Wall Street Journal, bir ABD gazetesi..
Bu gazetede yayımlanan bir makalede, “Suriye, YPG, PKK gibi konularda Türkiye haklıdır” deniyor..
Biliyorum; “bizde de muhalif gazeteler var, bunlar nasıl iktidar karşıtı yazılar yazıyorsa, Wall Street Journal da iktidar karşıtı olabilir ve bu tür yazılar yazar, ne var bunda” diyenleriniz olacaktır..
Ama, “yanlış” bir düşünce olur bu..
Çünkü; ABD’de “ulusal çıkar” birinci planladır ve hiçbir ABD’li gazeteci, kendi ülkesine karşı bir başka ülkeyi asla “haklı” bulmaz, bulamaz..
Bizdeki basın özgürlüğü, ABD’de yok maalesef..
…
Neyse..
Bugün Wall Street Journal’de yayınlanan bu makaleyi sizlere aktarmak istiyorum..
Hudson Enstitüsü Kıdemli Orta Doğu Uzmanı Michael Doran ile Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Michael Reynolds’un, "Türkiye'nin ABD'ye Karşı Meşru Şikayetleri Var" başlığıyla kaleme aldığı bir makale bu..
İlgiyle okuyacağınızı tahmin ediyorum..
Eminim, ufkunuz biraz daha açılacaktır..
…
YPG İLE PKK AYNI
“ABD Başkanı Donald Trump'ın, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin operasyon yapmayı planladığı bölgedeki ABD askerlerini çekme kararı, Washington'daki birçok siyasetçi ve düşünce kuruluşundan tepki aldı..
Ancak bu eleştirileri yapan kişiler, gerçekleri göz ardı ediyor..
Trump, Suriye'nin kuzeyindeki ‘PKK ile ilişkili Kürtler’den desteğini çekmekte haklıdır..
Türkiye'nin; güney sınırını YPG'den korumaktaki kararlılığı genelde kötü amaçlı bir şey gibi görülüyor..
Ancak, YPG'nin PKK ile temel bağları var ve bunu dönemin Savunma Bakanı Ash Carter nisan 2016'da Kongre'de verdiği bir ifadede belirtmişti..
Türkiye'yi eleştirenler S-400 alımını da bahane ediyor..
ABD-Türkiye ilişkileri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kişiliğinden çok, Türkiye'de artan ‘Amerikan düşmanlığına’ da bağlı..
Ve Erdoğan'ı desteklemeyenler bile ABD'ye karşı tavırlı..
…
ÜÇ TEMEL SORUN
Türkiye'nin ABD'ye karşı 3 temel sorunu var..
1- ABD'nin çekingen Suriye politikası..
Ankara, Suriye halkının diktatör Beşşar Esed'i devirmek için çabalarını desteklerken, Washington'ın izinden gitti..
Ancak Türkiye, hava sahasını ihlal ettiği için 2015'te bir Rus jetini vurduğunda, Başkan Barack Obama bu durumu Amerika'nın kilit bölgesel ortağı ile ABD çıkarlarının güçlü bir düşmanı arasındaki bir çatışmadan ziyade, üçüncü taraflar arasındaki ikili bir tartışma gibi gördü..
Ankara tek başına kalınca, Moskova ile uzlaşmaktan başka çaresi olmadığını fark etti..
Vladimir Putin'in azmi, Obama'nın mesafeli tavrını yendi..
Ve bu durum da, S-400 anlaşmasına gebe bir ilişkiyi doğurdu..
…
2- ABD'nin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e ev sahipliği yapması..
ABD'nin bir dönem Ankara Büyükelçiliğini yapmış olan James Jeffrey, Suriye Özel Temsilciliği görevine gelmeden önce, 'Gülen'in ABD'de oturması utanç verici' demişti..
Çok sayıda Türk, ABD'nin nasıl böylesine bir rezil şahsa liman olabildiğini soruyordur..
…
3- Obama yönetiminin 2016'da aldığı YPG mensuplarını silahlandırma ve eğitme kararı..
Türkiye'nin en önemli şikayeti de budur..
ABD Türkiye ile çalışmak yerine, PKK'nın Suriye kanadı YPG'yi desteklemeyi seçti..
Türk halkı bu örgütü yıllardır süren bir savaşın ve on binlerce insanın ölümünün sorumlusu olarak görüyor..
PKK, Türkiye Cumhuriyeti'ne büyük bir tehdit teşkil ediyor ve tüm siyasi yelpazedeki Türkler, bu örgütten nefret ediyor..
Ankara'nın YPG'nin silahlandırılmasına tepki göstermesini, Kürt karşıtlığı olarak yorumlamak bilgisizliktir..
Bu tıpkı El Kaide'ye karşı mücadeleyi İslamofobik olarak yorumlamaya benziyor.."
…
ONLAR ANLAR MI?
Zaman zaman belirttiğim gibi..
Olaylara “karşı taraftan bakabilmek” önemlidir..
Bu, kişiyi “gerçeğe” biraz daha yaklaştırır..
Yukarıdaki makaleyi umarım, “Suriye’de ne işimiz var” diyenler de okur ve anlar..
Çünkü, başka Türkiye yok..