24 Haziran’da ilk kez veya ikinci-hatta üçüncü kez oy kullanacak gençlerimize, hem yakın, hem uzak tarihimizi öğretmek/hatırlatmak zorundayız..
Şu anda bu, “milli bir görev”dir..
Öğretelim ve hatırlatalım ki..
“Erdoğan ve muhalefet –aslında- neyin peşinde” bunu bilerek ve anlayarak oylarını kullansınlar..
…
Atatürk diyor ki;
“Layıkız dedik, dinle ilişiğimizi devlet olarak kestik..
Cumhuriyetiz dedik, rejimimizi tehlikeye düşürmemek için saltanat devrini kötüledik, kazanılmış büyük zaferleri bile birkaç satırla geçiştirmeye başladık..
Latin harflerini aldık, yeni kuşakları binlerce yıllık geçmişinin hazinesinden yoksun bıraktık..”
(Atatürk’ün Fikir Kaynakları, Milliyet 15 Kasım 1974)
…
Atatürkçü Düşünce Derneği dahil, Atatürk’ün partisinin başkan ve vekilleri, hatta üyeleri bile Atatürk’ün bu ifadesini asla söylemezler ve gündeme getirmezler..
Çünkü, işlerine gelmez..
Çünkü, (tıpkı “İttihat ve Terakki”ciler gibi) ülkede bir şeylerin iyi gitmesini, ülkenin kalkınmasını asla istemezler..
“Bu kafa” 100 yıl önce de böyleydi, şimdi de böyle..
Batı tarafından 100 küsür yıl önce Osmanlı’yı bitirmek için İÇİMİZDEKİ HAİNLERİ kullanarak uyguladıkları taktikler, şimdi aynı şekilde/aynı algı operasyonlarıyla Türkiye’yi bitirmek için vizyona konuyor..
Hatta 1960 darbesiyle Adnan Menderes’i de, 28 Şubat postmodern darbeyle Necmettin Erbakan’ı da “aynı taktikle” indirmişlerdi..
“Türkiye bize hep muhtaç olmalı” diyen Batı’nın bu oyunlarına gelmemek için..
Yukarıda sözünü ettiğim oy kullanacak gençler, tarihimizi doğru bilmelidir..
…
BU SİZE BİR FİKİR VERİR
Gelin burada, araştırmacı Mehmet Emin Özmen’e biraz kulak verelim..
…
Son zamanlarda, II. Abdülhamid ile Recep Tayyip Erdoğan'ı karşılaştıranlar var..
II. Abdülhamid'in başa geçtiği Osmanlı, Batı nezdinde artık dağılması veya fişi çekilmesi gereken bir ağır hasta adamdı..
II. Abdülhamid kurtların bulunduğu bu sofrada, onlarla 33 yıl dans etti..
Osmanlı'nın yıkılma sürecini geciktirdi..
Onun zamanında demiryollarına büyük önem verildi..
Hicaz demiryolları bugünkü hızlı trenler kadar önemliydi..
Yine yapılan Toros tünelleri, günümüz Marmaray veya Avrasya Tüneli kadar gündemi işgal ediyordu..
II. Abdülhamid Anadolu'ya önem verdi..
Erdoğan’ın şimdi yaptığı gibi, Anadolu'da birçok yatırım yapıldı..
…
II. Abdülhamid, Düyun-u Umumiye'nin (o zamanın bir çeşit IMF’i) el koymasını engellemek için, Musul ve Kerkük gibi yerlerin petrollerini kendi mülkiyetine aldı..
Amacı, “petrol yataklarının Osmanlı borçlarına karşılık el konulmasını engellemek”ti..
Ancak “Batı’nın içimizdeki adamları” II. Abdülhamid'i hırsızlıkla itham ettiler..
II. Abdülhamid’den sonra buralar hazineye devroldu ve o Düyun-u Umumiye el koydu..
Kerkük ve Musul'u bir daha geri alamadık..
Lozan'da da resmi olarak elimizden çıktı, gitti..
…
II. Abdülhamid dışarıdan borç almama taraftarı idi..
Borç almak emir almak anlamına geliyordu..
Yakın zamanda, Ecevit hükümeti tarafından dışarıdan alınan borçlar yüzünden ve ödenen faizleri nedeniyle Türkiye iflas etmiş, deprem yardım paralarıyla falan memuruna maaş veriyordu..
Koca devlet ekonomisini IMF'ye teslim etmişti..
Adamlar her zaman bir müfettiş edasıyla gelip, bizlere bir sürü emirler yağdırıp gidiyordu..
Recep Tayyip Erdoğan, IMF'ye olan borçları kapattı ve ülkeyi içinde bulunduğu darboğazdan kurtardı..
Ekonomik bağımsızlık beraberinde siyasal bağımsızlığı da getirdi..
Artık BM Genel Kurulunda dahi Recep Tayyip Erdoğan onları azarlayıp, samimi olmadıklarını yüzlerine vurabiliyordu..
…
II. Abdülhamid ile Recep Tayyip Erdoğan arasındaki en önemli benzerlik, “dışarıdan müdahale ile yıkılmaya çalışılmalarıdır”..
Batı dünyası ile işbirliği içinde bulunan İttihat ve Terakki, memur kadrolarına el atmış ve her tarafa kendi yandaşlarını doldurmaya çalışıyorlardı..
Bugünkü anlamda FETÖ'nun kadrolaşmasına benzer bir durum söz konusu idi..
…
II. Abdülhamit, Yahudilerin Filistin'e yerleşmesine izin vermemiş ve Siyonistlerin birinci hedefi haline gelmişti..
31 Mart olayı ile fişi çekilmiş ve tahttan indirilmişti..
Günümüzdeki “Gezi olayları” da, Batı’nın 31 Mart’ın benzeri bir tezgahıdır..
Erdoğan'ın Batı'dan bağımsız bir dış politika izlemeye çalışması, Ortadoğu'daki çıkarlarını Batı'nın çıkarlarına önüne koyması ve kurulu düzenin içine çomak sokup, “dünya beşten büyüktür” demesi, O'nun hedefe konulması ve II. Abdülhamid gibi halledilmeye çalışılmasına yeter de artar bile..
…
II. Abdülhamid, Batı ve İÇİMİZİDEKİ işbirlikçilere 33 yıl dayanabildi..
Bakalım Recep Tayyip Erdoğan ne kadar dayanabilecek?
…
UMARIM ANLARLAR
İşte size 100 yıl öncesinin ve 100 yıl sonrasının “Türkiye manzarası”..
Kumpasların ve tezgahların ne kadar benzerlik gösterdiğini sanırım gördünüz..
Gençler “Batı’nın içimizdeki hainleri de kullanarak yapmak istediklerini” bilmeliler/anlamalılar..
Bunun yanısıra, “kuyruklarda geçen ömürleri, pislik ve böcek yuvası haline gelmiş hastaneleri, yollarda çekilen çileleri, memura verilecek maaş için bile IMF’nin emir kulu haline geldiğimizi, ekonomik krizleri, kamu bankalarının hortumlanmasını, banker ve banka facialarını” da bilmeli ve anlamalılar..
İşte o zaman 24 Haziran’da verecekleri oyların bir anlamı olacaktır..