysel...
Siz ne taraftasınız, ay şuraya gittiniz mi, yurt dışına çıktınız mı, sizin ki nerede okuyor ,tatilde neredesiniz soruları arasından geçip giden yıllar...
Sürekli satıp satıp yenen paralar, yetmez olmuş Aysel’e...
İstanbullu birisiyle görüştüğü zaman, yelkenleri suya indirirmiş hemen... Çocukluğundan kalan kibir duygusu garip bir ezikliğe dönüşürmüş Ayselin...
Kendini sınıf atladım sanırmış Aysel...
Gel zaman git zaman paralar suyunu çekmiş... Suyunu çekti dediğime bakmayın Evdeki bozuk paraları toplasan bir aile geçinirmiş hala ama Aysel’e yetmezmiş kalanlar...
Korhan Bey de terk edince yapayalnız kalmış Aysel...
Başlamış ağlamaya “Ne şanssız insanız biz demiş gün batarken...”
Allahım bize neden vermedin... Herkese bu kadar veriyorsun da bize neden bu kadar az verdin...Biz neden sosyeteye giremedik diye ağlamaya başlamış hüngür hüngür...
Sesi yankılanıyormuş...
Ağlama sesleri rüzgarla tüm sahile yayılıyormuş...
Allahım neydi günahımız....
Biz neden sosyete olamadık...Onlar neden sosyete de biz neden değiliz Allahım cevap ver bana...
Neden neden neden...
Birden bir fırtına çıkmış...
Aaa bir deniz kızı gelmiş Ayselin yanına...
Ağlama Aysel...
Ben varım şimdi elimdeki değnekle sana dokunacağım ve seni en sosyete yapacağım, artık kimseden kendini ezik hissetmeyeceksin, herkes sana bakacak, en iyi sosyete sen olacaksın... İster misin...
İsterim demiş Aysel...
Ama bir şartım var...
Sana 5 tane soru soracağım, ancak bilirsen....
-Ekmek ne kadar demiş
Bilememiş
-Dostoyevski’nin iki kitabını söyle demiş
Bilememiş
-İki tane Klasik Müzik Bestecisi demiş ?
-Bilememiş
İkinci yeniden bir şair söyle demiş
-Bilememiş
-En son kim boşandı demiş
Bilmiş....
Deniz kızı Aysele bakmış...
Aysel senin her yerin Sosyete olsa ne yazar demiş....
Sonra dalmış sulara gitmiş....
Sonra ambulans sesleri gelmeye başlamış...
Aysele deli gömleğini giydirmişler...
O burdaydı...
Deniz kızı geldi...
Burdaydı, ama burdaydı...
Yemin ederim burdaydı...
Bırakın beni bırakın...
Ben Sosyeteyim sesleri arasında
Ayseli götürmüşler....
--
Saygılarımla,
GÜNDEM
17 Ağustos 2018 - 09:44
Güncelleme: 17 Ağustos 2018 - 09:47
Sosyetik Aysel / Hikaye
GÜNDEM
17 Ağustos 2018 - 09:44
Güncelleme: 17 Ağustos 2018 - 09:47