Susmak diyorum susmak, içime bir akrep zehiri gibi akan, sonra vücudumu buz gibi kaskatı keser susmak...
Susmayı çok küçükken öğrendim önce, büyüklerin yanında konuşulmaz lafa girme dediler, susan çocuklar hep usluydu çünkü, sonrasında okula gittim orada öğrendim susmayı, hey arka sıra konuşma dediler, sonra Üniverteye gittim orada öğrendim susmayı, sen bizden daha mı iyi bileceksin burada koskoca profesör var dediler...
Sustum yani hep ben...Susarak konuştum içime içime...
Geçenlerde düşündüm iyi ki o gece sabaha karşı Babamı uyandırıp seni seviyorum baba sen benim çocukluğumun kahramanısın gel sana bir sarılayım demişim mesela...
İlk defa babama suskunluğumu bozmuştum o gece...
Bana hep susmayı öğrettiler...
İnsanın dinlenmesi için illaki yaşlanması gerekirmiş meğerse, yavaş yavaş dinliyorlar şimdilerde ama benim konuşasım gelmiyor artık...
Sonra nerdemi öğrendim susmayı...
Güçlü erkek ağlamaz belli etmez dediler...
Neydi bu güçlü erkek ve zayıf kadın ayrımı...
Erkeğin güçsüz olma, acı çekme ,avazı çıktığı kadar bas bas ağlama hakkı neden yoktu ?
Bize kim nasıl öğretmişti susmayı ki susarken güldük hep...
Ayrıca erkek kadar kadın da güçlü değil miydi...
Biz hepimiz insan değil miydik ? bizi ayıran neydi birbirimizden... Susma yerlerimiz ve susma şekillerimiz mi ?
Bir kromozom farkıyla dünyaya geldiğimiz cinsiyetimize mi göre şekillenmeliydi bütün kurallar...
Susarken konuştuk...Konuşurken de sustuk hep...
Meslek hayatımda da susmayı öğrendim...
O öyle olmasa şöyle olsa dediğimde sinir olundu bana hep...
Hatta bazen en yakın arkadaşlarım acaba onların yerini mi alırım gün gelir başlarına geçerim diye ürktüler...
Oysaki ben ne bir mevkii ne de bir makam istedim...
Birşeyler daha iyi olur mu acaba diye konuştum hep,sonra yine sustum...
Hala kimseden ne bir ünvan ne de bir makam beklerim...
Ketum olmak,zamanını beklemek öğretildi bize
hep, oysaki ne gerek vardı içine içine saklayıp hırslarını, insanların gözünün içine bakarken duygularını gizleyerek bir yerlere tırmanmaya...
Dedimya erken yaşlarda başladı susmak, nedensiz bir itaat, en entellektüeli bir diğerine, en cahili daha da cahiline sustu hep...
Oysa hayat susmak değildi...
Yazıyı bulup ortaya konuşma dilleri çıkaran insan susmayı öğütledi hep kendine...
Oysa siz susan bir çiçek, ötmeyen bir bülbül, miyavlamayan kedi gördünüz mü ?
Doğanın kendisi bu kadar konuşurken insan neden hesaplı bir suskunluğa bürünsün...
Sonra doğduğum coğrafyama,güzel ülkeme sustum, fikrini düşünceni belli etme dediler...
Yav dedim ben ülkeme kötü birşey yapmadım ki, susmak içinde geçen yılların arasından geçip memlekete bir faydam olur mu diye düşündüm hep...
Ya da neden ocu ya da bucu olayım..
Ben en iyisi ben olayım dedim orta yolcu seni sus dediler...
Susmak bu coğrafyaların kaderidir...
Bir sürü ata sözü vardır...
Erken öten horozla başlar, söz gümüşse sükut altındır diye devam eder mesela...
Konuşan, yeni birşey söyleyen daha iyi olsun diyen insanları sevmeyiz biz...
Hangi görüşten olursa olsun sevmeyiz...
Aman canım sende icat çıkarma diye başlar, sonra kafayı yemiş deli deriz...
Susuyorum artık kendime de...
Antik kentlere gidiyorum sık sık, içinde incir ağacı çıkan medeniyetleri izliyorum, oradaki taşlara dokunup bin yıllar öncesinin seslerini dinliyorum...
Kahkahalar geliyor kulağıma şen kahkahalar, sonra bir medusa görüyorum yılan saçlı, sarıyor tüm bedenimi, saçlarını köprü yapıyor bana, zaman makinesine binip yolculuk yapıyorum...
Denizi çok seviyorum bir de bana iyi geliyor, kara çok kirlendi çünkü, adım atar atmaz bir panik başlıyor, bir yaşama telaşı, trafikteki insanların tahamülsüzlüğü, kornalar, bağırmalar, kırmızı ışıklar,patinajlar kulağımı delip geçiyor...
Şimdilerde susuyorum hep, bu kadar gürültü arasında dinginlik arıyorum...
Neyin derdindesin insan diyorum... Bir gün seni de öğütmeyecek mi zaman...
Bu kadar patırtı arasında, insanların bu kadar birbirini kırdığı, insanın bu kadar hırslı olduğu bir zamanda susmayı tercih ediyorum...
Ben birşey yapmadım ki, benim bir suçum yok ki bu yaşananlarda...
Hep iyi olsun istedim birşeyler...
Hep ülkemi sevdim, hep insanı sevdim, hep sevmeyi sevdim...
Dedimya benim derdim kendimle...
Namusumla, emeğimle Üç kuruş kazanırsam yarına Allah kerim der geçerim... Kazanamazsam gider limon da satarım pazarda...
Gölge etmeyin başka birşey istemem...
Susuyorum evet kendime ve sizlere bırakıyorum tüm hırsları, tüm ihtirasları...
Ömür bir gün susacakken...
Şarkılarım susmasın bana yeter...
Sevgiyle...
GÜNDEM
18 Temmuz 2018 - 10:02
Susmak
GÜNDEM
18 Temmuz 2018 - 10:02